Mümtaz'er Tüköne
(Zaman, 27 Nisan 2012)
Bu sorunun cevabını Kılıçdaroğlu, "böyle bir algı var, ama değiştireceğiz" diye cevaplandırıyor.
Bosna-Hersek yolunda, Zaman Ankara temsilcisi Mustafa Ünal'ın can alıcı sorularına verdiği cevaplar, farklı bir CHP'nin doğum sancılarını haber veriyor. Umutlanmamız için çok sebep var. Kılıçdaroğlu Kutlu Doğum haftasına katıldı ve bir konuşma yaptı. Kutlu Doğum, cami dışında dindar toplum kesimlerine ulaşmak için çok verimli bir ortam. Dün yine başörtüsü ile ilgili, çok önemli bir açıklama yapıyor. Meclis'te 23 Nisan resepsiyonuna damgasını vuran Emine Erdoğan'ın başörtüsünü, "sorunun aşılması" olarak olumlu bulduğunu söylüyor.
Dini ve dinî sembolleri eksen alan tartışmalar siyasî zemini tahrip etti. Mazlum ve mağdur pozisyonuna sokulan dindarlar her defasında bu kutuplaşmalardan kazançlı çıktı. Dindarları incitenler ise hep kaybetti. Çünkü bu tartışmalar gerçek siyasî sorunları sislerin arasına hapsedip ortalığa demagojinin egemen olmasına yol açtı. Siyaset karanlığa kurşun sıkmaya dönüştü. Dindarâne duygularla bir araya gelip topluma hizmet seferberliğine girişen dinî cemaatlerin bu kör kurşunların hedefi haline gelmeleri, siyasetin doğal mantığını da işlemez hale getirdi.
Aklınız, ufkunuz, emeğiniz yetmediği zaman bir günah tekesi icat edip bütün suçu ona yüklemek, siyasetçiyi de kendi gerçekliğinden uzaklaştırdı. "Her yer cemaatlerin egemenliğinde, her yeri ele geçirmişler." dediğiniz zaman demokratik çabaların da bir anlamı kalmıyor, siyasetçi başaramadığı her şeyin çok kestirme bir açıklamasını bulmuş oluyordu. Kılıçdaroğlu, başarısızlığın mazereti olarak kullanılan bu gerekçeyi de reddediyor. Ergenekon ve Balyoz davası üzerinde "cemaat örgütlenmesi" iddiasını, "belge olmadan bu konuda bir iddiada bulunamam" diyerek reddediyor. Sorumlu ve ciddi bir üslup. Siyasetin CHP üzerinden oturmaya başladığı gerçek dengelerin önemli bir işareti. Karanlığa kurşun sıkarak cengâverlik yapmak, gölge boksu ile maç kazanma yöntemi terk edilince, demokratik siyasî rekabetin zengin ve verimli ufku önünüzde açılıyor.
Kılıçdaroğlu'nun Başbakan ile haftalardır sürdürdüğü Tek Parti dönemi polemiği, yine din eksenli bir tartışma. CHP lideri aslında CHP'yi değil, daha sonra Demokrat Parti'yi de içinden çıkartan tek parti iktidarını savunuyor. Onun dindarlara yaptığı zulümleri mazur göstermek üzere bin dereden su getiriyor. Kılıçdaroğlu, "din düşmanı CHP algısı"nı değiştirmeye çalışırken neden bunu yapıyor? Galiba tek açıklama, Kılıçdaroğlu'nun CHP içindeki dengelerde işgal ettiği yerle alâkalı. Tek Parti döneminin din karşıtı politikalarını ve icraatlarını savunmakla, Dersim katliamında CHP'yi mazur göstermeye çalışmak arasında hiçbir fark yok. İki konuda da Kılıçdaroğlu, parti içi dengelerde CHP'nin kurumsal mirasına sahip çıkanlarla ters düşmemeye çalışıyor.
Peki, Kılıçdaroğlu'nun "din düşmanı CHP" algısını değiştirme çabası başarıya ulaşır mı? CHP din ile kavgalı görüntüsüne son noktayı koyabilir mi? Belki bu sorulara önce "başarırsa ne olur?" sorusuyla başlamak lâzım. Başarırsa, AK Parti'nin seçmen kitlesine ulaşmış ve haksız rekabeti sona erdirmiş olur. Dinî konular bir siyasî gündem oluşturmaktan çıkar ve CHP asıl politikalarını ifade edebileceği zemini bulmuş olur. Kısaca önündeki duvarı yıkmış olur. Başbakan'ın Kılıçdaroğlu'nu yeni polemiklerle sürekli bu alana sıkıştırmaya çalışması, parti rekabeti çerçevesinde okununca, bu işten kimin kazançlı çıkacağını gösteriyor.
İlk soruya gelince. Zaman ve şartlar uygun. Din ve laiklik tartışmaları askerî vesayet düzeninin demokratik meşruiyet yokluğunu gizlemek için yapılıyordu. Demek ki artık bu tartışmaların bir anlamı kalmadı. CHP askerî vesayet mantığına ve söylemine sahip çıkmak zorunda değil. Dindar olması da gerekmiyor. Kılıçdaroğlu'nun vurguladığı gibi "din düşmanı algısı"nı değiştirmesi yeterli.
Kılıçdaroğlu'nun son zamanlarda peş peşe çıkışları bu tüketici tartışmaları geride bırakmak ve siyasî rekabeti gün yüzüne taşımak için umut veriyor. 28 Şubat soruşturmasına tam destek vermekte Kılıçdaroğlu geç kaldı. 23 Nisan resepsiyonu tartışmasında ise anında tepki verdi. CHP zamanlama sorununu da aşıyor. CHP "din düşmanı parti" algısını inandırıcı biçimde değiştiriyor.