CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 3 aylık bir hükümet ortaklığının CHP’ye de Türkiye’ye de bir şey sağlamayacağını söyleyerek “13 yılda yapılan tahribatın 3 ayda neyini, nasıl düzelteceğiz? Sırf kırmızı plakalı arabaya binmek için biz böyle bir ortaklığa alet olmayız” dedi.
AKP-MHP koalisyonuna ihtimal vermediğini söyleyen Altay, olası bir erken seçimde oylarını en çok artıran partinin CHP olacağını savundu.
Cumhurbaşkanı’nın CHP Genel Başkanı’na hükümet kurma görevini geciktirmeden vermesi gerektiğini söyleyen CHP’li Altay “Şu anda bir yetki gaspı var” dedi.
Seda Şimşek’in Bugün gazetesinde yayımlanan Engin Altay söyleşisinin tamamı şöyle:
Sizce 7 Haziran seçimlerinde seçmenin mesajlarını partiler doğru okudu mu?
Seçmen, 7 Haziran’da 5 mesaj verdi. Seçmen, öncelikle barış, demokrasideki daralmanın, temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamaların son bulmasını istedi. Ekonomideki kırılgan, kaygan, riskli zeminden bir an önce çıkılmasının gereğine işaret etti. Parlamenter demokratik sistemin devamından yana olduğunu ortaya koydu. Artık yolsuzluk kelimesini duymak dahi istemediği mesajını da verdi. Onun için CHP de 14 ilkeden oluşan bir çerçeve metin ortaya koydu, dış politika, ekonomi, yeni anayasa ile temel hak ve özgürlükler, eğitim, toplumsal barış ve Kürt sorunu olmak üzere 5 temel sorun alanı belirledi. Şu anda yapılması gereken erken seçim değil, bizim 5 başlıkta topladığımız sorunların çözülmesidir.
İki partinin heyetleri arasındaki görüşmeler, bir koalisyon kurulabileceği umudunu doğurmuştu.
AKP ile CHP’nin bir koalisyon müzakeresi yaptığı algısının oluşması doğru olmaz. Koalisyon müzakeresi yapmadı. 35 saat süren toplantılarda, taraflar Türkiye’nin temel sorunlarıyla ilgili görüş alış verişinde bulundu. Sonra, Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Başbakan’ın, 4,5 saatlik görüşmesinde de daha çok istikşafi görüşmelerde ortaya çıkan veriler üzerinde fikir alışverişinde bulunuldu. Sayın Davutoğlu o gün de, son görüşmede de “Birlikte bir hükümet kuralım. Türkiye’nin temel sorunlarını çözelim” teklifiyle gelmedi. Son görüşmede, Kasım’a kadar sürecek bir ortak hükümet kurulması, bu kısa sürede de kimi reformların yapılması, bunun olmaması halinde ise bir azınlık hükümetine destek talep edildi. Sayın Erdoğan, başından beri özellikle CHP ile bir koalisyona sıcak bakmadı ve bunun mesajlarını değişik etkinliklerde yaptığı konuşmalarda zaten verdi.
‘Eğitimde fırsat eşitsizliği had safhada’
Eğitim ve dış politikadaki derin görüş ayrılıkları sizce bir koalisyon kurulmasına engel değil mi?
