Gündem

CHP’den Erdoğan’a fotoğraflı ABD gezisi yanıtı: "Ülkenin ana muhalefet lideri 35 dakika büyükelçi ile görüşecek, bundan Cumhurbaşkanının haberi yok"

"Sadece yalan üzerinden sürdürülecek bir siyasetin karşılığının olacağını sanıyorlar; işte sona geldiklerinin en önemli göstergesi"

19 Ekim 2022 21:32

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP Grup Toplantısı'ndaki "CHP heyeti Amerika'ya gitti, büyükelçimiz ile görüşmedi" yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Özel, “Büyükelçi de fotoğraf paylaşmamışlar. Ama görüşme var. Devletin kaydında var. Siz nasıl devlet yönetiyorsunuz. Çıkıp bunu söyleyeceksin. Bir telefon açıp... Ülkenin ana muhalefet lideri gidecek 35 dakika büyükelçi ile görüşecek, bundan Dışişleri Bakanlığı'nın Cumhurbaşkanının haberi yok" dedi. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Özel'i n konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Normal şartlarda o bakanın hesap vermesi gerekiyordu; saraydan eline tutuşturulmuş bir metni okudu"

"Kötü, keyifsiz bir haftanın içindeyiz. Amasra'da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden 41 maden emekçimize bir kez daha Allah'tan rahmet, kalanlarına sabır diliyoruz. Bu konu dün Meclis gündemindeydi. Dün Meclis gündeminde gündem dışı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatin Dönmez'i ağırladık. Normal şartlarda zaten o bakanın Meclis'e gelip hesap vermesi gerekiyor. Ancak gensoru diye bir müessese yok. Onlar hesabı bir kişiye veriyor. Onlar görevi bırakacak bile olsalar istifa edemiyorlar, af talep ediyorlar. Af talepleri uygun görülürse görevi bırakıyorlar. Böyle birisi gündem dışı konuşmadan yararlanarak, İçtüzük esnetilerek kürsüdeydi.

Bilgilendirme yaptı. Ama bilgilendirme eksikti, yetersizdi ve bir yönüyle de son derece hadsizdi. Şöyle, ona kimse taziye ziyaretine gittin mi, daha bugünden kime ne maaş bağlayacaksınız, kaç para bağlayacaksın; onu sormuyordu. Şunu soruyordu; dünyanın hiçbir yerinde artık böyle kömür madenlerinde ölümler olmuyorken Türkiye'de niye oluyor? Soma'dan ders alacaktık hani, niye almadık? Açıklamanda şüpheli konular var. Bunlara değinecek misin, onu bekliyordu herkes. Ama kendisi bunu yapmak yerine, saraydan eline tutuşturulmuş bir metni okudu. 

"Bizim çocukları niye soktunuz diye ağlıyor anneler"

Nereden biliyoruz? Şuradan biliyoruz, Fahrettin Altun, biliyorsunuz bir Dezenformasyon Birimi kurdu, yasası yokken. Başına da bir dezenformasyon ustası getirdi. Dezenformasyon ustasının saraydan yayınladığı maden kaza ile ilgili raporda ne yazıyorsa onu okudu. Kardeşim bu raporu biz okuyoruz zaten. Basın mensuplarında da var bu. Sen bu raporu okumaya kürsüye çıktıysan çok yazık. Bunun dışında bir şey söylemiyorsan durum çok daha vahim.

Mesele biz 41 aileye pazartesi günü 20 milletvekilimiz ile beraber taziye ziyareti yaptık. O sırada bütün herkes şunu söyledi bizim arkadaşlarımıza; raporlarında var. Bir önceki vardiya gaz miktarı yükseldiği için iki saat erken çıkmış. Bizim çocukları niye soktunuz diye ağlıyor anneler. Buna bir şey söylemeniz lazım. Meclis kürsüsünde ama bir şey söylemiyor.

Son ölçüm; kendileri MYK'dan perde arkası sızdırıyorlar, gazeteye haber oluyor. Yalanlamıyorlar da. MYK'ya bilgi verirken son ölçüm, 1,89 diyor, Meclis kürsüsünde 1,69 diyor. Tutanaklarda var. Milletvekili arkadaşlarımız dikkatle takip etmiş. 1,89 mu, 1,69 mu onu bile düzeltmiyor. Ya da tekrar söz alıp bu sorular cevap vermiyor. Maden Mühendisleri Odası'nın istediği bir sürü şey var. Diyorlar ki 'Biz bu olayı aydınlatabilmek ve bir sonrakinin yaşanmasını önlemek için hızla madenin haritası, tertip planı lazım, kurtarma raporu lazım. Hangi madencimiz nereden alınmış, o kişinin otopsi raporu lazım, eşleştirilebilecek bir şekilde. Böylelikle biz yananı, boğulanı görürüz, olayın nasıl olduğunu.' Bu konuda bir kelime söylemiyor. Maden Mühendisleri Odası ile bilgi paylaşacağız demiyor.

