T24 - Belçika'nın başkenti Brüksel ve Almanya'nın başkenti Berlin'de bir dizi temaslarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Yeni anayasa için neden seçim sonrasını bekleyeceğiz? Şimdi Meclis’te bütün partiler bir araya geliriz, bir süreç başlatırız, dedi.
Yenİ Anayasa sürecinin bir yere varabilmesi için şu sorunun cevabına ihtiyaç var.
- CHP bu sürece dahil olacak mı?
Ya da;
- CHP de BDP ve AK Parti ile görüşecek mi?
Cevabı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan alıyorum.
CHP liderinin verdiği bu cevap, Türkiye’nin demokrasi yolculuğu için gerçekten çok önemlidir.
Tarihidir.
Kılıçdaroğlu aynen şöyle diyor:
“Fatih Bey, ben şöyle düşünüyorum, bu konuda artık bir kararımız da var. Yeni anayasa için neden seçim sonrasını bekleyeceğiz? Şimdi Meclis’te bütün partiler bir araya geliriz, bir süreç başlatırız.”
Bu noktada soruyorum:
-Yani Meclis’te hemen, bir yeni anayasa süreci başlatmaya hazır olduğunuzu söylüyorsunuz. Örneğin BDP ile görüşecek misiniz?
CHP lideri aynı kararlıkla devam ediyor:
“Evet niye görüşmeyelim, BDP de Meclis’te grubu olan bir siyasi partidir. Biz Türkiye’de demokrasinin önünü açan bir partiyiz, yani AKP bir şeyler yapacak CHP de buna karşı çıkacak, böyle bir şey yok artık. CHP Türkiye’nin ve demokrasinin önünü kapatmaz tam tersine önüne açar, yardımcı olur, yol gösterir. Biz yeni anayasa için seçimi beklemeden çalışmaya hazırız.”
Kılıçdaroğlu’nun bu cevabı gösteriyor ki; artık daha önce olduğu gibi kapıları kapatıp kestirip atmayacak yeni bir CHP yönetimi var.
Barış için gelişen sivil irade konusunda umut verici bir durumdur bu.
Günlerdir yazıyorum.
- Sorun nişan alarak çözülmüyor.
- “Tetik kafa”yla, “namlu bakış”la çözülmüyor.
- İnsani sorunlara, insansız uçaklar göndererek, süper kobralarla, geliştirilmiş engereklerle bir yere varılmıyor.
PARTİLERİN SINAVI
Bu açıdan bakınca yeni anayasa hazırlığı, Türkiye’nin kendisini yeniden tanımlamaya çalışacağı bir sürece dönüşüyor.
Ve dönüşen bu süreç aslında her parti için bir “sivil cesaret sınavı” niteliği kazanıyor.
Bu sınavın partilere göre dağılımı şöyledir:
AK PARTİ: Habur’da yaşanan kontrolsüz tabloyla içine düştüğü zor durumdan sonra açılım sürecini yeniden başlatarak ikinci sınavını vermektedir. Bu sürecin İçişleri Bakanı’ndan alınarak Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Ergin’e verilmesi dikkat çekicidir.
BDP: İyi niyetle çözümden yana mı? Yoksa olmayacak hayali isteklerle çözümsüzlük üzerinden siyaset yaparak gizli ajandasının peşinde giden bir parti mi olacak? BDP’nin sınav sorusu budur.
CHP: Bugüne kadar Kürt meselesi, Güneydoğu sorunu gibi konulara karşı “keskin milliyetçi” duvarlar ören Ankara merkezli tutucu görüntüsünde ısrar mı edecek? Yoksa sosyal demokrat, Batılı demokrasiye açık bir tutum mu sergileyecek?
Bu noktada CHP’nin tavrı çok önemlidir. Çünkü eğer Türkiye’de gerçek bir demokrasi istiyorsak, güçlü ve çağdaş bir sosyal demokrat parti şarttır.
Dikkat edin; Kürt meselesinin çözümü, kanın durması ve elbette yeni anayasa hazırlığı yalnız siyaset değil, aynı zamanda tüm kurumlar için de bir sivilleşme ve inandırıcılık sınavına dönüşmüştür.
Evet bu sınav hepimiz içindir. İş dünyasından üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarından medyaya kadar uzanan bir “sivil cesaret sınavı”dır bu.
Mesela, Ankara’daki o ağır devlet yapısı içindir.
Mesela, “En vatansever benim” diye sivil çözüm arayan herkesi ihanetle suçlayanlar içindir.
Mesela, eline taş verip küçücük çocukları polisin üzerine gönderenler için bir sınavdır.
Mesela yoldaki mayını, dağdaki silahı pazarlık unsuru gibi kullanmaya çalışanlar için bir sınavdır.
Bu sınavın etnik ya da bölgesel bir tarafı yoktur.
Öfkenin ve nefretin beslediği kanlı bir takvimden sonra bu kırılgan ve hassas yapıda herkesin çok dikkatli olması gereken bir Türkiye sınavıdır bu...
(Fatih Çekirge/ Hürriyet /25 Eylül 2010)