CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde ekonomik krizleri aşamazsınız. Bütçe Meclis’e sunulduğunda dolar 9 liraydı, bugün 13 lira. Ek bütçe yapmaları lazım. Bu bütçenin hiçbir hükmü ve anlamı kalmadı” dedi. Güçlendirilmiş parlamenter sistem toplantıları hakkında da bilgi veren Erkek, “Cumhur İttifakı dışındaki tüm siyasi partilerin, hükümet sistemi konusunda uzlaşmış olması çok değerli. Önümüzdeki seçim aynı zamanda bir referandum niteliğinde olacak” diye konuştu.
"Yargı reformu yapamazlar, vesayet altındalar"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün sunumundaki “Yargı hiçbir kişi ve yerden emir almaz” sözlerinden yola çıkarak Türkiye’deki kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı hakkındaki soruyu Muharrem Erkek, şöyle yanıtladı:
“Gerçek olmadığını bütün dünya ve toplum biliyor. Adalete güven kalmadı. Bir rejim, bir sistem, halkın adalete güvenmediği noktaya gelmişse iflas etmiştir. Kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde hukuk devleti, bağımsız ve tarafsız yargı olamaz. Bir toplum için en büyük tehlike; yasama, yürütme, yargı güçlerinin bir kişide toplanmasıdır. Türkiye, bugün bunu yaşıyor. Adalet bir telefona bakıyor.
Rahip Brunson, Deniz Yücel, başka olaylar var; en son casusluk iddiasıyla suçlanan İsrailli çift, İsrail Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan’ı aramasıyla derhal salıverildi ve özel uçakla gönderildi. Yargının düşürüldüğü duruma bakın. Talimatla hareket eden, siyasallaşan bir yargı. Yargı reformunu yapamazlar, vesayet altındalar. Adalet Bakanı, tüm bakanlar, Meclis, herkes vesayet altında bu sistemde. Biz yapacağız, değiştireceğiz. İlk seçimden sonra bağımsız, tarafsız yargıyı tesis edeceğiz. Siz yargının talimat almamasını, bağımsız ve tarafsız olmasını istiyorsanız; ilk yapmanız gereken iş, yargıyı yürütmenin vesayetinden kurtarmaktır. Bugün bir siyasi partinin genel başkanı tek başına yargıyı şekillendiriyor. HSK’ya, AYM’ye, Danıştay’a üye atıyor. Bir siyasi parti genel başkanının mahkemeye yargıç atadığı bir düzende adalet olur mu? Olmadığı için aş, iş, ekmek de olmuyor. Ekonomik krizin sebebi; siyasi kriz, hukuki kriz, adalet krizi. Bu adaletsiz düzeni mutlaka değiştireceğiz.”
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sonrası dolar kurunun artması ve Türkiye’deki hukuk güvenirliliğinin ekonomiye etkilerine ilişkin soruya Muharrem Erkek, şu yanıtı verdi:
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen bu sistemsizlik, bu sistem bile değil, bu noktaya getirdi. Güven vermeyen bir sistem, bir yapı, ekonomiyi nasıl düzeltebilir? Yatırım gelmiyor. Kendi iş insanlarımız bile kredi kullanmıyor, yatırım yapmıyor, bekliyor, çünkü hukuk güvenliği yok. Hukuk güvenliğinin olmadığı bir yerde ekonomik krizleri de aşamazsınız. Şimdi bütçeyi görüşüyoruz. Bütçe Meclis’e sunulduğunda dolar 9 liraydı, bugün 13 lira. Ek bütçe yapmaları lazım. Bu bütçenin hiçbir hükmü, hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü memlekette her şey dolara endeksli. Dolara endeksli birçok ürün marketlerde tezgahların altına giriyor. Bir kilo şeker alan bir daha alamıyor. Bu karneyle satış demek. Türkiye’yi bu noktaya getirdiler. Bunun sebebi de bu sistem. Tek adam sistemi, krizleri çözemez derinleştirir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürürlüğe girdi, dolar 3,6 liraydı, Nisan 2017’de. Bugün 13 lira. Bu sistem böyle bir sistem. Sağlıklı bir sistem tesis etmediğimiz sürece ekonomik buhranı aşamayız. Yeni sisteme, yeni bir siyaset kültürüne, yeni bir yönetim anlayışına, güçlü kural ve kurumlara ihtiyacımız var. Bütün ekonomik kurumların bağımsızlığını da yok etti bu sistem. Hiçbir kurumun ne gücü ne bağımsızlığı kaldı. Bu kurumlar gücünü hukuktan alıyor. Bunları yok ederseniz, dolar 13 lira olur. Dolar yükseldikçe yoksullaşıyoruz."
“Çalışmalar olağanüstü güzel gidiyor. Çünkü temel ilkelerde uzlaşıyoruz. 6 parti Türkiye ve demokrasi için ittifak yapıyor. Cumhur İttifakı dışındaki tüm siyasi partilerin, hükümet sistemi konusunda uzlaşmış olması çok değerli. Önümüzdeki seçim aynı zamanda bir referandum niteliğinde olacak. Vatandaş şuna da karar verecek: Bu sistem devam mı etsin, değişsin mi?’ Endekslerde en yüksek noktalarda olan ülkelere bakın, hepsi güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetiliyor”
“Redaksiyon çalışmamızı da yaptıktan sonra en geç aralık sonuna doğru ortak mutabakat metnini sayın genel başkanlarına sunacağız. Sonra yol haritasını hep birlikte belirleyeceğiz. Türkiye’nin büyük bir demokrasi ittifakına ihtiyacı var. Türkiye, referandumdaki ‘hayır’ hareketinden bugüne demokrasi mücadelesi veriyor. Çünkü demokrasisini kaybetti. Onun için bu çalışmalar çok değerli”
“İlk seçimde iktidar olacağız"
“İlk seçimde iktidar olacağız. Yeni cumhurbaşkanıyla birlikte yeni bir meclis oluşacak. Türkiye rahat nefes alacak. Yargının üzerindeki baskılar da kalkacak. HSK yapısı değişecek. AYM güçlendirilecek, daha saygın hale gelecek. HSK eliyle yargıyı ele geçirdiler, kontrol ediyorlar; bunu da ortadan kaldıracağız. Bir siyasi parti genel başkanı, yüksek mahkemelere yargıç atamayacak. Bir kere seçilecek cumhurbaşkanı bir siyasi partinin genel başkanı olmayacak. Normalleşme yaşanacak. Yürütmeyi temsil ediyor cumhurbaşkanı bu ucube sistemde. Yürütmeyi temsil eden cumhurbaşkanı, partisinin de genel başkanı oldu, partisi birinci parti, yasama organını da kontrol altına aldı. Yargıya atamaları, yasama ve yürütme yapıyor. Bunu ortadan kaldıracağız. Kuvvetler ayrılığını sağladığınız, çoğulculuğu sağladığınız zaman yargı da güvenini kazanacak. Yargının buna ihtiyacı var. Yargı bugün büyük baskı, vesayet ve yürütmenin tahakkümü altında. Buna son verdiğimiz zaman adalet tecelli eder. Adaleti tecelli edecek organ mahkemelerdir. Bugün mahkemeler bağımsız olmadığı için adalet tecelli etmiyor, etmediği için de bütün sorunlarımız ağırlaşıyor. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sayın Bakan ‘devletin temeli adalettir’ diyor. Doğru. İşte o devletin temeli olan adaleti çürüttüğünüz zaman devleti de milleti de beka sorunuyla karşı karşıya bırakırsınız.” (ANKA)