Kumru Başer / BBC Türkçe
Bugün Diyarbakır’da Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuştuğu miting, sönük geçti.
İlgili KonularTürkiye Bir çok gazeteci katılımın ikibin kişiyi geçmediği ve çoğunlukla çevre il ve ilçelerden geldiği konusunda hemfikirdi.
Adana, Mardin, Bismil’den otobüsle gelen partililerin yanısıra, Kılıçdaroğlu’nun ne söyleyeceğini merak ederek gelen Diyarbakırlılar da vardı.
Diyarbakır poşusuyla platforma çıkan Kılıçdaroğlu AKP hükümetinin insan haklarını ayaklar altına aldığını söyleyerek konuşmasında faili meçhul cinayetlerin ve kayıpların araştırılması, özel yetkili mahkemelerin adaletsizliği konularına değindi, iş ve aş, yatırım vaat etti.
Alanda görüştüğüm kişilerden aldığım yanıtlardan bazıları, Diyarbakır’ın tepkisini yansıtmak açısından ilginçti.
İşsiz bir genç, “Adam bir kere Kürt demedi, sadece Erdoğan’la çatışıyor” diye şikayet ederken, bir eczacı “Söylediklerinde yeni bir şey yok ama buraya kadar gelmiş olması önemli. Deniz Baykal 9 yıl gelmemişti” dedi.
Kılıçdaroğlu ‘Güneydoğu için daha yüksek bir kalkınma hızı hedefi koyacağız’ da diyor.
Beş yıldır işsiz bir güvenlik elemanı “Oyum Kürt partisine ama CHP bu dediklerini yaparsa, ileride hepimiz ona veririz” derken, bir emekli asker de “Partiyi 17 yıldır heba etmeselerdi şimdi BDP bile olmazdı” diye konuştu.
Mitingde konuştuğum bir kaç kadından, Kılıçdaroğlu’nun aile sigortası vaadinden etkilendikleri izlenimini edindim.
Her ne kadar, barajın kaldırılması konusundaki çıkışı ve Hakkari’de sözünü ettiği yerel özerklik şartının tam olarak uygulanması sözleriyle genel olarak ilgi topladıysa da, Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’da hakikaten ses getirebilecek radikal bir şey söyleyeceğini umut edenler hayal kırıklığına uğradı.
CHP artık bölgenin en sevilmeyen partisi değil geçen seçimdeki gibi, bu çok açık. Ama konuştuğum bir çok Diyarbakırlı CHP’nin henüz yeterince ikna edici olmadığını bu bölgede çok büyük bir oy hamlesi yapamayacağını söylüyor.
Kürt açılımı
CHP aslında “bir zamanlar kartaldı” Güneydoğu’da. Burası Kürt siyasi hareketi kendi adıyla seçimlere katılmadan önce hep değişim ve umudu temsil eden partilere oy vermiş, örneğin 1970’lerin sonlarında Ecevit liderliğindeki CHP’yi, 1991’de Erdal İnönü liderliğindeki SHP’yi birinci sıraya yükseltmişti.
CHP’nin Kürt açılımının mimarlarından Sezgin Tanrıkulu İstanbul’dan aday. Diyarbakırlı insan hakları savunucusu avukat Sezgin Tanrıkulu geçen yıl CHP’ye katıldığında, partinin bir Kürt açılımı yapacağı sezilmişti.
İstanbul’da geçen hafta görüştüğüm CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı Tanrıkulu, “önce akan kanın acilen durması lazım” diyor ve bunun için gerekli gördüğü en öncelikli üç adımı şöyle sıralıyor:
Seçim barajının yüzde 2-3’lere çekilmesi, Kürtlere karşı işlenen binlerce faili meçhul cinayet ve insanlık suçunun soruşturulması için uluslararası standartlarda hakikat komisyonları kurulması ve KCK davalarını da yürüten özel yetkili mahkemelerin kaldırılması.
Tanrıkulu, bu adımlar atılır ve bir güven ortamı sağlanırsa, diğer talepler de tek tek ele alınır diyor. Bunlar arasında Kürt dili eğitimine kamunun katkısını da sayıyor.
“Neden Diyarbakır’dan değil de İstanbul’dan aday oldunuz?” diye sorduğumda ise “Bölgede Kürt siyasi hareketi çok güçlüdür. Biz asıl büyük Batı şehirlerinde son bir kaç seçimdir AKP’ye yönelmiş olan varoşlardaki Kürt oylarına talibiz ve buralarda büyük patlama yapacağız” diyor.
Tanrıkulu geçen seçimde Kürt siyasi partisi DTP’den aday adayıydı ama CHP’ye katılmasına Kürt siyasi hareketinden hiç bir olumsuz tepki almadığını, aksine olumlu bile bakıldığını söylüyor.
Diyarbakır şimdi ardı ardına yarın AKP, Cumartesi günü BDP ve gelecek Pazartesi günü MHP’nin yapacağı mitinglere hazırlanıyor.