CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün istifasının, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi ile gittiği yemekle ilgili MOBESE görüntülerinin yayınlanmasına gösterdiği tepkinin sonucu olduğunu savundu. Gül, "Sayın Bakan daha önce de bu reformlarla ilgili ciddi uğraşları, çabaları vardı. Büyük olasılıkla orada ciddi bir çelişki vardı. Ama kişisel olarak benim kişisel düşüncem bakan MOBESE kurbanı oldu" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, İstanbul’da; Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği'ni ziyaret etti. Tekin, Dernek Başkanı Arzu Lastikçi ve dernek üyeleriyle bir araya geldi. Tekin, burada gazetecilerin, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün istifasıyla ilgili sorusu üzerine şunları söyledi:
"Geçmiş dönemdeki FETÖ kumpasları gibi"
"Sayın Bakan daha önce de bu reformlarla ilgili ciddi uğraşları, çabaları vardı. Büyük olasılıkla orada ciddi bir çelişki yumağı vardı. Ama dün en son MOBESE sistemi bakanın istifasına sebep oldu, gibi geliyor bana. Çünkü MOBESE dediğiniz devletin mahrumiyetidir. O ancak savcıların ya da devletin kurumlarının bakabileceği bir yerdir. Ne yazık ki tıpkı geçmiş dönemdeki FETÖ terör örgütünün zaman zaman kurmuş olduğu kumpaslar gibi Sayın Belediye Başkanımızın bir büyükelçiyle bir yemekte, bu ifşa edildi. Şöyle bir tersine bakalım, empati yapalım. Yani Türk büyükelçisi Londra Belediye Başkanı'yla böyle bir muameleye tabi tutulsa acaba biz neler yapardık, onu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Kişisel olarak benim düşüncem Bakan, MOBESE kurbanı oldu."
CHP'li Gürsel Tekin, Dernek Başkanı Arzu Lastikçi'nin EYT’lilerin mağdur olduklarını ve siyasi rant ve oy deposu olarak görüldüklerini söylediği görüşmede, satır başlarıyla şunları söyledi:
"Bütün sivil kuruluşlar dayanışma içinde olmalı"
"Yani bir ortada bir haksızlık varsa bu haksızlık konusunda bütün sivil kuruluşlar, dernekler, sendikaların çok ciddi dayanışma içinde olması lazım. Ama Türkiye'de bu gelenek halen oturmuş değil. Aslında 80 öncesine baktığımızda bu gelenek var. Yani nerede haksızlık varsa sendikaların ya da sivil toplum örgütlerin ideolojisine bakılmaksızın büyük bir dayanışma olurdu. Bu dayanışma konusunda Türkiye'nin bir sınav verdiğini de görüyoruz. Şimdi bu tabii büyük bir haksızlıktır büyük bir hukuksuzluktur. Türkiye'de bütün bugüne kadar yapılan yasalar ülkenin ihtiyacı doğrultusunda yapılmıyor ne yazık ki. O dönem kim iktidarsa, iktidar kendi ihtiyaçları çerçevesinde bunları yapmaya çalışıyor."
"TBMM ne yazık ki çok kötü sınav verdi"
"Halbuki Türkiye'nin birçok meselelerde olduğu gibi bu meselede de ciddi bir ihtiyacı var, bu ihtiyacın da merkezi TBMM'dir. TBMM ne yazık ki çok kötü sınav verdi. Yani iktidarın yalan-yanlış bilgilerle hareket ediliyor. Kamuoyunun bildiği rakamlar iktidarın verdiği külliyen yanlış bilgiler. Ama öyle bir abartılı rakamlar verildi ki sanki siz haksızlığa uğramamışsınız gibi. Yani hakkınızı değil haksızlık üzerine bir talebiniz varmış gibi lanse edilince, televizyonları, gazeteleri, yayın organları da çok olunca biraz sıkıntı oldu. Ama her şeye rağmen parlamentoda muhalefet partilerinin bunu çözme şansı vardı ama son dakikada maalesef olmadı. Bu süreç işte 3-4 yıl daha uzama durumunda kaldı."
