Toprak, ''İktidar, mülteci akını tehdidi karşısında nihayet ülkenin başına gelebilecek felaketin farkına varabildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarın aczi karşısında artan tepkileri azaltmak için sosyal medya hesabından görüştüğü ülke liderlerinin resimlerini yayınlayıp; ‘Cumhurbaşkanı çalışıyor’ mesajı veriyor. Suriye sorununda izlenen ‘açık kapı’ politikası hatası yinelenirse, Afganların arasına sızacak cihatçı teröristler, ülkemizi kaosun içine sürükleyebilir. İktidar bir an evvel TBMM’yi toplantıya çağırıp, hızla yaklaşan bu ulusal tehdide karşı ortaklaşa çözüm üretilmesi, ortak akılla hareket edilmesini sağlamalıdır." dedi. "
"Böylesine ağır bir mülteci ve insani kriz sürecinde TBMM devre dışı kalamaz"
Toprak şu ifadeleri kullandı:
"Böylesine ağır bir mülteci ve insani kriz sürecinde TBMM devre dışı kalamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birebir yürüttüğü şahsi temasları ve pazarlıklarıyla ülkenin geleceği tehdit altına ve tehlikeye atılamaz. Bu konu siyaset ve partiler üstü, tek kişinin iradesine bırakılamayacak kadar hayati önemde, ulusal bir meseledir.''
"İktidar, uzun süredir ilişkilerin gergin ve dondurulmuş olduğu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yeni bir açılım süreci başlattı. BAE ile ilişkilerde gerilimi tırmandıran başlıklar, BAE’nin ‘terör örgütü’ ilan ettiği İhvan’a iktidarın desteği, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsüne ve Gülencilere BAE’nin destek verdiği, finanse ettiği vb. iddialar yanında, son dönemde iktidara dönük ağır suçlamalarda bulunan organize suç örgütü elebaşının da BAE’de bulunmasıydı. Afganistan’da ortaya çıkan yeni tabloda ülke yönetimini ele geçiren Taliban’ın en büyük destekçilerinin Pakistan ile birlikte BAE ve Suudi Arabistan olduğunu, Kabil uluslararası havaalanını BAE’nin işletmek istediğini de dikkatten kaçırmamak gerekiyor. Taliban’ın Kabil’e girmesi üzerine ailesiyle birlikte ülkeyi terk eden eski Devlet Başkanı Eşref Gani’nin de BAE’ye sığınması, bu ülkenin Afganistan’daki gelişmelerde oynayabileceği kilit rolü sergiliyor.''
"İktidarın halkı kandırmaktan vazgeçmesi gerek"
”Merkez Bankası, TÜİK iş birliğiyle yeni bir hesap yöntemini devreye sokup, bazı döviz yükümlülüğü kalemlerinin hesaplanmasında revizyona giderek, kısa vadeli dış borçlarda, özel sektörün döviz açıklarında ve Türkiye’nin uluslararası yatırım pozisyonu (UYP) açığında, toplam 96,3 milyar dolarlık düşüş gerçekleştirdi. 128 milyar dolarlık rezervin hesabını hâlâ vermeyen iktidar ve Merkez Bankası, aldatmacadan ibaret bu revizyonla bir anda döviz açıklarını düşürerek ekonomik tabloyu pembeye dönüştürmeyi amaçlıyor! Merkez Bankası’nın bir günde dış yükümlülükleri 100 milyar dolar kâğıt üzerinde düşürmesi içeride ve dışarıda inandırıcılıktan yoksun olduğu gibi, aksine bankanın kurumsal saygınlığına büyük hasar veriyor. İktidarın ve ekonomi yönetiminin, ekonomik kurumları baskı altına alarak rakam ve hesap oyunlarıyla halkı ve uluslararası kurumları kandırmaya çalışmaktan vazgeçmesi, kurumlara itibarlarını ve saygınlıklarını iade etmesi elzemdir, olması gerekendir.” (ANKA)