Gündem

ÇHD'li avukatlar: Dosyamız Anayasa Mahkemesi'ne gönderilsin

Avukat Hasan Ferit Demir: Müvekkillerimiz işkence edilerek, insan haklarına haykırı usulde kaçırıldı

14 Mayıs 2015 18:56

ÇHD'li avukatlar yargılandıkları davada dosyasının Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi taleplerini yineledi.

DHKP-C yöneticisi ve üyesi oldukları iddiasıyla Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve beraberinde 22 ÇHD'li avukatın yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanık avukatlar ve savunma avukatları dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi talebi yinelendi.

 

‘Savcılar ve yargıçlar da örgüt üyesi’

 

Duruşma tüm sanıklar müdafisi Avukat Hasan Fehmi Demir'in söz alarak yaptığı savunma ile başladı. Avukat Demir, savcı ve yargıçların da örgüt üyesi olduğuna işaret etti. Avukat Demir, "Kendi içlerinde siyaset ve cemaat tartışması devam ederken ve esasında burada yargılanan müvekkillerim hakkında sorgusunu yapan, tutuklayan ve önünüzdeki iddianameyi düzenleyen savcı ve yargıçların bir gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamayla beraber hepsinin yasadışı terör örgütü üyesi olduğunu öğrendik" dedi.  

 

‘Yargılama yetkiniz yok meşru değilsiniz’

 

Avukat Hasan Ferit Demir: Müvekkillerimiz işkence edilerek, insan haklarına haykırı usulde kaçırıldı ve şehirden uzak boş bir arazide mahkeme diye cezaevi kampüsü içerisinde kurulan mahkemede yargılandı. Hukukun üstünlüğü olduğu ve demokratik bir ülkede böyle işlerin olabilmesi mümkün mü? Ceza yargılamasında hiç böyle bir karar gördünüz mü? Biz böyle bir yargı teşkilatı içerisinde mahkeme karşısına çıkarıldık. Mahkeme olarak yetkini yoktur. Meşru değilsiniz. Bir yargılama yapılıyormuş izlenimini kamuoyuna vermek istemiyoruz. Hukuken de var olan kuralların uygulandığını görmek açısından bir kez daha talebimizi yineliyoruz. Bu dosya Anayasa Mahkemesi'nde çözüldükten sonra yargılamaya devam edilsin, aksi takdirde birçok hukuksuzluğa sebebiyet veririz.

Cumhuriyet Savcısı Emin Ateşağaoğlu, verdiği mütalaasında sanık avukatlarının ve savunma avukatlarının dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi talebini, yargılamanın ileriki aşamasında telafisi güç sonuçlara yol açabilir sebebiyle reddine karar verilmesini talep etti.

 

Avrupalı hukukçular yakın takipte

 

İtalya, Avusturya, Almanya, Katalonya, Fransa ve Hollanda'dan gelen avukatlar duruşmaya gözlemci olarak katıldı. Avrupalı hukukçular her duruşma sonunda bir rapor hazırlayacaklarını ifade etti. 

Nazım Durmaz, Mehmet Ali Özcan ve Abdülkadir Ungan adlı yargıçların bulunduğu mahkeme heyeti duruşma sonunda bir karar verdi. Buna göre mahkeme, Sanık Zeki Rüzgar’ın CMK’nin 94. Maddesi gereğince yakalama emri çıkartılmasına, tanıklar ve gizli tanıklar yönüyle eksiklikler tamamlandıktan sonra değerlendirme yapılmasına, SERGİS sistemi ile yapılan duruşma kayıtlarının adli bilirkişi listesinde kayıtlı bilirkişiye verilerek çözümlerinin yaptırılmasına ve duruşmanın 25 Kasım 2011 tarihine ertelenmesine karar verdi.

Sanıklar arasında yer alan ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı, duruşmada söz alarak yaptığı konuşmasında mahkemeleri tanımadıklarını ve meşrululuklarına inanmadıklarını ifade etti.