"Milletin Meclis'ine, milletin vekillerine sorulan sorulara cevap vermeyeceksen bu ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?"

18.15'te yaşandı olay. Bütün ajanslar böyle geçti. Sen de oradaydın, hepiniz bu bilgiyi verdiniz. Sonra bir şey ortaya çıktı. Son ölçüm 18.09. Dün facia oluş saatini 18.10'a çekiyor. Neden? Çünkü ağır bir kusur var ya herkesin konuştuğu, 1.50'yi geçtiğiniz metan oranı alarma basacaklar, madeni boşaltacaklar. Bu durumda ya ölçümle kaza arasını bir dakikaya indiriyor dün. Oysa kendi ifadeleri ile söylenen süre başka. Geldi, aydınlatacağına kafaları daha çok karıştırıp, şüpheleri artırım çekti, gitti. Bu hem bir Meclis'i itibarsızlaştıran bir iş hem de artık Türkiye'nin nasıl yönetildiğini gözler önüne seren bir iş. Milletin Meclis'ine, milletin vekillerine sorulan sorulara cevap vermeyeceksen bu ülkeyi nasıl yöneteceksiniz? Nasıl demokrasi diyeceğiz? Bunu görmek lazım.

Dezenformasyon raporu; 'Sayıştay raporundaki öneriler dikkate alınmadığı iddiası...' Kardeşim alınmış mı? Sen buna nasıl dezenformasyon diyorsun. İşte dezenformasyon kanunu bunların ellerine emanet. Onu söylüyoruz. Sayıştay'ın nal gibi raporu var. Altında imzası var. İşine gelir gelmez. Devlet Bahçeli de diyor, 'Sayıştay yetkisi...' Ne yetkisini aşmış. Keşke her denetim böyle yetki aşımı ile sonuçlansa. Tehlikeye dikkat çekmiş. Ama gidiyor, dezenformasyon diye açıklama yapıyorlar. Hadi bakalım, İdris Kardaş dezenformasyonun ustası, üstadı gelmiş burada bunları söylüyor.

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Kadıköy'deki patlama konusu ile ilgili İBB'ye kusur yüklemek için doğal gaz patlaması dedi ya onu yaz. İstanbul Valiliği'nin doğal gaz patlaması yalanı... Niye yok raporda. Peki AFAD'ın trafo patladı dezenformasyonu... Sonradan çekilmiştir yazarsın altına. Niye yok. Sen dezenformasyon ile mücadele ediyorsan işine gelmeyen gerçeklere dezenformasyon, buz gibi yalanlara sessiz kalıyorsan nasıl olacak.

"Ülkenin ana muhalefet lideri gidecek, 35 dakika büyükelçi ile görüşecek, bundan Dışişleri Bakanlığı'nın haberi yok, Cumhurbaşkanının haberi yok"

Hadi bakalım Recep Tayyip Erdoğan, dumanı üstünde dezenformasyon... Tütüyor, şuracıkta yaptı beş dakika önce. Ne dedi, 'CHP heyeti Amerika'ya gitti, büyükelçimiz ile görüşmedi.' Bir; bak şimdi, büyükelçiliğin önünde fotoğraf. Bakıyor fotoğrafta büyükelçi yok. Ben bunu söyleyeyim, iki ihtimal var; büyükelçi ile 35 dakika, biz oturduk. Genel Başkanımız, büyükelçinin çayını içti. Soranlara da giderken devlet geleneğidir, ülkenin temsilcisine uğramadan olmaz dedi ve gitti. Çayını içti. Görüşmeyi yaptı. Nezaketle ayrıldı. Sadece büyükelçi ile fotoğraf paylaşma noktasında büyükelçinin de heyetin de bir talebi olmamış. Büyükelçilikte fotoğraf var, büyükelçiyle olan yok. Biz anlayış gösteriyoruz böyle şeylere. Kızar mızar, niye randevu verdin der, falan diye herhalde... Büyükelçi de fotoğraf paylaşmamışlar. Ama görüşme var. Devletin kaydında var. Siz nasıl devlet yönetiyorsunuz? Çıkıp bunu söyleyeceksin. Bir telefon açıp... Ülkenin ana muhalefet lideri gidecek, 35 dakika büyükelçi ile görüşecek, bundan Dışişleri Bakanlığı'nın haberi yok, Cumhurbaşkanının haberi yok.

Bir; ya buz gibi yalan söylüyor, dezenformasyon olsun diye; onu dinleyenler diyecek ki 'Kemal Bey de ayıp etmiş.' İki; bunların artık yönetim yetisi kalmamış. Olacak iş değil. Dumanı üstünde dezenformasyon. Haftaya göreceğim bakalım, İdris Kardaş... Dezenformasyon raporunda birinci maddeye Cumhurbaşkanının, ‘Kemal Kılıçdaroğlu Amerika'ya gitti büyükelçiyi ziyaret etmedi’ yalanını yazarsan vallahi de billahi de Meclis'te tutanak altında senden özür dileceğim. Yazamazsın. Yaz, diyeceğim ki Cumhurbaşkanının dezenformasyonunu ortaya koydu, bu kurum görevini yapmaktadır diyeceğim. Ama olacak iş değil.

