Gündem

CHP Darbe Komisyonu raporuna şerh koydu

CHP: Seçimle işbaşına gelen hükümetler de darbe yapabilir. Dolmabahçe hala aydınlatılamadı

28 Kasım 2012 20:37

Hülya Karabağlı

 

ANKARA

 

CHP, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunduğu  Darbe komisyonu raporuna şerh koydu. Darbelerin yalnızca askerlerce değil seçilmiş hükümetlerce de yapılabileceğine dikkat çekildi. ‘Dolmabahçe’ görüşmenin de aydınlatılmadığının üzerinde duruldu. Muhalefet şerhinde, “ Sol hareketler terörist ve illegal olarak tanımlanırken, sağ gruplar ve komando kampları arasındaki bağlantıya dair iddialar,  iktidarla ilişkileri, dış destekleri yeterince araştırılmadığı gibi üstleri örtülmeye çalışılmıştır” dendi.  Şerh gerekçesinde, “ Raporda,  Abdullah Çatlı Haluk Kırcı gibi kişilerin gerçekleştirdiği katliamlardan ve ilişkilerinden bahsedilmemiştir”  dendi.

Komisyon Başkanı Nimet Baş ve üyeler,  raporuTBMM Başkanı Çiçek’e iletti. Baş, bu işin başarılması kadar birlikte başarılmış olmasını önemsediğini söyledi.  Komisyonun CHP’li üyesi Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş ile MHP’li üye Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de ise komisyon raporunun içeriğine katılmadıklarını, yalnızca sonuç ve öneri bölümünün oybirliğiyle kabul edildiğini belirterek muhalefet şerhlerini Çiçek’e sunduklarını bildirdi. Çiçek, kurumsal olarak darbelerin birinci derecede mağdurunun TBMM olduğunu bu nedenle Meclis’ten böyle bir rapor çıkmasını çok önemsediğine dikkat çekti. Yeni anayasa çalışmalarına değinen çiçek, “ Temenni ederiz, arzu ederiz ki yeni anayasa çalışmasını da böylece bitirelim. Siz Anayasa çalışmasını yapan arkadaşlarımıza da bu çalışmayla örnek oldunuz, cesaret verdiniz” dedi.

 

‘Bir daha asla’

 

CHP’li üyeler  Mehmet Şeker,  Ahmet Toptaş, Süleyman Çelebi ve Ali Rıza Öztürk’ün kaleme aldıkları CHP’nin, “Bir daha asla” başlıklı muhalefet şerhinde  dikkat çeken  noktalar  şöyle:

TOPLUMA HİSSETTİRİLMEDEN YAPILAN  DARBE:  Parlamento ya da hükümetin, yetkilerini ve devlet güçlerini kullanarak, anayasa’ya ve demokrasiye aykırı fiili bir yönetim oluşturması da demokrasiye karşı bir girişim olup bir anlamda darbedir. İkinci tür darbeler ise, topluma hissettirilmeden, demokrasi ve devlet olanakları kullanılarak ve halk yanıltılarak yapılır. Halkın dikkati kısa vadeli beklentilere yönlendirilerek, demokratik sistem yozlaştırılarak ve öncelikle parti içi demokrasi yok edilerek, ardından da gerçek demokrasiden uzaklaşılarak ve ülkede adım adım ‘tek adam yönetimi’ oluşturularak, iktidarı ele geçirmiş olanlar tarafından, demokrasi karşıtı bir rejimin adım adım inşası olarak gerçekleştirilir.

DOLMABAHÇE AYDINLATILAMADI:  Genelkurmay Başkanı ile Başbakan arasında, İstanbul da Dolmabahçe Sarayındaki Başbakanlık Ofisinde gerçekleştirilen toplantıda, bu konuya ilişkin olarak neler konuşulmuştur, nasıl bir değerlendirme yapılmıştır, bu güne kadar bu görüşme neden kamuoyundan gizli tutulmuştur.

İŞKENCECİLER  DAHA UZAK:  Çorum, Maraş, Bahçelievler, 1 Mayıs 1977 gibi katliamlara, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gibi aydınlara yönelik suikastlara, Diyarbakır, Mamak, Metris gibi cezaevlerinde yaşanan sistematik işkence uygulamalarının faillerine ilişkin hakikatin kapsamlı bilgisine artık daha yakın olduğumuzu söylemek mümkün değildir.

‘YEŞİL  KUŞAK’  ARAŞTIRILMADI:  Rapor, genel olarak Türkiye’de İslamcı hareket, bunun sol harekete karşı bir etken olarak görülmesi ve kullanılması gibi gelişmelere değinmemektedir. Örneğin, 12 Eylül’e giden yolda MTTB, Komünizmle Mücadele Dernekleri gibi örgütlerden bahsedilmemekte, ABD’nin bu dönemde ‘Yeşil Kuşak’ olarak da tanımlanan, stratejik olarak sol hareketlere karşı İslamcı yükselişi desteklediği yolundaki yaygın tartışmalar ve iddialar yeterince ve kapsamlı olarak ele alınmamıştır.Rapor 12 Eylül darbesinin ideolojik hedeflerini de göz ardı etmektedir. Darbenin sonuçlarına değinirken, darbenin ideolojisi olarak Türk-İslam Sentezinin benimsendiğine, Aydınlar Ocağı’nın bunun temellerini attığına değinmemekte, bu sonucu görmezden gelmektedir.

SOL GURUPLAR TERÖRİST:  DİSK, 12 Eylül Darbesine neden olup sonra da devlete teslim olan işbirlikçi bir örgüt olarak lanse edilmektedir. Sol hareketler terörist ve illegal olarak tanımlanırken, sağ gruplar ve komando kampları arasındaki bağlantıya dair iddialar ve bu grupların maddi, manevi bağlantıları, iktidarla ilişkileri, dış destekleri yeterince araştırılmadığı gibi üstleri örtülmeye çalışılmıştır. Örneğin raporda Abdullah Çatlı Haluk Kırcı gibi kişilerin gerçekleştirdiği katliamlardan ve ilişkilerinden bahsedilmemiştir.

NİMET BAŞ’IN KEYFİ TUTUMU:  Komisyon Başkanı, komisyonun çalışmalarını yönetirken komisyonun aldığı kararlara bile uymayarak tümüyle keyfi davranmıştır.

AKP  İSLAMİ  HAREKETİ ZOR DÜŞÜRMEMEK İÇİN:  Raporlar askeri müdahalelere ilişkin AKP hükümetinin kendi resmi tarih yazımını oluşturma çabası olarak görülebilir. Bu tarih yazılırken, AKP ve geçmişinde yer alan siyasal İslami hareketi zor duruma düşürebilecek birçok noktanın kasten unutulduğu veya atlandığı, raporlara genel olarak hâkim olan havanın sağ siyasi hareketleri kollama yönünde olduğu görülmektedir.