Arap Baharı'nın şimdiye kadar ulaşmadığı Cezayir’de bugün parlamento seçimleri yapılıyor. Uzmanlar gençliğin, değişim taleplerini ve İslamcı akımların sandıktan zaferle çıkma ihtimalini değerlendirdi
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika da bu seçimin “ülke gençliği için bir fırsat” olduğunu vurguluyor. Ne var ki siyasi gözlemciler, ülkede durumun pek iç açıcı olmadığını, halkın gıda maddelerine yapılan zamlar, yolsuzluklar ve reformların duraksaması nedeniyle öfkeli olduğunu belirtiyorlar. Halktaki güvensizliğin ise ülkedeki İslamî partilerin ümit kaynağı olduğuna dikkat çekiliyor.
Halk pahalılıktan şikayetçi
Pazara alışverişe çıkan Cezayirli Ayşe gözlerine inanamıyor. Başkent Cezayir’in merkezinde kurulan pazardaki sebze tezgahlarında patates ve havuç fiyatları, ithal kivi fiyatları ile neredeyse aynı. Ayşe, “artık dayanacak gücümüz kalmadı” diyor ve pazarda bir sürü şey gördüğünü, ama fiyatlar dolayısıyla bunların yanına yaklaşmanın mümkün olmadığını anlatıyor ve ekliyor: “Bu durumda ailemizin karnını nasıl doyuracağız?”
Sebze tezgahına yardımda bulunan Ali de müşterilerinin gittikçe azaldığına dikkat çekerek, buralara pahalı takım elbiseli birtakım adamların geldiğini, seçmenden oy istediğini anlatıyor ve şunları ekliyor: “Bu semtten kimse seçime gitmeyecek. Buradaki genç insanlar iş istiyor, ama hükümetin bunlar için yaptığı hiçbir şey yok. Hepsi boş vaatlerde bulunuyor. Benim lise diplomam var, hatta hukuk öğrenimi bile gördüm, ama ne çare ki işte buradayım ve hiçbir şeyim yok. Bizlerden çoğu Avrupa’ya gidiyor, geri kalanlarsa pazar tezgâhlarında ekmek parası kazanmaya çalışıyor. Bir biçimde ayakta kalmamız gerekiyor.”
Gençliğin "dedeler"den beklentisi yok
Cezayir'deki insanlarda bezginlik göze çarpıyor. İşsizlik resmî verilere göre yüzde 20’lerde seyrediyor. Özellikle 30 yaş altı nüfusun çoğunluğu oluşturduğu ülkede gençlik, geleceğe ilişkin bir perspektif göremiyor. Gençliğin ülkeyi 50 yıldan bu yana yöneten “dedeler” kuşağından hiçbir beklentisi yok.
Değişimi kim organize edecek
Cezayir’de iktidarın, adı yolsuzluklara karışmış bürokratlarla generallerin oluşturduğu bir zümrenin elinde olduğu belirtiliyor. Bunlar, ülkenin kaynaklarını, ham petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarını kontrol ve idare ediyor. Ancak halkın çoğunluğuna bu zenginlikten pay düşmüyor. Bundan dolayı da Cezayir'de kimsenin parlamento seçimlerine katılan 40 kadar siyasi parti ile ilgilenmediğine işaret eden sosyolog Nacir Cabi şunları söylüyor:“Gençlik bir şeylerin değişmesini talep ediyor, ancak bu tamamen haklı talepleri politikacılar icraata dönüştüremiyor. Bunu yapacak partilere ve bunu isteyen siyasetçilere sahip değiliz. O yüzden protestolar yerinde sayıyor. Değişim olmuyor, çünkü değişimi kimse organize edemiyor. Cezayir bloke olmuş durumda ve hiç kimse çözüm sunamıyor.”
Ancak Ceziyar’deki ılımlı İslamcı akım bu durumu kendi lehine kullanmaya çalışıyor. Ülkenin Müslümanlara ait en büyük partisi Barış Toplumu Hareketi'nin lideri Ebu Cerrah Sultani, "Arap Baharı'nın Cezayir'de de yaşanmasına en muhtemel şansı tanımak" amacıyla kendileri gibi düşünen üç İslami parti ile birlikte oluşturulan ittifak ile seçime giriyor.
Cezayir'in yaşlı Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın iktidar partisi FLN de İslamcıların seçimde ne kadar oy alacağına gözünü çevirmiş durumda. İslamcıların seçimi alacağına kesin gözüyle bakılıyor. Siyasi gözlemciler, geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de eğer seçmenin üçte ikisi seçimi boykot edecek olursa, o durumda sonucun iktidar kanadı açısından hezimet olabileceğini ve bu nedenle bu seçimin bir barometre niteliğinde olacağını belirtiyorlar.
(Deutsche Welle Türkçe)