Gündem

CHP'den iktidara Türk Telekom tepkisi: Moğollar bile bu kadar yağma yapmadı

Türkiye Varlık Fonu Türk Telekom'u, dün yapılan Pay Satın Alım Sözleşmesi kapsamında, şirketin bankalara borcu olan yaklaşık 6,4 milyar dolara karşılığında geri aldı

16 Mart 2022 17:39

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türk Telekom'un geri alınmasıyla ilgili, "Türk Telekom ile ilgili meseleler çok ayyuka çıktı. Çalma demişken Moğollar bile bu topraklarda bu kadar talan ve yağma yapmadı" diye konuştu. Milyarlarca dolar verilen Türk Telekom A.Ş.'ın aslında 2026 yılında tekrar devlete geçeceği anlaşılmış ve muhalefetten iktidara sert tepkiler gelmişti. 

Devlete ait telekomünikasyon şirketi Türk Telekom, 2005 yılında yapılan bir ihaleyle özelleştirildi. İhalede, Ojer Telekomünikasyon A.Ş. Firması (OTAŞ) 6,55 milyar dolara şirket hisselerinin yüzde 55’ini satın aldı. Türkiye Varlık Fonu (TVF), LYY Telekomünikasyon A.Ş. firmasına ait Türk Telekom'u, dün yapılan Pay Satın Alım Sözleşmesi kapsamında, şirketin bankalara borcu olan yaklaşık 6,4 milyar dolara karşılığında geri aldı.

Öte yandan, Türk Telekom’un aslında OTAŞ'a satılmadığı, yalnızca imtiyaz ve altyapıyı kullanma hakkı verildiği ve 2026'da devlete devredileceği ortaya çıkmıştı. Karara birçok siyasi tepki göstermiş, devlete geçeceği halde neden geri alındığı sorulmuştu.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da Türk Telekom'un satılması ve geri alınmasına tepki gösterdi. Altay, "Türk Telekom ile ilgili meseleler çok ayyuka çıktı. Çalma demişken Moğollar bile bu topraklarda bu kadar talan ve yağma yapmadı" dedi.

"Yağma Hasan’ın böreği; ye babam ye"

Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, AKP ve MHP'nin seçim mevzuatında değişiklik teklifini, çiftçilere verilen müjdeyi, iktidar cephesinin Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretine ilişkin açıklamaları ve Türk Telekom'un geri alınmasını değerlendirdi.

Altay, Türk Telekom'a ilişkin "Türk Telekom ile ilgili meseleler çok ayyuka çıktı. Çalma demişken Moğollar bile bu topraklarda bu kadar talan ve yağma yapmadı. Devletimiz 1 milyar 650 milyon dolar verdi. Erdoğan şunu bilmiyor. Çiftçiye müjde vermiş ya. Çiftçi ahırdaki hayvanın önüne saman veremiyor ama beyefendi devletin 1 milyar 650 milyon dolarını kendi malı olan bir işe veriyor. Hariri’den kalan tahribatı gidermek için. Bunun adı ne olur? Yağma Hasan’ın böreği. Ye babam ye" diye konuştu.

Altay'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

"İçişleri Bakanı’na soralım; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki 557 terörist nerede?"

"İçişleri Bakanı’nın tweetinin ilk cümlesi çok doğru ama büyüklerinin tavsiyelerine uymadığını tasvip etmiş oluyor. ‘Çocukken büyüklerimiz bize, yalandan ve haramdan uzak durun derdi. İkisi de insanı tüketir ayrıca unutkanlığı da beraberinde getirir. Bir taraftan zehir tacirlerine yönelik mücadele sürdürürken; bir taraftan da Kılıçdaroğlu'nun patolojik mitomani hastalığı ile uğraşıyoruz’ ifadesini kullanmış. Kim hasta, kim yalandan ve haramdan uzak durmamış? Mesela Sayın Genel Başkanımız, ‘Türkiye’nin bütün okullarının önünde uyuşturucu satılırken, cezaevinde bir tane uyuşturucu baronu var mı?’ diye sordu. Bunda ne var, neresi yalan. Çıksaydı, ‘şu kadar uyuşturucu taciri yatıyor.’ Büyükleri söylemiş ya, yalandan ve haramdan uzak dur, diye. İçişleri Bakanı’na soralım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki 557 terörist nerede? Bu apaçık yalandır. İçişleri Bakanı yalan söyler mi? Bu yalan değil bu suç. Mafyadan her ay 10 bin dolar alan siyasetçi kim? Sen İçişleri Bakanı kisvesiyle, sıfatıyla bunu söyledin. Zindaşti nerede Soylu? Versene bunun cevabını. Kusurlarını, hatalarını, günahlarını muhalefet partisi genel başkanına hakaret ederek kurtaracağını sanıyorsan daha çok beklersin. Sizin iftiralarınız ve hakaretleriniz bize yapışmaz, attığınız çamurun izi sizin elinizde kalır. Kolombiya’dan yola çıkarken yakalanan konteynırda Türkiye’deki alıcı ve adres yok muydu? Türkiye’deki alıcı kim Süleyman Soylu. Torbacılarla uğraşmak, uyuşturucu ile mücadele etmek değildir. Uyuşturucu ile mücadele baronların tepesine çökmekle olur. Bir torbacı yakalarsın öteki üç tane daha yerine koyar. Sen kaynağını çökertmekle sorumlu bakansın."

