Gündem

Çetin Doğan: Konuşmalar bana ait, ama bazı yerler eksik

Org. Çetin Doğan, www.t24.com.tr'ye gönderdiği yazılı açıklamada, odağında yer aldığı iddiaları yanıtladı.

26 Ocak 2010 02:00

  SELİN ONGUN / T24

  “Darbe hazırlığı” olarak yayımlanan planda “Balyoz Sıkıyönetim Komutanı” olarak geçen dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, www.t24.com.tr'ye gönderdiği yazılı açıklamada, odağında yer aldığı iddiaları yanıtladı. Tartışılan plan ve senaryolar için “Zamanın Genelkurmay Başkanı'nın bilmemesi olanaksızdır” diyerek Hilmi Özkök'e gönderme yapan emekli Orgeneral Çetin Doğan, tartışılan semineri izleyen 29 general içinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı'ndan da temsilciler bulunduğunun altını çizdi. Doğan, 5-7 Mart 2003'te Selimiye Kışlası'nda yapılan seminerde “Meclis'e ve hükümete ültimatom” bölümü de içeren banda kaydedilmiş konuşmanın “kendisine ait olduğunu, ancak irticalen dile getirdiği görüşlerin bazı bölümlerinin silindiğini ve yazılmasından kaçınıldığını” söyledi.

Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Taraf gazetesinin 20 Ocak Çarşamba günü “Balyoz darbe planı” olarak yayımlamaya başladığı metin ve konuşma kayıtları konusunda www.t24.com.tr'ye önemli açıklamalar yaptı.

Başında bulunduğu dönemde 1. Ordu Komutanlığı'nın Selimiye Kışlası'nda düzenlediği seminerde ele alınacak konuların “önceden Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildiğini” vurgulayan Doğan, toplantıda “kendisinin direktifiyle hazırlanan ileri tarihli en tehlikeli ve riskli senaryonun” da irdelendiğini kaydetti.

Seminere 29 general ile 133 subayın katıldığı bilgisinin doğru olduğunu belirten Çetin Doğan, “Belirtilen miktar içinde Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan katılan personel de dahildir, zira bu sayıda general 1nci Ordu’nun organik kuruluşunda bulunmamaktadır” dedi.

“Sonuçlar Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na doğal olarak gönderildi. Zamanın Genelkurmay Başkanı'nın bilmemesi olanaksızdır” diyen Doğan, bu sözleriyle, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila'nın sorusu üzerine Balyoz dosyası konusunda “İzzet-ü ikbal ile görevden ayrıldım. Torun kovalıyorum” diyen emekli Orgeneral Hilmi Özkök'e gönderme yaptı.

Seminerin gündemiyle ilgili olarak “Plan değişikliği üst komutanlarca onaylandı” açıklamasını yapan Doğan, tartışılan toplantıdaki konuşmaların “planların yeterliliği üzerinde odaklandığını, mevcut iktidara darbe ya da gayrimeşru müdahalenin söz konusu olmadığını” savundu.

Emekli Orgeneral Doğan, Taraf'ın 20 Ocak Çarşamba günü “Türkiye'yi Balyoz'la ezeceklerdi” başlığıyla yayımladığı dosya içinde yer verdiği “Laik Cumhuriyet ilkelerine karşı son zamanlardaki davranışlar” konulu belge için “Benim üst komutanlara gönderdiğim resmi yazı” ifadesini kullandı. Doğan, “bu evrakta yer alan hususların İstanbul Valiliği'nde her ay yapılan mutad toplantılarda da ele alındığını” belirtti.

Doğan, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan seminerde banda kaydedilmiş olan ve güncel gelişmelerden hareketle “Meclis ile hükümete ültimatom verilmesi” fikrini de içeren konuşmaların “kendisine ait olduğunu, ancak bazı bölümlerinin yayımlanmasından kaçınıldığını” ifade etti. Doğan, bu iddiasına örnek olarak, “Hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok, yanlış anlamayın” sözlerinin yayımlanmamasını gösterdi.

“Tutuklanacak gazeteciler ve askerin hazırladığı kabine listesi”ni reddederek “İddia sahipleri yargı önünde hesap vereceklerdir” diyen Çetin Doğan şu ifadeyi kullandı:

“İddia sahiplerini ekran başına ve karşımda ispatlarını sunmaya davet ediyorum. Kamuoyu önünde yüzleşmeye çağırıyorum. Hesabını veremeyeceğim hiçbir eylem ve söz bulunmamaktadır.”

