CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, olağanüstü halin ilan edildiği 20 Temmuz’un dördüncü yılında “Sivil Darbenin Dördüncü Yılında Türkiye” başlıklı bir rapor yayımladı.
Raporda 15 Temmuz darbe girişinin ardından savcılıklar ve mahkemelerdeki dosya sayısını artışına dikkat çekildi:
- Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen toplam dosya sayısının 2015’ten 2019’a kadar 2 milyon 68 binden fazla artış gösterdi.
- Karara bağlanan anayasal düzene karşı suçların 2016’da 3 bin 287 iken 2019 yılında 44 bin 178’e çıktı.
- Genel tehlike yaratan suçların 2016’da bin 637 iken 2019 yılında 83 bin 548’e yükseldi.
-Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan ise 2016 yılında bin 307 adet karar verilmişken 2019’da bu sayının 9 bin 335’e çıktı.
Raporda ‘FETÖ’nün siyasi ayağını’ ortaya çıkaracak Bylock ve telefon kayıtlarının tespit edilmediğinin altı çizilerek, “Bylockçuların listesinin, 15 Temmuz gecesi bakanların ve siyasetçilerin nerede olduğu, HTS kayıtları açıklanmadı. Devletin kozmik odasına FETÖ’nün neden sokulduğu, istihbarat raporlarına ve Milli Güvenlik Kurulu kararına rağmen FETÖ yapılanmasına ilişkin neden işlem yapılmadığı soruları cevaplanmadı” denildi.
Raporda 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamudan ihraç edilenlerin durumunu değerlendirildiği OHAL komisyonu verilerine de yer verildi: “2017’de göreve başlayan OHAL Komisyonu’nun verdiği 108 bin 200 karardan yalnızca 12 bin 200’ü kabul edildi. 96 bin kararı başvuruların reddine ilişkin oldu.”
CHP’li Gökçen, kayyum atanan belediyeler ve tutuklu bulunan siyasetçi, insan hakları savunucularına ilişkin değerlendirmede bulundu:
“Belediyelere kayyum atanması, belediye başkanlarının görevden alınması bu rejimin olağan bir uygulaması haline geldi. Seçimle iş başına gelen yöneticiler görevden alındı, mühürsüz oylarla Anayasa değiştirildi. İstanbul’da hakkımız olan seçim sonucu tanınmadı. Sivil darbe anayasasıyla yasamanın yetkileri gasp edildi, gözaltı süreleri uzatılırken avukat-müvekkil görüşmelerine skandal kısıtlamalar getirildi. Türkiye, insan haklarında sınıfta kaldı. AİHM kararları uygulanmadı, uluslararası endekslerde ‘özgür olmayan ülke’ Türkiye, siyasi amaçlarla verilen Demirtaş ve Kavala kararlarıyla AİHM önünde gülünç duruma düştü.”