"Maalesef bu ekonomik sistemin getirmiş olduğu yük çok büyüktür"
"Benim de elimde olan bilgilere baktığımızda yani o abartılan rakamların ötesinde 11 milyon 759 bin EYT'li olduğu, bugüne kadar bunların yaklaşık 7 milyonu emekli olduğu yönünde. Evet, bugünden itibaren 4 milyon 700 kişi emekli olacak. Bunun maliyeti şu andaki, yani aylık maliyeti 2 milyar lira civarında. Yani öyle abartıldığı gibi, şu kadar bütçeye yük getirir, bütçeye şöyle getirir değil. Şimdi ben soruyorum sizin aracılığınızla, bu ne olduğu belli olmayan, Sayın Erdoğan'ın 'Hayalim' dediği bir ekonomik sistemin bütçemize getirmiş olduğu yükün ne olduğunu bilen var mı? -182 milyar dolar. Geç onu kaç 182 milyar dolar. Sizin rakam, o ödenen bütçeye getirilen yükün milyondan biri kardeşim. Yani düşünün milyonlarca vatandaşımız, bu ülkenin vatandaşı. Kaldı ki siz bu parayı aldığınızda dağlara, taşlara, Avrupalara, Asyalara tatillere gidecek değilsiniz. Çocuğunuza üst alacaksınız, baş alacaksınız, süt alacaksınız, gıda alacaksınız. Almış olduğunuz paranın yarısı zaten devlete tekrar vergi olarak gidecek. Siz bir külfet değilsiniz kardeşim. İşte doğal gazınızı ödeyeceksiniz zamlı bilmem neyinizi ödeyeceksiniz. Maalesef bu ekonomik sistemin getirmiş olduğu yük çok büyüktür. Yani öyle böyle değil."
"Biz bütçeyi yaptığımızda dolar 9 liraydı"
"Ama halen biz bilmiyoruz. Mesela şu sorulamadı yani. Biz bütçeyi yaptığımızda dolar 9 liraydı. Yani 9 TL üzerine bütçe inşa ettik. Bitince kaçla bitti? 18'le bitti. Şimdi bütçeniz gitti zaten. Bütçe, bütçe olmaktan çıktı. Sizin 19 yıllık hayaliniz olan bu ekonomik sistemin, arka kapıda ödeyeceğiniz, rahmetlik Erbakan'ın dediği gibi arka kapıda ödeyeceğiniz faizin miktarının ne olacağını biliyor musunuz? Mademki bir hazırlığınız var. O da bilinmiyor. Şimdi bir yıl önceki bütçeye baktığımızda bir yıl önceki bütçede faiz giderleri hani çok faiz alerjileri var ya faiz giderleri 250 milyarmış. Bu sene kaç olacak? Belli değil. Yani Hazine'ye ne kadar yük gelecek? Faizcinin, tefecinin tamamını saysanız, üst üste koysanız 1000 kişiye reva gördüğünüz bu yüksek orandaki parayı, bu ülkenin emekçisi, emeklisi, çelini, çocuğunu, gözünü kırpmadan vatanını emanet eden kıt kanaat geçinen insanlara 2 milyarın büyük yük olabileceğini piarlarla anlatacaksınız."
"Tek bir kişinin mağdur olmayacağı bir çözüm getireceğiz"
"CHP'nin bu konudaki tutumu baştan itibaren çok açıktır. Tek bir kişinin mağdur olmayacağı bir çözüm getireceğiz. Sadece bu değil aynı zamanda da önümüzdeki günlerde inşallah yıllardır bekliyor, İntibak Yasası. İntibak Yasası'nın mutlaka geçmesi lazım. Bu haksızlıkları da gidermemiz lazım. 3 kişi aynı işi yapıyor hepsinin ücretleri farklı farklı. Yani el insaf yani. Onun için bunların da mutlaka giderilmesi lazım. İnşallah parlamento tatile girmeden önce bu işi çözeriz, milyonlarca vatandaşımızın da mağduriyetini gidermiş oluruz.” (ANKA)