TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Şaban Yılmaz, yaklaşık 27-28 bin fazlalık olarak belirttiği cezaevlerinde şu anda mevcudun 235 bin 888 olduğunu söyledi. Ortalama ayda bin civarında bir artış olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Acaba bu terörden mi artıyor. Hayır, maalesef adli tutuklu ve hükümlüler dolayısıyla bu artış oluyor. Artış, ağırlıklı olarak adli suçlardan kaynaklanıyor” dedi.
Türkiye’de açık ve kapalı 386 tane cezaevi olduğunu belirten Yılmaz’ın verdiği rakamlara göre, cezaevlerinin mevcudu 235 bin 888. Bunun 179 bini adli hükümlü, 53 bini terör hükümlü ve tutuklusu; bu tutuklu, hükümlünün de 9.700’ü kadın, 2.949’u da çocuk. Annelerinin yanında kalan çocuk sayısı 600’le 650 arasında değişiyor. Hamile kadın sayısını net olarak bilinmiyor ama 45 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Cezaevinde en fazla uyuşturucudan ceza alanlar bulunuyor. Yaklaşık 50 bini bulan tutuklu ve hükümlünün 45 binini uyuşturucu ticaretini yapanlar, 4 binini ise kullananlar oluşturuyor. Yurt genelinde ise 140 cezaevi inşaatı devam ediyor, bu sene sonunda 40'ının tamamlanması amaçlanıyor.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun bugünkü toplantısında genel müdürün açıklamaları ve sorulara yanıtları şöyle:
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – Türkiye’de şu anda 386 tane kapalı ve açık cezaevi var ve şu anda mevcudumuz 235.888. Aslında normalde kapasitemiz, artırılmış kapasitemiz 208.830 yani şu anda yaklaşık olarak bir 27-28 bin fazlalığımız var. Bunun da ortalama olarak söylüyorum 179 bini adli hükümlü, 53 bini terör hükümlü ve tutuklusu; bu tutuklu, hükümlünün de 9.700’ü kadın, 2.949’u da çocuk. Tabii, bu sayı gittikçe değişiyor ve üzülerek tabii şunu da belirtmek istiyorum, mevcut her geçen gün artıyor. Ortalama ayda bin civarında bir artış oluyor. Tabii, buna şöyle diyebilirsiniz: “Acaba bu terörden mi artıyor?” Hayır, maalesef adli tutuklu ve hükümlüler dolayısıyla bu artış oluyor. Çünkü, bölge adliye mahkemeleri devreye girdiği için çok çabuk cezalar kesinleşiyor ve akabinde de tabii, bunların infazına başlanıyor. Yani artış, ağırlıklı olarak adli suçlardan kaynaklanıyor.
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – Yani oran olarak yok ama mesela bizde aylık olarak, yıllık olarak adli ne kadar arttı, mesela günlük olarak da söyleyebilirim. Mesela bir önceki güne göre adli 127 arttı, terör 174 azaldı yani ağırlıklı olarak şu anda mahkemeler kararlarını verdiği için terör azalıyor, adli hükümlü ve tutuklu sayısı gittikçe artıyor Sayın Başkanım.
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – Yok, 18 yaşından küçük suçlu tutuklu ve hükümlüler. Annelerinin yanında kalan çocuk sayısı zaten belli Türkiye’de, çok az, 600’le 650 arasında değişiyor.
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – Yani 0-6 yaş grubunda, 650 civarında şu anda 0-6 yaş grubu arasında çocuk var. Bu konu zaten daha önceki toplantıda gündeme de gelmişti, eleştiri de var. Biz bu konuda bir çalışma da yapıyoruz, bunu 0-3’e çekmeyi planlıyoruz. Tabii, bu kadar artışa nasıl dayanabiliriz, ne yapabiliriz diye düşündüğümüzde, tabii, Bakanlığımız bu konuda son bir yıl içerisinde gerekli adımları attı, birçok cezaevi inşaatı başladı.
Şu anda 140 tane cezaevimizin inşaatı devam ediyor, bu senenin sonunda 40 tanesi bitecek. Tabii, bunu söylerken biz hep cezaevi yapıyoruz anlamına gelmesin çünkü biz eskileri kapatıyoruz. İlçe cezaevlerini, küçük cezaevlerini veyahut da illerde bulunup da eskiyen, artık ekonomik ömrünü doldurmuş cezaevlerini yenileri yapılınca kapatıyoruz. Bunun yanında, tabii, daha modern cezaevleri yapıyoruz. Artı, eskiden diyelim ki bir ilde sadece 1 cezaevi yapılırdı, şimdi öyle yapmıyoruz, kampüs şeklinde ağırlıklı olarak cezaevlerini yapmak istiyoruz; kapalı, açık, kadın, çocuk, gençlik cezaevlerini de ayırmak istiyoruz.
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – Yani hamile kadın sayısını net olarak bilemiyoruz, değişiyor, 45 civarıymış şu anda. Şimdi, Sayın Başkanım, eleştirilere kısaca cevap vermek istiyorum. Şimdi, “Ring araçlarında kötü muamele yapılıyor, kamera kayıtları bulunmuyor.” dendi. Ring araçlarımızın hepsinde kamera var, kamera olmayan ring aracımız yok.