Doğan, T24 ile yaptığı telefon görüşmesinde de, suçlamalara neden olan plan değerlendirilirken, Irak'ın işgali öncesinde TBMM'de 1 Mart 2003'te reddedilen tezkereye ilişkin tartışmalar ve daha sonra bölgede yaşanan gelişmelerin de gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın www.t24.com.tr için yaptığı yazılı açıklama aynen şöyle:



Basında “Balyoz Planı” olarak geçen iddiaların, akıl ve sağduyusuna güvendiğim ve yazılarını beğeni ile okuduğum yazarların kimisinde de bir Darbe Planı’nın varolabileceği yönünde kuşku yaratmayı başardığnı üzülerek görmekteyim. Bilgi kirliliğinin zihinleri karıştırdığı bu ortamda, işin aslını ortaya koyucu son bir açıklama yapmayı zorunlu bir görev sayıyorum. 


  'Adalete teslim etmek boynumun borcu'

İşin aslı, Ordu Plan Semineri’nde yaptığım konuşmalardan kimi bölümler ve Plan Semineri’nin "jenerik" senaryosundan işe yarayacağı sanılarak kopyalanan kırıntılar ile uydurma kroki ve iğrenç olayların paketlenerek bir uydurma “Balyoz Planı” imal edilmiş olması, ve bu planın, gerçekmiş gibi Taraf gazetesinde yayınlanmasından ibarettir. Bu oyunu bozmak ve bir şekilde bu oyunda yer alan kişi ve kuruluşları Türk Adaleti’ne teslim etmek benim boynumun borcudur.

Bu uydurma planda yer alan ve Ordu Semineri kayıtlarından kopyalanmış bölümlere tekrar açıklık getirmek gereğini duymaktayım:

* Gnkur. Basın açıklamasında da belirtildiği gibi 5-7 Mart 2003 Tarihlerinde 1nci Ordu Plan Semineri icra edilmiştir. Plan seminerinin dayandırıldığı “Jenerik Senaryo” dahil, seminerin icrasına ilişkin esaslar, KKK ve Gnkur.Başkanlığına Aralık 2002’de gönderilmiştir. Plan seminerlerinin icrasından önce bu tür dosyanın seminere iştirak edecek ast komutanlara da hazırlık yapmaları için önceden gönderilmesi usüldendir.

* Seminerde benim direktifimle Ülkemiz için en tehlikeli ve riskli olabilecek “jenerik” bir senaryo hazırlanmıştır. Jenerik senaryoda mevcut durum değil, ileri bir tarihte ortaya çıkabilmesi mutemel bir güvenlik sorunu ele alınmıştır.

* Jenerik senaryo, Türkiye’ye karşı olası bir dış tehditin tırmanması durumunda, geri bölgede emniyet ve asayişin sağlanması için, mevcut planlara göre tahsis edilen kuvvetlerin yeterli olup olmayacağının irdelenmesini sağlamak üzere hazırlanmıştır.

 

Genelkurmay ve KKK'dan generaller de vardı, Özkök'ün bilmemesi olanaksız'




* Plan Seminerine 29 general 133 subay iştirak ettiği iddiası doğrudur. Belirtilen miktar içinde Gnkur. ve KKK’lığından katılan personel de dahildir, zira bu sayıda general 1nci Ordu’nun organik kuruluşunda bulunmamaktadır.

* Seminerde varılan sonuçlar Gnkur. ve KKK’lığına doğal olarak gönderilmiştir. Zamanın Gnkur. Bşk’nın seminerden haberdar olmaması olanaksızdır.

* Kısaca, Ordu Plan Semineri meşru bir zeminde icra edilmiş, varılan sonuçlara göre de Ordu EMASYA Planında gerekli değişiklik yapılmış, ve yapılan değişiklik üst komutanlıklarca da onaylanmıştır.

 

'Orta vade ele alındı, iktidara darbe mevzubahis değil'



* Jenerik senaryo Plan Semineri’nin icrası zamanındaki (5-7 Mart 2003) ülke ve dünya koşullarını değil, orta vadede (5-10 yıl) ortaya çıkabilecek muhtemel gelişmelerin ışığında hazırlanmıştır. Ordu Plan Semineri’nde cereyan eden konuşma ve tartışmalar, Jenerik senaryo ve o zaman yürürlükte bulunan planların yeterli olup olmadığı üzerinde odaklanmıştır. Bu konuşmalar içerisinde, mevcut iktidara darbe ya da gayrimeşru herhangi bir müdahale mevzubahis değildir.

