CHP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı Alper Taş, "Dindar vatandaşlarımızın sadece dindarlıktan dolayı sağcı partileri tercih etmelerinin önüne geçmemiz gerekiyor" dedi. Taş, "Onların kafasında yaratılan algı ‘Müslüman bir insan solcu olamaz, sosyalist olamaz.’ Halbuki bunlar bambaşka şeyler. Devrimcilerin yıllardır dindar insanlarla bir sorunu olmadı" diye konuştu.
CHP’nin İstanbul Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Alper Taş seçim çalışmalarına sokak sokak devam ettiriyor. Gazete Duvar'dan Sadık Güleç'in sorularını yanıtlayan Taş, şunları kaydetti:
Sanırım Tarlabaşı’nda şöyle bir problem de var: Bundan yedi sekiz yıl önce Beyoğlu AK Parti Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile bir röportaj yapmıştım. Tarlabaşı’na ilişkin yaptığım olumsuz bir haberden sonra görüşmek istemişti. Fakat anlattığı projelerin üzerinden sekiz yıl geçmesine rağmen hâlâ bir gelişme olmadı…
Evet, o konuda bir mesafe almadılar. Hem merkezi iktidar hem İstanbul Belediyesi hem de Beyoğlu Belediyesi ellerinde olmasına rağmen bir gelişme olmadı. İnsanları büyük bir çıkmaza sürüklediler. Tarlabaşı’nın yerleşik halkını, Romanları, Kürt yurttaşlarımızı sürdüler. Doğal olarak orası boşaltılıyor. Daha da boşaltmak için, halka kentsel hizmet verilmiyor. Amaçları buraların boşaltılması, terk edilmesi. Çünkü kentsel dönüşüm, adeta kent merkezlerinde ‘yoksula hayat hakkı yok’ demeye dönüştü. Buralar zengin üst sınıf insanların gelip hayatını idame ettirecekleri yerler olarak planlanıyor. Geçmişte Sulukule örneği çok somut bir örnek olarak önümüzde duruyor. Şimdi Hacıhüsrev örneği var. Fikirtepe de öyle. Doğal olarak insanlar geçmişlerinin olduğu, tarihlerinin olduğu, hikâyelerinin olduğu yerlerde yaşamak istiyorlar. Hak ve hukuklarının korunarak yaşamlarını sürdürdükleri yerlerde yaşamak istiyorlar. O yüzden sürekli ertelenen tapu sorununun çözülmesini ve tapuları şartsız alarak, bir an önce belirlenmiş imar planları doğrultusunda, evlerinin yenilenmesini istiyorlar. Bunlar çok sağlıksız konutlar. Biliyorsunuz deprem riski çok önemli bir risk İstanbul açısından. En son Ayvacık’da gerçekleşen deprem bile İstanbul’da hissedildi. Büyük bir Marmara depreminin yaratacağı sonuçları düşünmek bile istemiyoruz. Kartal’da 21 yurttaşımızın hayatını kaybettiği acı hepimizin zihninde. Doğal olarak konutların hızla yenilenmesi gerekiyor. Bu konuda ne kadar erken harekete geçersek o kadar iyi. Yerel yönetimi kazandığımızda ilk önceliğimiz, bu kentsel dönüşüm, imar ve tapu meselesi olacak. Buradaki dönüşümü halkın lehine hızlandırmak önceliğimiz.
"Katılımcı bir imar planlaması yapacağız"
Belediyenin burada nasıl bir inisiyatifi var? Neler yapabilir?
