Ekonomi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba: Emekli uzaya değil, pazara gitmek istiyor

10 Mart 2021 15:23

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, "Emekli müjde istemiyor. Emekli uzaya değil; pazara gitmek istiyor. Emekli kendisine yüzde 8; ay çiçek yağına yüzde 69 zam yapanlara güvenmiyor. İnsanları aptal yerine koyan havuz paçavralarına inanmıyor." açıklamasını yaptı. 

Ağbaba, CHP Genel Merkezi önünde emeklilerin katılımıyla basın toplantısı gerçekleştirdi. 13 milyon emeklinin, açlıkla ve borçla yaşadığını ifade eden CHP’li Ağbaba, emeklilerin Türkiye'nin en dertli kesimi olduğunu belirtti.

CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut’un da katıldığı toplantının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilerle görüşerek, sorunlarını çözeceklerini dile getirdi.

"TÜİK Başkanı'nın neden değiştiği anlaşıldı"

TÜİK’in bugün açıkladığı Hanehalkı İşgücü İstatistiklerine değinen CHP’li Ağbaba, şunları söyledi:

“TÜİK Başkanının neden değiştiği anlaşıldı. TÜİK işizliği sıfırlamaya çalışıyor TUİK’e göre 822.000 insan Ocak ayında iş bulmuş 450 bini hizmet sektöründe 366 bini tarım sektöründe iş bulmuş. Bu TUİK rakamlarına bir tane inanan aklı başında bir kişi varsa çıksın ortaya. Millet sokakta birbirine bakıyor, acaba hangimiz iş bulduk diye İŞKUR la TÜİK yalanda birbiriyle yarışıyor. Körler sağırlar birbirini ağırlar. Bu TÜİK hikâyesi bize hepimizin çokça bildiği yalancı çoban hikâyesini anlatıyor. Artık TÜİK’in hiçbir inandırıcılığı kalmamıştır. TÜİK 11 milyon 200 bini geçmişten işsiz sayımızı 3 milyon 860 bin olarak açıkladı. Kim iş buluyor? Herhalde saraydaki ve saraydaki yandaşları iş buluyor.”

"Saray lüks içinde yaşarken emekli üç kuruşla yaşıyor"

“Her hafta toplumun görülmeyen, unutulan, sesi duyulmayan kesimleriyle toplantılar yapıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda sokakta satıcılık yapan seyyar satıcıları, esnaf gruplarını, müzisyenleri, kafe restoran bar çalışanlarını, her fırsatta hedef gösterilen TEKEL bayi esnafını, hayatımızın vazgeçilmez parçası motokuryelerin sesini sizlere kamuoyuna duyurmaya çalıştık. Bugün de Türkiye’nin en önemli toplumsal kesimlerinden biriyle, emeklilerimizle birlikteyiz. Emekliler, Türkiye’nin en dertli kesimi: Ay başını nasıl getirdiklerini bir onlar, bir de Allah biliyor. Maaşlarına sadaka gibi zam yapılıyor. Maaşı cebine girmeden elektriğe, kiraya, gıdaya gelen zamla savrulup gidiyor. İktidar etin kilosundan, elektrik, su faturasından habersiz, iktidar emekliden habersiz, hepsi Saraylarında lüks içinde yaşarken, emekliler taneyle, gramla, üç kuruşla yaşıyor.”

"Emeklilerin yarısı ya iş arıyor ya da çalışıyor"

“Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, 2020 yılı Aralık ayı verilerine göre, Türkiye’de toplam 9 milyon 133 bin kişi yaşlılık aylığı almaktadır. Dul ve yetim aylığı alan ise 3 milyon 813 bin kişi var. TÜİK’ in Kasım 2020 verilerine göre toplam 4 milyon 697 bin kişi emekli olduğu için işgücüne katılmıyor. Geriye kalan 4 milyon 435 bin emekli ise ya bir işte çalışmakta ya da iş aramaktadır. Düşük gelirler nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışıyor ya da iş arıyor. 4,4 milyon yani emeklilerin yüzde 47’si ya çalışmakta ya da iş aramaktadır. Bu oran 2002 yılında yüzde 36 idi. Bunlar bizim değil, SGK’nin ve TÜİK’in devletin resmi rakamları.”