Dış politika, eğitim ve kimi temel konularda anlaşamamamız çok normal. Bizim bu konularda, geçmişte kamuoyuyla paylaştığımız yaklaşımımız ortada. Biz, Türkiye’nin 5 temel sorunundan birisi olarak eğitimi görüyoruz çünkü eğitim sistemi, şu anda dökülüyor, başarı, güven, nitelik, eğitime erişim sorunu yaşıyor. Eğitimde fırsat eşitsizliği had safhada. “CHP ile imam hatipler yüzünden hükümeti kuramadık” gibi bir propagandanın alttan alta yürütüldüğünü görüyoruz. Bunu ayıp karşılıyoruz. Hangi öğrenci, imam hatipte okumak istiyorsa CHP bunun teminatıdır. Türkiye’yi bilgi toplumuna taşımak için okullarla, bölümlerle, inançlarla uğraşan değil, eğitim sistemini bir bütün olarak ele alan, bilimselliğe ve başarıya odaklı bir eğitim sisteminin tesisinin zaruri olduğunu söylüyoruz. Bunun imam hatiple ne ilgisi var? Dış politikada da eğer Türkiye doğru işler yapıyor olsaydı, bugün Mısır’a, Libya’ya, Irak’a, Suriye’ye gidemeyen bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı olmazdı. Eğer, iddia ettikleri gibi Türk dış politikasında, ekonomide devrim yapmış olsalardı, temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye ileri ülkeler noktasına taşınabilmiş olsaydı, AKP yaklaşık 10 puan oy kaybetmezdi. Böyle bakıldığında, AKP ile görüş ayrılıklarımızın olması çok normal.
Doludizgin seçime
Türkiye seçime gidiyor gibi gözüküyor.
Türkiye hızla, dolu dizgin seçime gidiyor. Bir hükümet kurulamıyorsa, neticede elbette millete gideceğiz. Giderken de, TBMM iradesine, gündemine hâkimdir. Üzerinde başka bir güç yoktur. TBMM seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Önümüzdeki hafta sonundan itibaren, herkes seçime odaklanacak. Gelecek hafta cuma gününe kadar seçimin tarihi dahi belli olur. Oylarını en çok artıran parti CHP olacaktır. Türkiye’yi seçime götüren partiyi ve yaklaşımları da, seçmen cezalandıracaktır.
Meclis’te bu konuda partiler arasında bir temas kuruldu mu?
Hayır ama kurulur. Siyaset diyalog işi. Kapı kapatılarak siyaset yapılmaz. Siyaset açık kapı işidir.
AKP ile CHP tabanına rağmen genel başkanlar el sıkışabilir miydi?
Her iki partinin tabanında da bir psikolojik duvar örülmüştü. Bizim tabanımızda da bu vardı. Son bir aya yakın süredir, bu duvar diyelim ki 10 metre yükseklikte idiyse, kademe kademe 1 metreye kadar indi.
Mevcut hükümetle seçime gidilecek bu durumda.
Bu hükümetle seçime gidilemez. Bu hükümet yenisi kuruluncaya kadar görevlendirilmiş, işgüden bir hükümet. Meclis’te seçim kararının alınması ve bir seçim hükümeti kurularak seçime gidilmesi doğru olanıdır. Zaten pazartesi (bugün) 45 günün dolmasına 7 gün kalmış olacak. Çok kritik bir haftaya giriyoruz. Türkiye’nin kaderiyle ilgili önemli bir dönüm noktası. Siyaset müessesesinin çözümsüzlük üzerine inşa edilmemesi gerekir.
AKP, CHP’ye bir seçim hükümeti teklif etti. Niye bu hükümette yer almayı kabul etmediniz?
Seçim kasımda yapılacaksa bu her durumda yapılır, 3 aylık bir hükümet ortaklığı ne CHP’ye ne Türkiye’ye bir şey sağlar. 13 yılda yapılan tahribatın 3 ayda neyini, nasıl düzelteceğiz? CHP’li bakanlar 3 ayda, bakanlıkta üst düzey bürokratlarıyla 3 kere toplanmadan seçim günü gelmiş olur. Sırf kırmızı plakalı arabaya binmek için biz böyle bir ortaklığa alet olmayız. CHP, koalisyonun etkili ve yetkili ortağı olacaksa koalisyonda olur, AKP politikalarına, uygulamalarına, AKP’nin oluşturduğu ehliyetsiz, liyakatsız bürokratik kadroların icraatlarına payandalık yapmak için CHP koalisyona girmez. 3 ay sonra seçimse buyurun seçim.
Seçim hükümeti kurulmasının doğru olacağını söylediniz.