Belediye tapu verme yetkisine sahip. Kanunen bu hakka sahibiz. Bu hakkın gereğini yerine getirip karar kurulları oluşturacağız. Tapu sahiplerinin temsilcilerinden oluşan, meslek örgütlerinden, muhtarlardan, belediye yetkilisinden oluşan, yörenin sivil toplum örgütlerinden oluşan bir heyetle yerinde bir imar planlaması yapacağız. Eşitlikçi demokratik bir katılımın olacağı bir imar planlaması yapacağız. Sonra bu imar planı çerçevesinde insanların evlerini yenilemesine dönük, çeşitli seçenekler sunacağız. Mesela Piri Paşa’da insanlar müteahhitlerle de anlaşmışlar. Ama belediye bunu illa Kiptaş ile yapmalarını istemiş. Biz böyle yapmayacağız. Tek bir dayatma içinde olmayacağız. Çünkü bir an önce bu çözümün gerçekleşmesi gerekiyor. Dört seçenek sunabiliriz. Vatandaş plana bağlı olarak, belediye denetiminde kendi evini kendi yapabilir. Bir müteahhitle de anlaşabilir. Tabi belediye denetiminde ve bir planlama doğrultusunda vatandaşı özel şirketlere ve müteahhitlere karşı koruma noktasında tedbirlerimizi alırız. Ayrıca belediye ile birlikte de bu gerçekleşebilir. Yada hiç olmayan bir şey yapılabilir. Bir konut kooperatifi kurularak bir seçenek yaratılabilir. Bu dört seçenek etrafında bölgenin konut açısından yenilenmesi gerekiyor. Halkın sağlıklı konutlarda yaşaması gerekiyor. Yıllardır sağlıksız koşullarda gecekondularda yaşayan insanlar var. Acil yaşam hakkı açısından da çok ciddi bir sorunla yüz yüze olduğumuzu biliyoruz. Beyoğlu’nda ilk yoğunlaşacağımız mesele doğal olarak bu olacak.
"Seçimi kazanmak için üç şart var"
Beyoğlu’nda partilerin aldıkları oylara baktığımızda biraz Türkiye’deki oy oranlarını yansıttığını görüyoruz. Şu anda muhafazakâr bir blok var. AKP-MHP ittifakı var. Hatta İYİ Parti seçmeninin sizin adaylığınıza nasıl baktığını bilmiyoruz. Ama bu oy oranlarına baktığımızda muhafazakar seçmenden oy almanız gerek. O seçmenlerin size oy vermeleri noktasında nasıl bir öngörünüz var?
Öncelikle İYİ Parti meselesini açayım. İYİ Parti bizi destekliyor. İYİ Parti ve CHP biliyorsun bir ittifak içinde ve Beyoğlu’nda bu ittifak meselesinde bir sorun yok. Beni bir sosyalist olarak görüyorlar ama yapımızı, kişiliğimizi biliyorlar. Kendileri de söylüyorlar. Sonuç olarak Beyoğlu’nu yöneteceğiz. Nasıl bir insan olduğumuzu, fikirlerimizi biliyorlar. Bu süreçte bizim yanımızdalar. Sahada da çalışıyorlar. Beyoğlu özelinde İYİ Parti ile ilgili bir sıkıntı yok. Bizim seçimi kazanmamızın üç şartı var. Bu üç faktörü birleştirdiğimizde seçimi kazanırız. Bunlardan birisi modern, belirli bir eğitim almış, geçmişte sandığa fazlasıyla sahip çıkmış ama şimdi sandıktan umudunu kesmiş bir umutsuzluk içinde olan geniş bir kitle var. Bunların sandığa gitmesi önemli. Beyoğlu seçime katılmama oranının yüksek olduğu bir yer. Bunların önemli bir kesiminin sol seçmen olduğunu düşünüyoruz. Şöyle formüle edelim. Seçimi kazanmak için solu kazanmamız lazım. Sol duyarlılığa sahip arkadaşların sandığa gidip tercihte bulunmaları lazım, bu faktör önemli.
İkinci faktör olarak Kürt yurttaşlarımızın oyları oldukça belirleyici. HDP’nin oylarının yüksek olduğu bir bölge. Bu arkadaşların desteği, önemli ve onlar desteklerini ifade ettiler. Gittiğimiz mahallelerde de bunun yansımasını görüyoruz. Bir üçüncü faktör ise AKP’nin etkin olduğu mahalleler. Bu mahallelere ilişkin özel bir çalışma yürütüyoruz. Esasen çalışmamız oraya odaklanmış durumda. Yaptığımız ilk çalışmada Pera, Gümüşsüyü, Cihangir bu hattı bitirdik. Burada arkadaşlarımız çalışmalarını yürütüyorlar ama benim ve arkadaşlarımın yoğunlaştığı bölge AKP’nin etkin olduğu bölge. Burada kimliğimizi anlatma, düşüncelerimizi aktarma noktasında yoğun bir seferberlik içindeyiz. Önemli noktalar yakaladığımızı düşünüyorum. Buralardan bize önemli bir desteğin geleceğini düşünüyorum. Şu anda aldığımız veriler öyle. Bu bölgeler aynı zamanda Karadenizlilerin yoğun olduğu bölgeler. Benim Karadenizli olmamın getirdiği bir olumluluk da var.