CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun daveti üzerine, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, cumartesi akşamı ilk kez bir çalışma yemeğinde buluşmuştu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, altı siyasi parti genel başkanının bir araya geldiği “Liderler Zirvesi” ile ilgili, “Herkese verilen bir mesaj vardır: Söz konusu Türkiye ise milletimiz ise gerisi teferruattır, denilmiştir. Kimse siyasi ikbalini öne koymamıştır. Hepsi büyük bir olgunlukla, kendi ülkesinin geleceğini düşünmüştür. Bu noktaya nasıl gelindi? Öncesi çok önemli. Bir tek konuda hepsi tam, hemfikir oldular ve o konuda ilk resmi verdiler. Bugün Türkiye’nin yaşadığı olayları temel nedeni Cumhurbaşkanlığı sistemidir. Buydu asıl mesele” dedi.
CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, KRT TV canlı yayınında Elif Doğan Şentürk’ün sorularını yanıtladı. Özkoç özetle şunları söyledi:
"Söz konusu Türkiye ise milletimiz ise gerisi teferruattır, denilmiştir"
"(Altı siyasi parti genel başkanının bir araya geldiği Liderler Zirvesi) Siyasi liderler, kendi siyasi gelecekleri ile değil Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir araya gelebilmeyi başardılar. Bu çok önemli bir tabloydu. Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Hatta Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de rahatsız olmaması lazım. Herkese verilen bir mesaj vardır: Söz konusu Türkiye ise milletimiz ise gerisi teferruattır, denilmiştir. Kimse siyasi ikbalini öne koymamıştır. Hepsi büyük bir olgunlukla, kendi ülkesinin geleceğini düşünmüştür. Bu noktaya nasıl gelindi? Öncesi çok önemli. Bu liderler, durduk yere dediler ki, ‘hadi gelin parlamenter sistemle ilgili bir açıklama yapalım, bir resim verelim’ falan mı dediler, hayır. Her birisi Türkiye’nin adım adım yaşadıkları olayları görerek, söyledikleri söylemlerin, attıkları adımların, Türkiye için olduğunu gördüler. Bunun içerisinde bir güven gelişti birbirleriyle ilgili, ülke için atılan adımların siyasetin önüne geçtiğini gördüler ve bu arada ikili görüşmeler, üçlü görüşmeler, dörtlü görüşmeler; baş başa görüşmeler gerçekleştirildi, konuştukları tek bir konu vardı: İktidarın bu yaptırımlarına karşı milletin bu yoksulluğuna ve mağdurluğuna karşı ne yapabiliriz? Bir tek konuda hepsi tam, hemfikir oldular ve o konuda ilk resmi verdiler. Bugün Türkiye’nin yaşadığı olayların temel nedeni Cumhurbaşkanlığı sistemidir. Buydu asıl mesele."
"Bu sistem değişmeden ülkede ekonomi kolaylıkla düzelemez"
"Bu sistem değişmeden ülkede ekonomi kolaylıkla düzelemez. Çünkü adalet mefhumu ortadan kalmıştı, güçler ayrılığı ortadan kalkmıştı, denetim ortadan kalkmıştı sadece bir kişinin dediği oluyordu. Onlar dediler ki, ‘bir dakika, bu kadar uzun boylu değil, Türkiye’nin cumhuriyet tarihi birikiminden gelen milleti ile ilgili atabileceği adımlar var, bunu ülkemize, milletimize göstereceğiz’ dediler. Bu görüşmeler; gerçekten çok ihtimam içerisinde, dikkat ederek, atılacak her adımı bundan sonrası için her adımı planı, bir projeyi dayandırarak nasıl yapacaklarını konuştular. Son olarak da verdikleri resim Türkiye için umut oldu. Türkiye bundan sonra nasıl yönetilecek, ekonomi nasıl düzeltilecek, siyasi ahlak yasası nasıl çıkartılacak, parlamenter sisteme nasıl dönüş yapılacak, ne kadar zamanda dönüş yapılacak, milletimizin ekonomiyle olan sıkıntıları nasıl giderilecek, devletimiz milletimizin yaralarını nasıl saracak, kurumların yeniden itibar kazanması nasıl sağlanacak bunların hepsi değerlendirilecek."
"28 şubat özel bir gün olarak tespit edilmedi"
"(Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasının 28 Şubat’ta açıklanacak olması) Özel bir gün olarak tespit edilmedi. Kişisel fikrimi sorarsanız, iyi de olmuş. Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir helalleşmeden bahsettiği bir siyasi dönemde, bütün insanlarımızla kucaklaşmadan bahsettiği bir siyasi dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hafızasında insanları iğreti eden, insanları rahatsız eden, darbe kalıntılarının konuşulduğu zamanı hafızadan silip Türkiye’nin söz konusu geleceği olduğu zaman bir araya gelen her görüşteki siyasi liderlerin bir başlangıcı temsil ettiği bir gün olarak hatırlanması açısından bence çok değerli olmuş, hiçbir mahsuru, sakıncası yok. Biz geçmişte yaşadığımız travmaları, olayları; Türkiye’nin birlikteliğine zarar veren olayların üzerine kararlılıkla gitmeliyiz."