"Emekliler kuru ekmeğe talim ediyor"

“4 milyon 435 bin emekli niye çalışmak zorunda, niye iş arıyor? 2002-2020 yılları arasında ortalama emekli aylıkları asgari ücrete göre yüzde 25 oranında değer kaybetti. Bugün Türkiye’de 7,9 milyon emekli ve hak sahibi asgari ücretin altında aylık ve gelir alıyor. Türkiye’de 2,6 milyon dul ve yetim var. Bu insanlar ayda sadece 763 TL aylık alıyor. Milyonlarca emekli ise lütuf gibi sunulan 1500 TL ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Milyonlarca insan, 2 bin 652 lira açlık sınırının altında bir gelirle yaşamak zorunda kalıyor. Türkiye Emekliler Profilinin verilerine göre; yüzde 82,7’si emekli aylıklarının yetersiz olduğunu, yüzde 55,6’sı kredi ve kredi kartı borcu olduğunu söylüyor. Emeklilerin yüzde 39,2’si ise çocuklarına ve torunlarına geçinmeleri için yardım ettiğini söylüyor. Emeklilerimizin en çok tükettiği gıda maddesi yüzde 82,1 ile ekmek iken yüzde 73,5’i ise gelirinin istediği gıdayı almaya yetmediğini beyan ediyor. Yani 40 yıl devletine hizmet etmiş emeklilerimiz kuru ekmeğe talim ediyor.”

"Emekli akşam pazarında taneyle sebze, bardakla yağ satın alıyor!"

 

“Bakan Zehra Zümrüt Selçuk ‘Son 2 yılda ise emeklilerimize toplam 674,5 milyar lira aylık ödemesi gerçekleştirdik’ diye övünüyor. Emeklinin hakkı olan maaşını lütufmuş gibi gösteriyorlar. Erdoğan ise ‘En düşük emekli maaşını 1500 TL yapan biziz, bizim iktidar yaptı’ diye övünüyor. Peki, Erdoğan’ın öve öve bitiremediği 1500 TL emekli maaşı bir yılda ne kaybetti. Emekliler geçtiğimiz yıl Mart ayında bugüne; 1186 Adet Yumurta, 49 kilo Ay Çiçek Yağı, 36 kilo Pirinç, 43 Paket Makarna, 52 kilo Biber, 42 kilo Domates, 7 kilo Et, 32 kilo Tavuk, 53 kilo Süt, 48 Kg Bulgur, 8 Kilo Zeytin, 19 Adet Ekmek kaybetti. Erdoğan ne demişti: “Türkiye’de evine ekmek götüremeyen diye bir şey yok.” Saray’ın haberi yok ama pazarda taneyle sebze, bardakla yağ satılan Türkiye’de, emekli maaşıyla, çay simit dahi alınamıyor. Açlık sınırının altında emekliler nefes alamıyor. Emekliye peynir, süt lüks oldu. Emekliler, AKP yüzünden vejetaryen oldu.”

"En az 220 emekli işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi"

“AKP, Türkiye’yi kimsenin bilmediği kavramlarla tanıştırdı. Eskiden işsizlik vardı, şimdi ev hanımı gibi ev genci var. Şimdi yeni bir kavramımız daha çıktı, emekli işçiler. Daha da vahimi, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden emeklilerimiz var. Düşük emekli aylığı nedeniyle emekliler, emekli olduktan sonra da yaşamını idame ettirebilmek için ikinci bir işte çalışmak zorunda kalmaktadır. 2013-2020 yılları arasında gerekli prim ve gün şartını yerine getiremeyen yani bir başka deyişle emeklilikte yaşa takılan veya emekli olup halen çalışmakta olan en az 2000 bin işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu emekli işçilerin 220’si 65 yaş ve üzerindeydi.”

"Avrupalı emekli Türkiye’yi tatil cenneti görüyor;  bizim emekliler köyüne bile gidemiyor"

Avrupa’da emeklinin durumu nasıl? Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde emekliler arasında gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke. Avrupa İstatistik Ofisi verileri kamuya açık, herkes gibi bakabilir. Türkiye’de en düşük aylık ve gelir alan emekliler ile en yüksek aylık alan emekliler arasında ki ücret farkı 7,5 katı, bu oran Avrupa Birliği oOrtalamasında 4,2’dir. Küresel Emeklilik Endeksi'nde Türkiye, emeklilere sunulan yaşam kalitesi ve refah bakımından sondan 5. sırada yer alıyor. Avrupa’da emekliler tatil için Türkiye’ye geliyor, Türkiye’yi cennet görüyor. Bizde ise emekliler köyüne bile gidemiyor. Açlıkla, yoksullukla adeta her gün cehennemi yaşıyor.”

