CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, sebze üreticilerinin sorunlarını dinledi. Bir kadın çiftçi, "Doğduğumuzdan beri toprakla uğraşıyoruz. 40 senemi verdim, hala oturacak evim yok" dedi.
Ömer Fethi Gürer, fasulye, kabak, soğan gibi çeşitli sebze ürünlerini yetiştiren üreticiyi çalıştıkları tarlada ziyaret etti. Gürer, üreticilere yaptıkları masrafların karşılığında sattıkları üründe kazanç sağlayıp sağlayamadığını sordu.
Kadın üretici, "Karnımızı zor doyuruyoruz, çalışıyoruz; çoluk çocuk, karı koca burada işçi gibi çalışıyoruz ama anca ekmeğimize yetiyor. İşçi ücretleri arttı, mazot arttı, gübre ve ilaç fiyatları arttı. Ayrıca bu tohumlar bir kısmı ithal tohum mu bilmiyorum ama hep ilaca bağımlı. Şu anda biberlerimize bakın, ufacık kurtlar var. Önceden böyle şeyler bilmezdik, ilaçlar pahalı, birini alsam diğerini alamıyorum" diye konuştu.
"40 senedir bir ev alamadım"
Gürer, fasulye yetiştirmenin maliyetini ve ne kadara satmaları durumunda kendilerini kurtaracağını sorması üzerine çiftçi, “En az 60-70 TL. İki üç kişi bu işle uğraşıyor, yevmiyeleri 700 TL, yeme içme her şey bana ait. Sadece yevmiyeleri 700 TL. Tarlamız var, yapacak başka işimiz yok, mecburen çalışıyoruz. Doğduğumuzdan beri toprakla uğraşıyoruz. 40 senemi verdim, hala oturacak evim yok” dedi.
"Üreten kazanamadığı için mutlu değil"
Gürer, “40 senedir sebze yetiştiriciliği yapıyor ama oturacak evi yok, çünkü kendi işçiliğini ve emeğini dahi katmadan üretmeye devam ediyor. Eli öpülecek insanlar bunlar. Kentlerde ürün alırken fiyat değerlendiriliyor ama o fiyatın yükselmesi bu üreticinin suçu değil. Girdi maliyetleri artıyor, fide, ilaç, gübre, tohum ve mazot fiyatları artıyor. Maliyet artınca, kurtarabildikleri fiyata ürünü satmak zorunda kalıyorlar. Üreten de mutlu değil ama fedakar insanlar, bayramları yok, seyranları yok. Tüm emekleri ve çabaları ürettikleri ürünün değer bulması için. Zarar etmemeliler, çünkü borçlanıyorlar, sıkıntı yaşıyorlar, çocuklarını okutuyorlar. Okulu bitiren çocuklar iş sahibi olamıyor. Üniversite mezunu, diplomalı iş bulamıyor. Çocuğu üniversite mezunu, işsiz, tarlada da çalışmak istemiyor. Anneler babalar üretimin içinde mutlu değiller” diye konuştu.
"Sebzecilik artık para kazandırmıyor"
Gürer’e derdini anlatan kadın çiftçi, “Ben, çocuğumu okutmak için buralarda çalıştım. Erkek işi de gördüm, kadın işi de gördüm. O çocuğumu okutayım diye. Altı senedir çocuğum boşta, bir şeye sahip olamadı. Özel derslere gidiyor, ders saati 100 TL. Yani 30 yaşına gelmiş bir adama 10 bin lira maaş, 7 bin 500 lira maaş olur mu? Hangi çağda yaşıyoruz? Şimdi bakın, 30 yaşında evi yok, hanımı yok, çocuğu yok. Hadi ben yarın öldüm. Gözüm görürken en azından evlendireyim. Daha olmadı” dedi.
Sebzeciliğin artık para kazandırmadığından ve en önemli girdilerini tarım ilaç masraflarının oluşturduğundan bahseden kadın çiftçi, yıllar önde kullandıkları tohumlarda kurtlanma olmadığını, ancak şimdi çiçek oluşmadan dahi minik kurtların olduğunu, bu durumun tohumlardan kaynakladığını düşündüğünü söyledi. Üretici ayrıca bu durumun ilaç masraflarını artırdığını ve üretim maliyetinin yükselmesine neden olduğunu belirtti.
"Üreticiye destek verilmeli"
2002 yılında ülkemizde 270 bin ton kuru fasulye yetiştiğini, bu rakamın geçen yıl 243 bin tona düştüğünü ve de ithalat yapıldığını belirten Gürer, “Bu yöneticiler ithalata kafa yoracaklarına, üreticiye destek verseler, sebze üreticisini destekleseler, tarlada bitki üretene destek verseler, sorunlarıyla ilgilenseler ülkenin geleceği kurtarılmış olur. Kuru fasulye, mercimek, nohut, pirinç gibi temel tüketim ürünlerinde dahi ithalat ile açık gideriliyor. Bu sorunu çözmenin yolu, bu ürünleri üretenleri desteklemek, sorunlarını çözmek, üretim içinde kalmalarını sağlamak ve girdi maliyetleri düşmesi sağlamakla olasıdır” dedi. (ANKA)