"Beyefendinin yeni jargonu sözde müjdeler vermek"

"Beyefendinin yeni jargonu sözde müjdeler vermek. Üzerinden dört ay geçti, üç buçuk ay geçmiş. Ne oldu doktorlara verilen müjde? Müjde verildi, rafta kaldı. Muhtarlarımıza müjde verdiler. Üzerine muhtarlar iki maaş aldı. 4 bin 250 alacak diye. 4 bin 250 alan muhtar varsa beni arasın. Dün de çiftçiye müjde vermiş, evlere şenlik. Çiftçinin halini görmeyen yönetim. Bu vesileyle şunu söyleyeyim. EYT’lilere müjde verilmişti. Boş vaat. Vaat seçimlere giderken yapılırken genelde muhalefet yapar. İktidar icraat yapar. Sen 20 yıldır iktidarsın vaat veriyorsun. Tıpkı 20 yıl önce ‘atanmayan öğretmen kalmayacak’ demiştin. 700 bine yakın atanmayan öğretmenden bahsediyoruz. Herkes kör alem sersem değildir Erdoğan."

"Sağlık çalışanlarımıza hak ettiklerinin 10’da birini vermiyoruz"

"Doktorlarımıza büyük ayıp ediyoruz, ‘bu 14 Mart’a yetiştirin’ demiştim. Şiddeti tam önleyici kanunu çıkaralım. Çıkarmış idik, sonra geri çektiniz. Bu nasıl yaklaşım? Bu yaklaşımla Covid-19 ile mücadelenin ikinci yılında, evet kayıp verdik. Ama şurasından bakamıyor musun kardeşim? Doktorlar ve sağlık çalışanları bu kadar insan üzeri çalışmasaydı bu Covid belasını 90 bin can kaybıyla değil 900 bin can kaybıyla atabilirdik. ‘Giderlerse gitsinler’ diyen bir kafa. Türk Tabipleri Birliği’ni terörize eden, kriminalize eden bir kafa. Sağlık çalışanlarını Atatürk anıtına çelenk bırakmasına tahammül edemeyen bir kafanın, Türk demokrasisine olsa olsa sadece zararı olur. Doktorlarımızdan, sağlık çalışanlarımızdan TBMM’nin bir üyesi olarak özür diliyorum, perişan ettik. Hak ettiklerinin 10’da birini vermiyoruz. Bu ayıptır, günahtır, insan hakkıdır, kul hakkıdır."

"Devlet yalan vaat vermez"

"Muhtarlarımıza verilen sözünün bir an önce ve 15 Ocak’tan geçerli olmak üzere hayata geçmesini bekliyoruz. Biz bir kanun teklifi verdik. Rağbet görmedi. Muhtarlarımıza söz verdik. Erdoğan, söz verdin, bu sözü yerine getir. Kendini alkışlatmasını biliyorsun. Muhtar devletin görünen yüzüdür. Muhtar aynı zamanda milletin de görünen yüzüdür. İkisini de temsil eden bir sen varsın sözde bir de muhtarlarımız var ama seninki nasıl bir temsil anlamadım. Devlet yalan vaat vermez."

"Korkudan verilen karar daima yanlış karardır"

"Seçim Kanunu geldi. Hayırlı olsun. Anthony Robbins diye birisi şöyle bir söz söylemiş, bu Seçim Kanunu’na cuk oturuyor. Demiş ki, ‘Korkudan verilen karar daima yanlış karardır.’ Bu seçim kanunuyla ilgili söyleyeceğimiz budur. Üç hususun altını çizmek istiyorum. Bunlar, bu ittifak sistemini getirdiğinde ‘artık baraj kalmayacak’ demişlerdi, ittifaklarla birlikte. Şimdi beyler yüzde 10’dan 7’ye düşürüyor. Zaten bu ittifakın amacı barajı kaldırmaktı fiili olarak. Gel bunu 3’e düşür. Niye 7? 7’den muradın ne? Küçük ortağını buradan nasıl korumayı düşünüyorsun."

"En kıdemli hâkimden Erdoğan, neden rahatsız, neden çekinir, neden güvenmez"

"Beyefendi il seçim kurulu başkanı ve üyelerinin, ilçe seçim kurulu başkanı ve üyelerinin en kıdemli hakimler olmasından rahatsız. Değiştiriyor bunu. ‘Birinci sınıfa ayrılan hakimler arasında kurayla belirlenir’ diyor. O adliyedeki en kıdemli hâkimden Erdoğan, neden rahatsız, neden çekinir, neden güvenmez. Kurayla çekecek, isteyen de kuraya katılmayabilecek. Kendileri adliyeye partizanca doldurdukları ve şimdi birinci sınıfa ayrılmış hakimlerden seçim kurulu başkanı atayacak."

"Erdoğan Seçim Kanunu ile oynayarak postu korumaya çalışıyor"

"Erdoğan sen kaybettiğin seçimi alamazsın. Nasrettin hoca, anahtarı kaybetmiş öyle diyelim. Sokak lambası altında anahtar arıyor. ‘Nerede kaybettin?’ ‘Evin arkasında.’ ‘Niye burada arıyorsun?’ ‘Burada ışık var.’ Tam buna benziyor. Erdoğan da Seçim Kanunu ile oynayarak postu korumaya çalışıyor. Koruyamazsın. Beyefendi kurayla seçim kurulu başkanı tayin edecek. Yani tombaladan seçeceğin hakimlerle seçimi alamazsın. Seçimi tombalaya emanet etme. Seçimi verdiğin sözleri tutarak almaya çalış. Milletin halini gör ve buna devletin imkanlarını seferber ederek almaya çalış. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını dinle, al hayata geçir, belki kazanırsın ama böyle zor, böyle kazanamazsın."