"Ramazan ayında emekliye asgari ücret düzeyinde bayram ikramiyesi verelim"

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 Haziran 2018’de iftar programında “Bugün ülkemizde az sayıdaki istisna haricinde asgari ücretin altında emekli maaşı alan bulunmuyor.” dedi. İftar masasında “asgari ücretin altında emekli maaşı yok” diyor. 2002 Aralık ayında en düşük Asgari İşçi Emekli Aylığı 239,7 lirayken; o dönemde asgari ücret 184,25 TL’ydi. Bugün asgari ücret 2 bin 825 TL iken en düşük yaşlılık aylığı 1500 lirada kaldı. 2002’de emekli maaşının net asgari ücrete oranı yüzde 130’du, şu an yüzde 53 oranına kadar geriledi. Artık Türkiye’de asgari ücretin altında emekli maaşı, bir istisna değil; kural olmuştur. En düşük emekli maaşının asgari ücret düzeyine yükseltilmesine ilişkin Kanun Teklifimizi aylar önce Meclis’e sunduk.  Buradan çağrımızdır: Gelin, bu teklifi bu hafta hemen Meclis’te çıkaralım; emekliye nefes aldıralım. Genel Başkanımızın çabaları sayesinde seçimden önce emekliye verilen 1000 TL ikramiye, aradan 5 yıl geçmesine rağmen hala aynı seviyede kaldı. 2020’de asgari ücret 2.324 TL’ye yükselirken emekli bayram ikramiyesi yine 1.000 TL olarak kaldı. Emekli bayram ikramiyelerinin artırılmasıyla ilgili Kanun Teklifimiz de ise hala komisyonda bekliyor. Buradan tekrar iktidara çağrımızı yineliyoruz. Önümüz Ramazan. Gelin, emekliye asgari ücret düzeyinde bayram ikramiyesi verelim; bari bu Ramazan Bayramı’nda emeklinin yüzünü güldürelim.”

"Emekliler dolandırıcı havuz medyasından uzak dursun"

“En düşük Asgari İşçi Emekli Aylığı 2002 yılında 7 çeyrek altın ederken, 2021 yılında 2 çeyrek altın ediyor. Saray’ın emeklilerden haberi yok. Bir yıldır eve hapsedilen emekliler, doğalgaz faturası az gelsin diye üst üste üç hırka giyip oturuyorlar. Gündüz pazara giden bir emekli yok. Ucuz sebze bulmak için akşam gidiyorlar. Atılmış sebzeleri ayıklıyorlar. Bu utanç onların değil, sizin. Peki Saray’ın paçavralarının, havuz medyasının emekliden haberi var mı? Onların da haberi yok. Her gün müjde diye haber yapmaya devam ediyorlar. Kâğıt israfı Takvim, 2020 yılında 365 günün tam 302’sinde ilk sayfadan emeklilere zam, ikramiye ve promosyon müjdesi verdi. İktidarın emekliye yapması gereken zammı, havuz paçavraları her gün yapıyor. Havuzun zamlarını hesaplasaydık, yoksulluk sınırının 8 bin 856 lira olduğu ülkemizde emeklilerin bugün en az 10 bin lira maaş alması lazımdı. Emeklileri dolandıran bu çetelere karşı tüm yurttaşlarımızı dikkatli olmaya çağırıyorum.”

"Emekli uzaya değil; pazara gitmek istiyor"