* Şu hususu özellikle vurgulamak isterim ki, Plan Seminerleri’nin dayandırıldığı jenerik senaryolarda hiç bir zaman gerçek siyasi parti ve şahıslardan söz edilmez. Böyle bir durum TSK’nın disiplin anlayışı ve gelenekleri ile bağdaşmaz. (Jenerik senaryonun kaleme alındığı dönemde AKP yeni iktidara gelmişti. Plan Semineri’nin icra edildiği tarihte sayın Erdoğan milletvekili değildi—bilindiği üzere, kendisi 9 Mart 2003 tarihinde Siirt’te yapılan seçimle milletvekili olmuştur). 


'Sıkıyönetim geri bölge emniyetinde bölücülük ve irticaya karşı düşünüldü'


* Seminerde sıkıyönetimin tartışılması, geri bölge emniyeti için tahsis edilen kuvvetlerin gerek bölücü terör ve gerekse irticai faaliyetlerin “gaileye” dönüşmesini önleyici bir tedbir olarak gündeme getirilmiştir. Bu nedenle irticanın orta vadede ulaşabileceği bir projeksiyon yapılmıştır.


 

'Laik İlkelere Karşı Davranışlar' üst komutanlıklara gönderdiğim resmi yazı'



* Uydurma “Balyoz Planı” kapsamında zikredilen “Laik Cumhuriyet İlkelerine Karşı Son Zamanlardaki Davranışlar” benim üst komutanlıklara gönderdiğim resmi bir yazıdır. Bu resmi evrakta yer alan hususlar, İstanbul Valiliği’nde her ay yapılması mutad toplantılarda da ele alınmıştır.

 

'Sesli alıntılar bana ait, ama...'



* Plan Seminerinin açılış ve kapanışında irticalen yaptığım konuşmadan özenle seçilen, başı sonu belirsiz parça,parça sesli alıntılar bana aittir. Bazı basın kuruluşlarının yazmaktan kaçındığı, uydurma Balyoz Planı imalatçılarının silmeyi unuttukları sesli alıntıların içindeki bazı sözlerimin, altını çizmek isterim. Bu suretle yaptığım konuşmanın jenerik bir seneryoya dayalı olarak yapıldığını “önyargılı olanlar” dışında herkezin anlayacağını umuyorum. Kolaylıkla anlaşılabilmesi için; silinmesi unutulan kelime ve sözleri, CD çözümü içinde kalın harflerle tekrarlamayı yararlı buldum.

*..."Şimdi arkadaşlar, bu bir jenerik senaryo ama günümüzdeki gelişmelerle bir paralellik taşıyor. Eee, olasılığı en yüksek tehlikeli bir senaryo olarak öngördüğümüz konuda kısaca burada anlatıldı ayrıntılı olarak.....

*...Genelkurmay Başkanı’na Kuvvet Komutanına diyeceğim ki......................Bu tabi, öngördüğümüz senaryonun içerisinde öngördüğüm bir çözüm tarzı hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok yanlış anlamayın.....”

 
'Tutuklanacak gazeteciler ve kabine listesi haberim dahilinde değil'


Darbe yapmak, bu amaçla cami bombalamak ve uçak düşürmek gibi planlar akıl dışı ve dehşet verici iddialardır. Tutuklanacak gazeteciler ile kabinede yeralacak kişilere dair listelerinin hazirlanmasi da dahil olmak uzere, bu plan ve listelerin hiçbirinin emrim altında ya da haberim dahilinde yapılması sözkonusu değildir. Taraf gazetesi bunun aksini gösteren hiç bir belge yayınlamamıştır, yayınlayabilmesi de mümkün değildir. Bu asılsız ithamları basan sorumsuz kişi ve yayın organları yargı önünde hesap vereceklerdir. Bu çok ağır ithamların ne amaçla yapıldığı ve neye hizmet ettiği konusundaki fikrimi tekrar açıklamaya gerek bulunmadığını sanıyorum.. Ancak, bu yazı vesilesi ile bu iddia sahiplerini bir kez daha ekran başına ve karşımda ispatlarını sunmaya davet ediyorum. Bütün hayatım boyunca attığım her adım, sarfettiğim her söz, her eyleme genel bir etiket koymak gerekirse bunun, dürüstlük ve meşruluk olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle, hesabını veremeyeceğim hiç bir eylem ve söz bulunmamaktadır. Askerlik hayatımda hiç bir desise ve entrikanın içnde bulunmadım. Bunların aksini iddia edenleri kamuoyu önünde yüzleşmeye çağırıyorum.


E.Org. Çetin DOĞAN