 

'Mahkemelerinizi hiç tanımadık'

 

Avukat Selçuk Kozağaçlı: Zor bir durumdayız ve zor bir durumdasınız aynı zamanda. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşundan bu yana işleyen sağlıklı bir hukuk sistemi inşa edememiştir. Hemen hemen bütün mahkemelerde hem sanık hem de avukat sıfatıyla yargılandım. Bu mahkemeleri hiç tanımadık gerçek mahkemeler değillerdi. Polisin doğrudan uzantısı olarak çalışırlardı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Özel Yetkili Mahkemeler, Ara Dönem Mahkemeleri ve Bölge Mahkemeleri'n tamamında hem sanık hem de avukat sıfatıyla bulunduk. Yüzlerce dosyada savunma yaptık ve en az bir kere sanık sıfatıyla çıktık.

 

'Hukukun üstünlüğüne inanmıyorum'

 

Avukat Selçuk Kozağaçlı: Ben hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, anayasal rejim gibi safsataların hiç birine inanmam inanamadım da. Polis devletinden farklı bir hukuk devleti ya da iktidar devletinin sözünden ayrı bir hukuk üstünlüğü olabileceğine de inanmıyorum. Kalan meslek ömrümde de böyle bir şeye inandırmayı başaramayacaksınız. Sayın yargıçlar biz size bir şey ispat etmekle yükümlü değiliz. Burada huzurda gördüğünüz kişiler bu ülkenin şehirlerinde avukatlık yapıyorlar. Son derece açık ve istikrarlı bir avukatlık pratiğine sahiptirler. Avukat olup olmadığımız konusunda heyetinizi ikna etmek zorunda değiliz böyle bir ihtiyacımız da yok. Biz neysek oyuz. Bizim size ispat edecek bir şeyimiz yok.

 

'Kontrgerilla devlettir'

 

Avukat Selçuk Kozağaçlı: Ben kontrgerillanın devlet olduğuna inanıyorum. Yasama, yürütme ve yargı kontrgerilladır. Bu adliyede bir meslektaşınız adliyeye içine giren silahlı özel hareket birlikleri tarafından katledildi. Kendisini rehin almış olan iki devrimciyle birlikte katledildiler. Bu bir propaganda eylemiydi. Berkin Elvan dosyasında adı geçen polislerin devlet tarafından kayırılmasının kamuoyuna duyurmaya çalışan buna bir son vermeye çalışan bir propaganda eylemiydi. Fakat iki tane polisin adının duyurulmasının yerine Cumhuriyet Savcısı’nın gözden çıkarılabilir olduğu anlaşıldı. Üç insanı katlettiler. Saat 16:30'da servislerin önünde kuyruk oluşturdunuz. Bir tek yargıç ve bir tek savcı benim meslektaşıma ne oldu bu insan burada rehinmiş bir müdahale yapacaklarmış acaba bir yardımım olur mu acaba burada eşinin yanında dursak bir faydamız olur mu demediniz. Bu nasıl bir meslektir bu işi nasıl yapıyorsunuz.

 

'Gerekirse silahta kullanırız'

 

Avukat Selçuk Kozağaçlı: Ben bir avukatım. Ben siyasal iktidarların lehine halktan yana işler yapmaya devam edeceğim. Bir süre tutsak tutuldum ve 1000 meslektaşım savunma yaptığı için bırakmak zorunda kaldınız ne tutuklamamızın ne de salındığımızın hukuka  uygun olmadığını düşünüyorum . Biz sosyalist devrimci militan bir avukat olmaya çalışıyoruz. Biz nükleer santraller için öğrenciler silahlı ve silahsız muhalefetin avukatlığını yapıyoruz. Bizim avukatlık pratiğimiz devrimci avukat pratiğidir. Gerekirse silahta kullanırız karamsarız ama ümitsiz değiliz . Biz size olan inancımızı kaybettik.  

Duruşma sonunda Avrupa’dan gözlemci olarak gelen hukukçular İstanbul Barosu’nda bir basın açıklaması yaparak Türkiye’li meslektaşları ile dayanışma içinde olduklarını ifade etti. Avrupalı hukukçular bu ve benzer davaların takipçisi olacaklarını duyurdu.