Gündem

"CHP, anayasa ihlâlini geçiştiriyor"

CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun, rakibi AKP'li Meclis Başkanı Yıldırım'ın görevini sürdürmesi için "kendi takdiridir" yorumunu yapması, muhalefetin Yıldırım'ın belediye başkanlığı adaylığına yaklaşımını tartışmaya açtı

12 Ocak 2019 10:12

Hilal Köylü

“İmamoğlu belki pozitif bir propaganda yapmaya çalışıyor ama ortada bir anayasa ihlali var. Bu ihlal geçiştirilemez.”

Bu sözler CHP Parti Meclisi üyesi ve Eski Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e ait. Cihaner, TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın, partisi AKP tarafından İstanbul belediye başkanlığı için aday gösterilmesine karşın meclis başkanlığı görevinde ısrar etmesinin "anayasa ihlali" olduğunu belirtirken, CHP’nin bu ihlal karşısında "doğru eylem ve söylem stratejisi" geliştiremediğini öne sürüyor.

Cihaner, CHP’nin İstanbul Belediye Başkan adayı gösterilen Ekrem İmamoğlu’nun, Yıldırım’ın meclis başkanlığı görevini sürdürmesi konusunda "Kendi takdiridir" yorumu yapmasının CHP’deki "yanlış strateji"nin ürünü olduğuna dikkat çekiyor. Cihaner, "Sivil itaatsizlikle başlayan ve dozu artırılarak sürecek olan bir eylem, protesto zincirinin içine girilmesinin tam zamanıdır. Bu eylemi CHP başlatmalı, diğer muhalefet partileri de sürdürmelidir" açıklaması yapıyor.

Binali Yıldırım’ın görevinden istifa etmek bir yana bir de "Seçim siyasi faaliyet değildir. Herkes istifa ederse, ben de istifa ederim" açıklamaları, muhalefetin tutumunu daha da kritik hale getirdi. Yıldırım’ın açıklamalarının "Tamamen anayasa ve hukukla dalga geçmek" anlamına geldiğini söyleyen Cihaner, tartışmanın bu noktaya gelmesinde CHP dahil diğer tüm partilerin sorumluluğu olduğunu öne sürüyor. "Muhalefet partileri meclis çalışmalarını bloke edebilir, meclis başkanını tanımayabilir. Mutlaka eylem yapabilir ama bir bakıyorsunuz CHP, tartışmalara sırf pozitif yaklaşacağım diye –kendi takdiridir- gibi bir söylem geliştiriyor. Çok yanlış" diyen Cihaner, "anayasa ihlallerinin" üzerine gitmenin muhalefet partilerinin temel sorumluluğu olduğunu vurguluyor.

Cihaner, Yıldırım’ın son açıklamalarının üstüne belediye başkan adaylığından vazgeçse ya da seçilemese bile TBMM başkanlığı görevine dönmesine izin verilmemesi gerektiğini savunur. Cihaner, "Meclisin varlığı, bütünlüğü tamamen ayaklar altına alınmışsa, bunun geri dönüşü olmamalıdır" yorumu yapıyor.

"CHP bunu hep yapıyor"

CHP’li eski vekillerden Mehmet Tüm, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu kadar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleminin de "yanlış ve kabul edilemez" olduğunu öne sürüyor.

CHP yönetiminin 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden hemen önce önseçimi kaldırdığını, ittifak görüşmeleri sürerken de tabanla iletişim kurmadığını anlatan Tüm, "CHP kendi kendiyle çelişen bir parti olmuştur. Anayasa ihlaline karşı duruyorsanız, eylem yapın. Yumuşak söylemlerle olayı geçiştirmeyin. Kemal Bey, -zaten Yıldırım belediye başkanlığını kaybedecek. Ankara’ya geri gelecek- demesin. Kemal Bey eyleme geçsin" çıkışında bulunuyor.

Mehmet Tüm, CHP yönetimine "Türkiye’de anayasal suç işleniyor. Ama bir bakıyorsunuz ana muhalefet partisinde bütünlük yok. TBMM Başkanı Yıldırım –herkes istifa ederse, ben de ederim- açıklamasıyla aslında CHP’yle, halkla dalga geçiyor. CHP ise hiçbir şey yapmıyor. Haydi CHP, eyleme geç" çağrısı yapıyor.

