Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle 15 Temmuz darbe girişimi davalarında şüphelileri mahkemeye "tek tip elbise ile çıkarma" önerisi ile ilgili tartışmalar ve çalışmalar sürüyor. Mahkumların kılık kıyafetine yönelik dünyada da farklı uygulamalar yapılıyor.
Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü için düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, Fethullah Gülen Cemaati ile bağlantılı davalarda şüphelilerin mahkemeye "Guantanamo'da olduğu gibi tek tip elbise ile çıkarılması" çağrısı yapmıştı.
Cumhurbaşkanının bu sözleri üzerine de Adalet Bakanlığı konuyla ilgili bir çalışma başlatmıştı.
Dünyada ise bu konuda farklı uygulamalar bulunuyor. Aralarında ABD gibi gelişmiş ülkeler de dahil bazı yerlerde mahkumlar için tek tip kıyafet uygulaması yapılıyor. Başka bazı ülkelerde ise bu tarz düzenlemeler, mahkumların ıslahına yardımcı olmadığı ya da insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle yıllar önce bırakılmış.
Uluslararası alanda ise bağlayıcı herhangi bir düzenleme yok.
Bununla ilgili en kapsamlı düzenlemelerden birisini Birleşmiş Milletler'in Ocak 2016'da Genel Kurulu'nda revize halini kabul ettiği Mahkumlara Muamelede Standart Asgari Kurallar başlıklı karar oluşturuyor.
"Nelson Mandela Kuralları" olarak da bilinen bu düzenlemede, mahkumların kendi kıyafetlerini giymelerine izin verilmemesi halinde iklime ve sağlık koşullarına uygun giysilerin tedarik edilmesi, bu giysilerin de "aşağılayıcı ya da küçük düşürücü olmaması" gerektiği belirtiliyor.
Mahkumların kendi kıyafetlerini giymelerine izin verildiği durumlarda da bunları temiz tutmalarını sağlayacak olanakların sunulması çağrısı yapılıyor.
Akademisyen Juliet Ash, ceza infaz sistemiyle ilgili en kapsamlı reformun 19'uncu yüzyılda yapıldığını ve hem mimari yapıda hem de kılık kıyafet gibi bir dizi alanda değişikliğe gidilerek, bir önceki yüzyılda görülen kaosun ortadan kaldırıldığını söylüyor.
Juliet Ash'e göre, yapılan bu değişikliklerle birlikte geleneksel çizgili üniforma ile İngiltere'de uzun yıllar kullanılan geniş ok gibi yıllar içerisinde hapishanelerle özdeşleşmiş birçok sembol de hükümlü ve tutukluların hayatına girmiş oldu.
Ash, "Parmaklıklar Ardında Giyim-Kuşam: Suç Ögesi Olarak Hapishane Kıyafetleri" isimleri kitabında, bir diğer reform dalgasının iki dünya savaşı arasında yaşandığını ve burada da tek tip kıyafet uygulaması devam etse de üniformaların değiştirildiğini söylüyor. Ash, "Tek tip kıyafet uygulamasında, cezalandırılan kişinin giyim-kuşamı da cezanın bir parçası olarak görülüyor. Kişinin kimliğini ve kendine güvenini ortadan kaldırmayı amaçlıyor" diyor.
21'inci yüzyılda ise mahkumların tek tip kıyafet giymesi uygulamasında başı çeken ülkeler arasında Erdoğan'ın da konuşmasında örnek gösterdiği ABD geliyor.
Özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından "terörle bağlantılı" olduğundan kuşkulanılan kişilere mahkumiyet dönemlerinde "turuncu tulumlar" giydirildi.
Giyim-kuşamın hayatta "başarılı" olma üzerine etkilerine dair 1975 yılında yazdığı kitapla tanınan John T. Molloy'un 2014 yılında yaptığı bir araştırma, ABD'de mahkemeye mahkum kıyafetleriyle gelinmesinin jüri tarafından suçlu bulunma olasılığını artırdığını belirtiyor.
Tutuklu ve hükümlüler için tek tip kıyafet uygulamasını savunanlar ise bunun cezaevlerinde disiplinin artırdığını ve eşitliğin sağlanmasına yardımcı olduğunu öne sürüyor. Ayrıca, hapisten kaçanların tespitinin daha kolay olacağını savunuyor.
İngiltere, 2013 yılında mahkumların cezaevinde geçirdikleri ilk iki hafta boyunca hapishane üniforması giymelerini zorunlu hale getirdi.
Dönemin Adalet Bakanı Chris Grayling, bu kararın cezaevlerinin "rahat bir yer olmadığını" göstermek için alındığını söylemişti.
Bazı ülkelerde hapishanelerde uygulanan kılık-kıyafet düzenlemeleri şöyle:
ABD: Hapishanelerde tek tip kıyafet uygulaması yaygın bir şekilde yapılıyor. Eyalet ve açık ya da kapalı gibi hapishane türüne bağlı olarak yapılan uygulama da farklılık gösteriyor. Bazı yerlerde, kılık-kıyafet uygulaması cezalandırma sürecinin bir parçası olarak görülüyor ve bu da erkek mahkumların pembe iç çamaşırı gibi tartışmalı kuralların getirilmesine neden oluyor.
İngiltere: Hapishanelerde zengin ile yoksul arasındaki ayrımı ortadan kaldırıp daha eşit bir ortam oluşturmak amacıyla 19'uncu yüzyılda tek tip kıyafet uygulamasına geçildi.
Almanya: Hapishanelerin önemli bir kısmında tek tip kıyafet uygulaması bulunmuyor. Ancak bu uygulamanın yapıldığı ve mahkumların üniforma giymesinin zorunlu olduğu az sayıda cezaevi bulunuyor. Ayrıca, maddi olanaksızlıklardan dolayı kıyafet alamayan mahkumlara da üniforma veriliyor.
Çin: Tek tip kıyafet uygulaması yapılıyor. Hapse giren mahkumlara bez ayakkabı ve cezaevinin yapısına uygun kıyafetler veriliyor. 2005 yılında ise hapishane koşullarının iyileştirilmesi için meslek eğitimi, psikolojik destek ve toplum hizmetleri gibi bir dizi yenilik getirilmiş olmasına karşın üniforma uygulaması kaldırılmadı.
Kazakistan: 2011 yılında işlenen suçların ağırlığına göre düzenlenen renkli tulum uygulaması başlatıldı. Uygulamanın gerekçesi hem mahkumların işledikleri suçlara göre ayrıştırılması hem de hapishaneden kaçmaları halinde yakalanmalarının daha kolay olması olarak açıklandı.
İsveç: Yüzde 40'lık yeniden suç işleme oranı ile dünyada birçok ülkenin altında yer alıyor. Yapılan reformlar sonucunda üniforma giyme zorunluluğu kaldırılırken, mahkumlar da üniversite yurtlarına benzer bir yapı içerisinde kalmaya başladı.