CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, din ile aldatma ve milliyetçi söylemlerle insanları kandırarak, çek senet mafyasına bulaşan kirli siyaset devrinin tamamladığını belirterek, 'Bu çerçevede AKP de tarihsel misyonunun sonuna geldi' dedi.
Erdoğdu, son günlerde AKP yönetimi tarafından CHP’ye yöneltilen eleştirilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin işsizlikten kırılan, çalışanlarının üçte birinin kayıtsız çalıştığı, kalanların da açlık sınırında mücadele ettiği, fakir ve geri bıraktırılmış bir ülke olduğunu ifade etti.
Erdoğdu, “Bu durum ülkenin kaderi değil, yöneticilerin tercihi. Çünkü yöneticiler kendilerinin ve yakınlarının kişisel servetlerinin artmasının yolu olarak ülkeyi dışa kapatıp, şeffaflığı azaltmak, yargısını ve hukukun üstünlüğünü bozmak zorundalar. Demokratik ve hukukun üstün olduğu, kuvvetler ayrılığının tam sağlandığı bir ülke olursa, kendilerini ve yandaşlarını zengin etmeleri mümkün değil. Dünyaya bakın hangi ülkede otokrasi varsa, tek adam yönetimi var ama hukukun üstünlüğü yoksa o ülkeler fakirdir, yoksuldur. Hangi ülkede demokrasi ve yargı bağımsızlığı varsa, hukukun üstünlüğü ile şeffaflık varsa ve yöneticileri hesap veriyorsa orada zenginlik vardır.” görüşünü savundu.
Erdoğdu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yöneticinin halkını satması şudur: kişisel servetleri, şehvetleri, şöhretleri, rahatlıkları, ihtirasları uğruna o ülkenin milyonlarca insanını fakir bırakmak. Bu ülke demokrasisi tam olan bir ülke olsaydı, Cumhurbaşkanı’nın yazlık, kışlık, uçan, yüzen sarayları, Ahlat sarayları olmazdı. Bütün bunları toplasanız, masraflarıyla birlikte en azından 5 milyar dolar eder. Bu 5 milyar doları bu kadar verimsiz, bir kişinin ve ailesi ile yakınları için harcamazsanız, bu parayla 1 milyon dolar sermayeli 5 bin tane fabrika kurabilirsiniz. Bu 5 bin fabrikanın her birinde 100 işçi çalışsa 500 bin kişiyi istihdam edersiniz. Bunların ortalama 4 kişilik aile olduklarını düşünürsek 2 milyon kişinin hayatı kurtulurdu. Buna yolsuzlukları, israfı ve yurt dışına götürülmüş olan mal varlıklarını da hesaba katarsanız, bu ülke Avrupa Birliği seviyesinde bir ülke olabilir, insanları o koşullarda yaşayabilirdi. Bir ülkeyi sevmek, hamasi söylemlerle değil, vatandaşına tüm bunları hak görmekle, bunun için çaba göstermekle olur.”
İktidarın yanlış politikaları sonucu ülkenin korkunç borçlu bir ülke haline geldiğini, pandemi sonrası Türkiye’yi büyük bir işsizlik ve işsizlikten doğacak sorunların beklediğini anlatan Erdoğdu, sırf AKP yönetimde olduğu için, Türkiye’nin umutsuz bir döneme girdiğini söyledi.
“Oysaki saygın, basiretli, yolsuzluklara bulaşmamış ve şeffaflıktan yana bir iktidar olsaydı, bugün dünyanın her tarafından nakit fışkırırken, bize sonsuz ucuz kaynaklar gelir, bunlar da verimli alanlara yansıtılabilirdi. Biz de bu salgını bu kadar çaresiz, maske bile bulamayıp ibanla para toplamaya çalışarak geçirmek zorunda kalmazdık” diyen Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:
“Eğer demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü tam sağlarsanız bu ülkeye içerden de dışardan da para akar. Dış politikada bu kadar kavgacı ve tutarsız olunmasa; ne ihracatı bu kadar ucuz, ne de ithalatı bu kadar pahalı olur. Bunları anlatmayalım diye medyaya ağır baskı var. Benim gördüğüm şu: AKP artık tarihsel misyonunun sonuna geldi. Sadece AKP değil, insanları din ile aldatanların siyasi misyonların sonuna gelindi. Bunlar bu süreçte bugün gördüğümüz üzere daha da saldırganlaşacaklar, daha çok iftira atıp daha çok kötülük yapacaklar. Ama hiç kimse merak etmesin, sandıktan seçimi aldığımız gün bunlar kuzu kuzu bize anahtarı teslim edecekler.”
Ülkede muhafazakârlığın asla bitmeyeceğini ve Türkiye’de her zaman samimi Müslümanlar ile onların hareketinin olacağını kaydeden Erdoğdu, “Ama dincilik bitmiştir. Yani din ile aldatma, din ile ihaleden rüşvet toplama, milliyetçilikle insanları aldatıp, çek senet mafyasına bulaşma gibi kirli siyasetlerin sonu geldi. Çünkü artık millet acısını çekmeye başladı. Ne yazık ki seçimlere kadar da çekecek. Ama bir süre sonra bu acının getirdiği tecrübeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ve CHP’nin kurucu önderi Atatürk ve onların silah arkadaşlarının kurduğu, özlediği laik, demokratik, milli, manevi değerlerine bağlı, çoğulcu, demokratik bir Türkiye’nin hızla inşasını sağlayacağız” dedi.