CHP'li vekillerde de, Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun söyleminin yarattığı rahatsızlık büyüyor. Parti kulislerinde "Bizi şimdi konuşturmuyorlar ama konuşacağımız zamanlar da gelecek" diyenlerin sayısı artıyor. İsminin açıkça yazılmasını "şimdilik" istemeyen bir vekil, "Meclisin itibarı yerle bir edilirken neden CHP yumuşak bir söylemle anayasa ihlalini geçiştirmeye çalışıyor. Türkiye’de anayasa askıya alınmışsa, ana muhalefet dahil tüm partilerin görevi bu duruma doğrudan tepki göstermektir" diyor.

"CHP’nin davranışı anayasa ihlali"

Eski cumhuriyet savcısı ve yargıçlar sendikası YARSAV’ın kurucu başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın İstanbul belediye başkanlığı adaylığına rağmen görevinden istifa etmeyerek Anayasa’nın 94.maddesini ihlali ile başlayan süreçte, muhalefet partilerinin karşı karşıya oldukları "hukuk sınavını geçemediklerini" düşünüyor.

Eminağaoğlu, "Anayasa ihlal ediliyor. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ihlal ediliyor. Seçimler anayasayı ve hukuku, demokrasiyi yaşatmak için yapılır. Rafa kaldırmak için değil. CHP başta olmak üzere tüm muhalefet partilerinin yaşanan anayasa ihlali karşısındaki söylemleri de anayasa ihlalidir" çıkışında bulunuyor. Eminağaoğlu’na göre CHP’nin de, diğer partilerin de belediye başkan adaylığına karşın TBMM başkanlığı görevini sürdüren Binali Yıldırım’ın durumu üzerinden yaşanan "anayasa ihlali" karşısında "sert bir tutum" ortaya koyması gerekiyor. Eminağaoğlu, muhalefet partilerine "Seçimler anayasa hukuku korunsun diye yapılır. Siz ne yapıyorsunuz, bunu kendinize bir sorun. Sorun ve harekete geçin" çağrısı yapıyor.

Eminaoğlu’na göre TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın "Seçim siyasi faaliyet değildir" açıklaması da "anayasa ihlali" anlamına geliyor. Anayasa’nın 66. maddesiyle başlayan "Siyasi haklar ve ödevler" başlıklı 4.bölümünde seçme ve seçilme faaliyetlerinin açıkça anlatıldığını hatırlatan Eminağaoğlu, "Seçimin siyasi faaliyet olmadığını söylemek, anayasayı bilmemenin, tanımamanın açık göstergesidir. Meclisi zayıflatmaktır" açıklaması yapıyor.

İstanbul seçimi iptal olur mu?

Hukukçu Eminağaoğlu, Binali Yıldırım istifa etmezse İstanbul seçiminin iptal edilip edilemeyeceğine ilişkin tartışmalara da açıklık getiriyor. "Seçimler iptal edilmez. Anayasaya aykırı davranan kişinin ya adaylığı iptal edilir ya da mazbatası elinden alınır" diyen Eminağaoğlu, 1963 yerel seçimlerinde yaşanan duruma gönderme yapıyor.

17 Kasım 1963’teki yerel seçimlerde kullanılan oyların yüzde 37.91'ni alan Nuri Eroğan, Adalet Partisi’nden (AP) İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilmişti. Eroğan, seçimlerden önce memuriyetten istifa etmediği gerekçesiyle CHP’nin itirazı sonucu il seçim kurulu kararıyla başkanlıktan düşürülmüş, yerine sandıktan ikinci çıkan CHP adayı Haşim İşcan belediye başkanı olmuştu.

İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından avukat Turgut Kazan da, "seçim iptal edilmez" diyor. Kazan da tıpkı Eminağaoğlu gibi 1963 yerel seçimini örnek veriyor ancak bugün il seçim kurulları ile YSK’nın tamamen "iktidarın egemenliği altında olduğunu" dile getiriyor. Kazan, "Ortada açık bir anayasa ihlali ve şeffaf olmayan bir sistem var. Bunun üzerine hukukla, halkla dalga geçiliyor, seçimin siyasi faaliyet olmadığı söyleniyor. Ülkedeki hukuk krizinin böyle tırmandırılmasının ağır sonuçlarını hep birlikte görüyoruz, göreceğiz" çıkışında bulunuyor.