CEZA VE TEVKİFEVLERİ GENEL MÜDÜRÜ ŞABAN YILMAZ – “Kantinde her şey yok.” deniyor. Kantinde imkânlar ölçüsünde cezaevinde bulunan ve oradan gelen taleplere göre ihtiyaç malzemelerini biz bulundurmaya çalışıyoruz. Yani orası büyük bir market değil, her şeyi bulundurma ş ansımız yok ancak diyelim ki yok, olmadığında talep olursa biz zaten bunu kantin görevlilerimiz vasıtasıyla temin ediyoruz ve bu hükümlü ve tutuklulara veriyoruz. Tabii, burada deniyor ki: “İşte, kantinde kantin görevlileri değil de infaz koruma memurları çalışıyor.” Yani bizim cezaevlerimizde zaten infaz koruma memuru dışında çalışan yok yani veznedar var, sağlıkçısı var, onun dışında herkes infaz koruma memuru ancak bunlara, kantinde çalışanlara ayrıca eğitim veriliyor bizim eğitim merkezlerimizde.
Bu süngerli odalarla ilgili birçok şey söylendi tabii. Biz bu süngerli oda uygulamasını Avrupa’dan aldık. Avrupa’daki uygulamaların aşağı yukarı birebir aynısı. Şimdi, buralara kimler konuyor, zaten bunlar tüzükle, yönetmelikle belirlenmiş. Kriz anında biz buraları kullanıyoruz ve burada böyle bir saat uygulaması yok yani iki saat kalır, üç saat kalır, dört saat kalır.
Biz çok fazla kalmasını istemiyoruz. Bu kişinin krizi bittiğinde bunu tekrar odasına alıyoruz. Şimdi, buralarda kamera var mı, yok mu? Bunların hepsinde kamera var ama kameralar flu. Burada, flu olmak zorunda çünkü tüm ihtiyaçlar orada karşılandığı için ayrıntılı çekmesin diye oradaki kamera flu hâle getirilmiş. Ama şu zorluğumuz da var: Şimdi odalarda da ortak alanlarda artık biz kamera olsun istiyoruz. Birçoğuna yaptık, diğerlerini de tamamlamaya çalışıyoruz çünkü orada ne olup ne bitiyor, hükümlü ve tutuklulara karşı herhangi bir şiddet, şu, bu falan filan olup olmadığını işte bu kameralar sayesinde tespit ediyoruz. Ama o kadar zorluğumuz var ki yani bir yeri görsün mü, görmesin mi? Tuvaleti görüyor. E, tuvaletin kapısı yok mu? Şimdi, evet, süngerli odada yok.
Onun dışında, tekmil uygulaması. Bizde öyle bir şey yok. Ancak şunu söyleyeyim: Şimdi, telefon görüşü haklarında telefon edilen mahalle gidildiğinde orada ilk telefon açtığında isminin söylenmesi isteniyor. Niye? Çünkü bu telefon görüşmeleri kayıt altına alındığı için kimin konuştuğu görülsün, bilinsin diye bu yapılıyor. Yoksa, onun dışında, kimsin, kim değilsin, bizi çok fazla ilgilendirmiyor. Tekmil diye bir beklentimiz de yok.
Bunun dışında, sayımlarda mesela, Türkiye'de birçok cezaevi var, hiçbirinde sıkıntı olmuyor, özellikle bazılarında oluyor. Şimdi, deniyor ki: “Sayımlar askerî düzende yapılıyor.” Size soruyorum yani şimdi ben yukarıda yatıyorum. Yatarak sayım olur mu? Veyahut da “Ben buradayım, gel beni burada say.” diyebilir misiniz? Ama tabii şu var, eğer engelliyse, hastaysa, raporu varsa kesinlikle bizim yazılarımız var “Bu konularda anlayışlı olalım, yardımcı olalım.” diyoruz. yoksa, biri aşağıda, biri yukarıda. Memurumuz yukarı çıktı. E, orada rehin alınırsa ne olacak? Yani, bu vesileyle zaten eskiden beri Türkiye'de artık bu uygulama birliği var. Belli saatlerde aşağıda toplanılıyor, görülüyor, çıkılıyor. Onun dışında zaten farklı bir uygulama olması gibi bir durumun olması söz konusu değil.
Ha, şunu da söyleyeyim: Cezaevlerinde işkence var mı? Yok. Yani, Bakanlığımız kesinlikle bu konularda tavizsiz. Biz kesinlikle sistematik işkencelere karşıyız ve bu konularda da cezalarımızdaki maddeler çok ağır müeyyideler getiriyor. Ha, bireysel olarak bunlar olabilir mi? Olduğu takdirde de kesinlikle bizler “Ne gerekiyorsa onu yapın.” diye söylüyoruz. Zaten bizden bir talimat beklemesine gerek yok, savcılıklarımız gerekli işlemleri de yapıyorlar. Onun dışında, biz öğrendiğimizde, yani sizden geliyor, medyadan öğreniyoruz, değişik şekillerde bize böyle bir ihbar geldiğinde ve bunların çok ciddi olduğunu biz gördüğümüzde ayrıcı kontrolör gönderiyoruz. Adalet Bakanlığımızın onayıyla oralara adalet müfettişleri gönderiyor. Herhangi bir suistimal varsa, herhangi bir kötü muamele varsa kesinlikle memurlarımız hakkında işlem yapılıyor.
Evet, bir vekilimiz “Din görevlileri var.” diyor. Cezaevlerinde ne işleri var? Tabii, biz Diyanet İşleri Başkanlığıyla yaptığımız protokol çerçevesinde bu manevi değerler dolayısıyla isteğe bağlı olarak işte, bu hocalarımızla, din görevlilerimizle görüşmek isteyenler varsa, destek almak isteyen varsa onlara bu yardım yapılıyor ve bu hizmeti sadece Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı din görevlilerimiz yapıyor. Bunun dışında, bizde yabancı hükümlü, tutuklu da var.
Onların da değişik talepleri olabilir. Bu talepler olduğunda da o konularda kendilerine yardımcı oluyoruz. Yani diyelim ki Hristiyan kökenli olabilir. Öyle biri varsa dilekçesini alıyoruz ve eğer bulunduğu yerde varsa hemen ona da yardımcı olmaya çalışıyor.