“Emekli müjde istemiyor. Emekli uzaya değil; pazara gitmek istiyor. Emekli kendisine yüzde 8; ay çiçek yağına yüzde 69 zam yapanlara güvenmiyor. İnsanları aptal yerine koyan havuz paçavralarına inanmıyor. Biz, CHP olarak taleplerimizi buradan duyurmak istiyoruz. Emekli aylık ve gelirlerinin en az asgari ücretle eşitlenmeli ve asgari ücretle uyumlu bir biçimde artış sağlanmalıdır. Hak sahiplerinin aylıkları da hissesi oranında artırılmalıdır. Emekli aylık ve gelirlerinin artırılmasında sadece enflasyon değil ekonomik büyüme de dikkate alınmalıdır. Emeklilerin sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve emeklilere aylıklarının belirlenmesinde toplu pazarlık hakkı tanınmalıdır. Aynı koşullarda emekli olanların aylıkları arasındaki ücret farkı kapatılmalıdır. Sağlık hizmetleri tamamen kamusal olmalı, kamu eliyle yürütülmelidir. Emeklilerden sağlık ve tedavi katkı payları alınmamalıdır. Emeklilere verilen ikramiyeler de asgari ücret oranın artırılmalıdır. Emeklilikte yaşa takılanların sorunları bir an evvel çözülmelidir. Emekli aylık bağlama oranları AKP döneminde yüzde 70’lerden yüzde 35’e kadar düşürülmüştür. Aylık bağlama oranlarının tekrar eski seviyesine getirilmelidir.”

"En düşük ücret 1500 TL yapılmadı, yalan söyleniyor"

Konuya ilişkin DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz ise “SSK emeklileri ortalama ücretleri 2 bin 400 lira, BAĞKUR emeklilerinin ortalama maaşı 1850 TL’ye denk geliyor. Emekliler, bir ülkede asgari ücretin altında ücret alıyorsa,  emeklilere siz bizim vatandaşımız değilsiniz demektir. İktidar pandemide destek vermedi, bankalara mahkûm ettiler. En düşük ücret 1500 TL yapılmadı, yalan söyleniyor. 13,5 milyon emekçinin insanca yaşayabilmesi için örgütlenme ihtiyacı ortaya çıkarmıştır” dedi.

“Evime ekmek alamıyorum”

Konuşmaların ardından kürsüye gelen ve eşinden emekli maaşı aldığını belirten Yıldız Bacıoğlu çıktı. İki çocuğunun da işsiz olduğunu ve geçinemediğini belirten Bacıoğlu, “Benim iki tane çocuğum işsiz. Ben eşimden emekli maaşı alıyorum. Ben bir anneyim. 19 yıldır yeter artık canımıza tak etti. Ben bu kışı battaniye altında geçirdim çocuklarımla. Torunum dün benden süt istedi alamadım. Bir anne olarak utanıyorum çocuklarımdan. Yeter artık Tayyip, duy sesimi. Sen saraylarda otururken, ben gaz yakamıyorum, ben pazara gidemiyorum, ben evime ekmek alamıyorum. Eti unuttuk, sen saraylarda daha adını bilmediğin meyveleri yiyorsun.Akşam üstü pazara gidiyoruz, komşularımız görmesin diye. Evde aç duruyoruz, sıcak bir yerde oturamıyoruz, sıcak çorba yapamıyoruz yeter artık, yeter! Oyumuzu vermeyeceğiz.” dedi.

"Sizin hakkınızı sonuna kadar savunacağım bu benim boynumun borcudur"

Emeklilerin konuşma yaptığı alana gelen Kılıçdaroğlu ise şu ifadeleri kullandı:

"Ben CHP Genel Başkanı olarak emeklilerin hakkını sonuna kadar savundum. Sadece Ankara’da değil, bütün Türkiye coğrafyasında savundum. Emekli derneklerine gittim, emeklilerle bir araya geldim onlar dertlerini anlattılar, dertlerini dinledim. Az önce dediniz ki  biz bu devlete vergi verdik. Sadece vergi vermediniz, sigorta pirimi de ödediniz. Dolayısıyla istediğiniz para, hak ettiğiniz paradır. Çalıştınız, ürettiniz, ülkenin kalkınmasına katkıda bulundunuz, verginizi de ödediniz ve size insanca yaşayabileceğiniz bir aylığın bağlanması lazım. Bu aylığı bağlamıyorlar.”

Uzun süre mücadele ettik iki emekli ikramiyesini aldık. Şimdi bin 500 liradan aşağı aylık alanlar var dediğimiz zaman uzun süre itiraz ettiler, böyle bir şey yok dediler. En sonunda benim dediğimi kabul ettiler, bin 500 lira altında aylık alanların aylıklarını bin 500’e çıkardılar. Ama şimdi onlara zam vermiyorlar. Zam bin 500’ü buluncaya kadar vermeyeceklerini de ifade ettiler. O nedenle söylüyorum sizin hakkınızı sonuna kadar savunacağım bu benim boynumun borcudur”