"Bu ittifakın büyüyeceğine dair, gelişeceğine dair emareler büyüktür"
"Millet İttifakı; Saadet Partisi, Demokrat Parti’nin de bulunduğu İYİ Parti ve CHP ile birlikte seçime girdi. Bugün birlikte masaya oturulduğunda görüyoruz ki farklı siyasi partilere mensup liderler, Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir araya geldiler. Demek ki bu Millet İttifakı olur, adı başka bir şey olur bundan sonrası için. Öyle de devam edilebilir bilmiyorum buna karar verecek elbette ki siyasi liderlerdir. Ama bu ittifakın büyüyeceğine dair, gelişeceğine dair emareler büyüktür o yüzden bunu biz de saygıyla takip ediyoruz. Ben eminim ki çok kısa zamanda daha güçlü bir şekilde, her şeyi belirlenmiş bir şekilde, sınırları her şeyi belirlenmiş şeklide ittifak kendisini ifade edecektir, diye düşünüyorum."
"Biz, HDP’nin de yaptığı açıklamaya saygı duyuyoruz"
"Bu ittifak, bu birliktelik birilerinin gözünün korkutuyor. Acaba biz bu birlikteliği nasıl dağıtabiliriz, diye düşünüyorlar. Türkiye’nin geleceğini değil de Türkiye’nin geleceği için bir araya gelen insanları nasıl dağıtabiliriz, nasıl yok edebiliriz diye konuşuyorlar. HDP, TBMM’de üçüncü büyük parti. Ve orada grup başkanvekilleri var, Meclis başkanvekilleri var yani bu sistemin içerisinde oylarıyla gelmiş siyasi parti, oraya. Onlar kendileri bir açıklamada bulundular, dediler ki ‘biz herhangi bir ittifakın içerisinde değiliz’ dediler. Biz, HDP’nin de yaptığı açıklamaya saygı duyuyoruz, diğer siyasi partilerin de yaptığı açıklamaya saygı duyuyoruz. Zaman zaman diyorlar ki, Babacan’a soruyorlar, ‘daha o aşamaya gelmedik’ diyor, saygı duyuyoruz. Birlikte yola çıkan siyasi partiler var, o siyasi partilere anlayış göstermek, taktir etmek lazım. Bu demokratik olgunluk içinde değerlendirilmeli."
"Süleyman Soylu’nun yargılanması gerekir"
"Biraz sonra buradan yapacağım açıklama bu televizyon kanalını bağlamıyor, şu anda sorduğunuz için söylüyorum, bu sadece benim fikrimdir, benim söylemimdir. Bu, çok ciddiye alınacak bir kişi değildir, bu adam. Süleyman Soylu, siyasi parti liderleri, kendi genel başkanlarını seçerler ve davanın birinci şekilde yürüten kişi siyasi partinin lideridir. Birincisi kendi siyasi partisini, bakanlık uğruna terk etmiş, satmış bir kişidir, bırakmış bir kişidir. Sadece bakan olabilmek için yapmayacağı hiçbir şey yoktur, sadece bakanlıkta kalabilmek için. Daha önceden ben Süleyman Soylu denen kişinin, tetikçinin buna benzer konuşmalarını çok duydum. Mesela Fetullah Gülen’i övdüğü konuşmaları çok duydum. Ama daha önce başka konuşmalarını da duydum. Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği, aşağıladığı konuşmaları da duydum. Bu kadar çok değişebilen bir insanın sözünün güvenilirliği yoktur. Bu zavallı bir insandır Süleyman Soylu. Asıl Süleyman Soylu’nun yargılanması gerekir, maalesef kendisi bizim hakkımızda dava açabiliyor ama millet tarafından seçilmediği için kendisi hakkında biz dava açamıyoruz. Cumhurbaşkanlığı sisteminin koruması altında. Bu adam TBMM İçişleri Komisyonu’nda, kara para aklayıcısı Sezgin Baran Korkmaz’ı devletin diğer makamlarıyla birlikte kaçırdıklarını itiraf etmiş olan bir adamdır. Türkiye’den çıt çıkmadı. Bu adam mafyayla iç içe geçmiş bir adamdır. Bu adam silah dağıtan bir adamdır. Tetikçi kullanan bir adamdır. Kendisiyle ilgili neden bunları söylüyorum kanıtlarım var, mahkemeye sunduğum kanıtlar var. Ben de dava açıyorum, reddediliyor neden? Cumhurbaşkanlığı kabul etmiyor."