CHP, son 6 aylık dönemde piyasalardan, bankacılık sisteminden ve döviz bürolarından yüklü miktarda döviz alıp satanların incelenmesi için TBMM Başkanlığı'na araştırma önergesi verdi.
CHP grup başkan vekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından hazırlanan araştırma önergesi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Önergede; ekonominin, zaman zaman günlük yüzde 10-15'lere varan oranlar arasında seyreden döviz kuru dalgalanmalarıyla sarsıldığına dikkat çekilerek, aralık ayında şimdiye kadar yapılan 5 dövize müdahalede 6 milyar dolardan fazla döviz satıldığı belirtildi. Döviz kurundaki bu hareketliliğin, faiz kararlarının ne yönde olacağı, Cumhurbaşkanı'nın ne tür konuşma yapacağı, Merkez Bankası'nın hangi noktada döviz kuruna müdahale edip hangi noktada müdahaleyi keseceğini bilenler açısından döviz piyasalarında vurgun yapmak için pozisyon almalarına uygun zemin oluşturduğu vurgulandı.
'Merkez Bankası Kanunu'nun 4'üncü maddesindeki 'Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler' hükmünün hatırlatıldığı önergede şunlar kaydedildi:
Tek adam rejiminin yarattığı ekonomik krizin temelini oluşturduğu Türk Lirası'nın değerindeki bu dalgalanmaları Cumhurbaşkanı ve etrafındakilerin açıklamaları, Cumhurbaşkanının ve Merkez Bankası'nın çeşitli kararları tetiklemektedir. En büyük dalgalanmalar Merkez Bankasının faiz kararları, Cumhurbaşkanının konuşmaları ve Merkez Bankasının döviz kurlarına doğrudan müdahalelileri öncesinde ve sonrasında yaşanmaktadır. Örneğin Merkez Bankasının faiz kararından öncesi iktidar çevresinden piyasaya ‘Türk lirası çok değer kaybediyor, Merkez bankası bu ay faiz indirmeyecek' söylentileri yayılarak döviz kuru düşürülüyor, faiz indirildiğinde de döviz kurları hızla yukarı doğru tırmanıyor. Bir süre sonra Merkez Bankası piyasalara müdahale ederek döviz kurlarını bir miktar aşağı doğru çektikten sonra müdahaleyi bırakıyor ve kur yeni bir rekora doğru tırmanıyor.
“6 milyar dolar satıldı”
Aralık ayı içerisinde şimdiye kadar yapılan beş dövize müdahalede 6 milyar dolardan fazla döviz satıldığı ileri sürülmektedir. Döviz kurlarında yaşanan bu hareketler, faiz kararlarının ne yönde olacağı, Cumhurbaşkanının ne tür bir konuşma yapacağı, Merkez Bankasının hangi noktada döviz kuruna müdahale edip hangi noktada müdahaleyi keseceğini bilenler açısından döviz piyasalarında vurgun yapmak için pozisyon almalarına uygun bir zemin oluşturmaktadır.
Öyle ki Merkez Bankasının 23 Eylül 2021 tarihindeki ilk faiz indirimi kararını açıklamasından iki saat önce 8,68 lira olan dolar kuru, o günden bu yana yüzde 130'dan fazla artmıştır. Dolayısıyla bu süreci önceden bilenler, kurun aşağı ve yukarı dalgalandığı günlerde yüksek kurdan satıp düşük kurdan alım yapmasalar bile en az yüzde 130'lik bir kazanç elde etmiş gözüküyorlar. Kurun aşağı ve yukarı dalgalandığı günlerde yüksek kurdan satış, düşük kurdan alış yapanların ise kazançlarının bu oranın da birkaç katı olabileceği hesaplanıyor. Merkez Bankası Kanunu'nun 4'üncü maddesindeki ‘Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler' hükmüne rağmen, tüm para politikası kararlarının Cumhurbaşkanı tarafından dayatılarak alındığı bilinmektedir. Dolayısıyla kimse, bu günkü para politikası kararlarının “bağımsız Merkez Bankası” tarafından alındığını ve kimse tarafından önceden bilinmediğini iddia edemez.
Nitekim Türk Lirası'ndaki çok yüksek değer kaybı nedeniyle ‘aklıselim' gereğince Merkez Bankası'nın faiz indirmeme olasılığının yüksek olduğu son faiz indirimi kararından önce Hazine ve Maliye Bakanı'nın kardeşinin, ‘faizin 100 baz puan düşeceğini' açıklamış olması, bu kararların ve piyasaları etkileyen Cumhurbaşkanı konuşmalarının birileri tarafından önceden bilindiği iddialarını doğrulamaktadır.
Siyasiler ve bürokrasi alım-satım yaptı mı?
Türkiye, Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarının karanlık odalarda satıldığı sürece benzer bir süreçten geçmektedir. 20 Aralık 2021 ve sonrasında yaşananların, bütün dövizdeki büyük dalgalanmalardan birinin gerçekleştiği boyutlarıyla ortaya konulması, milletin kör kuruşunu korumakla yükümlü TBMM için bir zorunluluktur.
Bu nedenle son altı aylık dönemde piyasalardan, bankacılık sisteminden ve döviz bürolarından kimlerin yüklü miktarlarda döviz alıp sattığı, bu işlemlere taraf olanlar arasında bakanlar, Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi, Merkez Bankası üst yönetimi, Cumhurbaşkanına yakın isimler ve bunların yakılarındaki isimlerin olup olmadığı, bu alış satışların hangi kurlardan yapıldığının araştırılması gerekmektedir. Bu konuların araştırılması için Anayasa'nın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri kapsamında bir Meclis araştırması açılması konusunda gereğini arz ederiz.