Meclis seçim kararı da alsa, bu hükümetle seçime gidilemez. Anayasa’nın 116. Maddesi'nde atıfta bulunulan bir seçim hükümetinin kurulmasına hiçbir engel yok. Cumhurbaşkanı 116. Madde'yi çalıştırarak, seçim hükümeti için bir milletvekiline görev verebilir.
AKP-CHP-MHP’nin, 3 aylık bir seçim hükümeti kurulabilir mi?
Hayır, hiç ihtimal vermiyorum. Biz, öyle AKP’nin, Davutoğlu’nun önderliğinde, 3 aylık bir seçim hükümetine üye vermeyi düşünmeyiz. Bizim reddettiğimiz konu odur.
Seçim kararı alınırken, barajın düşürülmesine ilişkin bir düzenleme de yapılabilir mi?
Yapılabilir. Bunun için yeterli zaman var. Partiler anlaştığı vakit, Anayasa değişikliği için gereken süreleri de düşündüğümüzde TBMM’de 5 günde hepsi hallolur.
Seçim kararı Meclis’e geldiğinde CHP’nin tavrı ne olacak?
Ülkeyi seçime götürmek hassas bir konu, bir grup başkanvekilinin, genel başkan yardımcısının, hatta genel başkanın tek başına alacağı bir karar değil. Partimizin yetkili organlarında değerlendiririz. Türkiye’nin başka hiçbir çaresi kalmamışsa, elbette yapılacak şey, milletin hakemliğine başvurmaktır.
Nasıl bir yöntemle seçim kararı alınır?
Meclis Başkanı bir çağrıyla toplayabilir. Seçim için bir kanun çıkarılacaksa kanun çıkar, seçim kararı alınacaksa seçim kararı alınır. Hatta partiler mutabakat sağlarsa, seçim barajı gözden geçirilebilir, seçimde uygulanabilmesi için Anayasa değişikliği de yapılabilir.
Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeden Genel Kurul seçim kararı alabilir mi?
TBMM İçtüzüğü açık, komisyonda görüşülmeden seçim kararı alınamaz. Gerekirse sadece Anayasa Komisyonu teşekkül ettirilir. Komisyon görüşür, Genel Kurul'a gelir ve karara bağlanır. Genel Kurul'da, seçim önergesinin doğrudan oylanması şeklinde bir usul yok.
Anayasa Komisyonu'na üye vermeyerek bir engellemeye gidebileceğiniz ifade ediliyor.
Tek çare seçim kaldıysa böyle bir engellemeye gitmeyiz ama altını özenle çiziyorum seçim Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Şimdi ne olacak?
Davutoğlu, “tek ihtimal erken seçim gibi görünüyor” diyerek, kendisine verilen görevle ilgili yapabileceği hiçbir şey kalmadığını kamuoyuna ilan etti. Siyaseten etik olan, usule uygun olan Davutoğlu’nun görevi iade etmesidir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın CHP Genel Başkanı’na hükümet kurma görevini geciktirmeden vermesi gerekir. Şu anda bir yetki gaspı var.
Kemal Bey de Beştepe’ye gitmek istemiyor ama.
Partimiz de Sayın Kılıçdaroğlu da Anayasa'nın amir hükümlerini her şeyin üstünde tutan bir anlayışa sahip. Hukukun üstünlüğünü savunan bir partiyiz. Görev verilmesi halinde, Kılıçdaroğlu’nun görevi Erdoğan’dan alacağı muhakkak. Eğer Erdoğan bunu Saray’da verecekse ki o da muhakkak, Kılıçdaroğlu saraya gider. Kendi gitmezse, biz partinin yetkili organları olarak karar alırız. Genel Başkanımız, “Benim böyle bir tavrım var. Saraya gitmem” demez, demeyecektir de.
AKP-MHP koalisyonu kurulabileceğine ihtimal veriyor musunuz?
Hiç ihtimal vermiyorum.