"Soma ile Amasra arasında iki Soma, iki Amasra daha var"

1946'da Almanya'da son madenci kömür madeninde ölmüş. İngiltere'de 73'te, Fransa'da 74'te. Milletin 50 sene önce son şehidini verdiği yerde Soma'dan bugüne 675 madenci daha ölmüş. Soma ile Amasra arasında iki Soma, iki Amasra daha var. Kimse buradaki sorumluluğunu örtmeye, görmezden gelmeye çalışmasın.

"Bahçeli, Soma'dan sonra 'kaza' mı dedin 'cinayet' mi dedin?"

Gelelim Devlet Bey'e... Devlet Bey, şuna dönmüş; 'Maden ocağındaki patlamayı bahane ederek felakete siyaset karıştırmak için el ovuşturan kim ya da kimler varsa samimi değildir. Amasra'yı konuşurken Soma'yı hatırlatmak maksatlı, hastalıklı yaklaşımdır.' İnsan bu cümleyi kurmak için… Kafama silah dayayacaklar, ‘vururuz seni diyecekler’; bu cümleyi kurmam. 41 kişi daha ölüyor ve Soma'nın üzerine kurulan komisyon raporundaki 111 öneriden bir tanesi yapılmadı diye ölüyor; Soma'yı hatırlatmak kötü niyetmiş. Ve ne diyor, efendim biz diyormuşuz ki kaza değil cinayet... Ona kızıyor beyler. Devlet Bahçeli, Soma'dan sonra ne dedin sen, kaza mı dedin cinayet mi dedin? Soma'ya cinayet deyip Amasra'ya katliam, cinayet demeyi suç ilan ediyorlar. Aç bak bakalım Erkan Akçay, Necati Özensoy. Neler yazmışlar Soma Komisyonu'na muhalefet şerhine. Bir aç bak bakalım. Bir kazadan siyaset yapılmaz da sen Soma'dan sonra aylar niye siyaset yaptın kardeşim. Senin milletvekillerin neler neler söyledi. Şimdi taraf değişince vicdan da mı değişiyor? Taraf değişince kalbin mi değişiyor? İnsafın mı değişiyor? Bir de tutmuş, bunu söyleyen odur, budur. Esas senin söylediğini söylemek için kalpsiz olmak lazım. Ben siyaseti bırakmayı, hayatımı kaybetmeyi göze alırım ama 'Amasra ile Soma'yı birlikte anmak hastalıklı yaklaşımdır' demem. Denmez kardeşim. Kimse dedirtemez. Sarayı da onları olsun size verdikleri makamlar da öyle olsun, Sayıştay'a koyduğunuz, seçtirdiğiniz kişiler de sizin olsun derim bırakır giderim kardeşim. Olacak iş değil bu.

"Sadece yalan üzerinden sürdürülecek bir siyasetin karşılığının olacağını sanıyorlar; işte sona geldiklerinin en önemli göstergesi"

Tayyip Erdoğan, 'Türkiye artık iyi eğitimli evladını kariyer için yurtdışına gittiği değil, yurtdışında eğitim gören evlatlarını kendine çeken bir cazibe merkezidir' demiş. Cümleyi koy, saatleri 5 yıl ileri al. CHP, Millet İttifakı; Cumhurbaşkanı bunu söyledi de vallahi olur. Çünkü biz bunu vaat ediyoruz, sen bunu yapmadın ki. Şu anda anketlerde yüz gencin 72'si yurtdışına gitmek istiyorum diyor. Bütün dünyanın üzerinde hayal kurduğu bu güzelim memleketin canım gençleri yurtdışında hayal kuruyor. Sen yaptın bunu. Ne cazibe merkezi, tahliye merkezi oldu. Millet buradan dışarıya gidiyor. Durmak istemiyor. Gidemeyen de gitme hayaliyle yanıp tutuşuyor. Biz de gençlerimizle bir araya geldiğimiz her toplantıda Genel Başkanımız bizler yalvarıyoruz, 8 ay daha dişinizi sıkın. Geçen sene bir sene daha dişinizi sıkın diyorduk. Lütfen gitmeyin, bu ülke güzel bir ülke, değişecek diyoruz. Ama bu ülkeyi bu hale getiren fail çıkmış diyor ki hepsi değişti bana inanın. Sadece yalan üzerinden sürdürülecek bir siyasetin karşılığının olacağını sanıyorlar ya işte sona geldiklerinin en önemli göstergesi de budur." (ANKA)