Kazdağları’nda bulunan Halilağa Bakır Ocağı için yapılması planlanan kapasite artırımı, cevher zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisine ilişkin halkın katılım toplantısı 15 Eylül’de yapılacak. Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu adına açıklama yapan Pınar Bilir, “Kazdağları’nda tüm metalik madencilik projelerine karşıyız. Mücadelemiz Kazdağları kurtulana kadar devam edecek” dedi.
Cengiz Holding, 2019 yılında Liberty Gold ve Teck Madencilik’ten Halilağa maden ocağını 55 milyon dolara satın aldı ve işletmesini Truva Bakır Maden İşletmeleri A.Ş.’ye verdi. Truva Madencilik, bölgede açık ocak tekniğiyle işletilen Halilağa Bakır Ocağı için kapasite artışı, atık depolama tesisi ve cevher zenginleştirme tesisi yapmak üzere çevresel etki değerlendirme (ÇED) başvurusunda bulundu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED süreci kapsamında 15 Eylül saat 11.00’de Hacıbekirler köyünde halkın katılım toplantısını yapılacağını duyurdu.
BirGün'den Gökay Başçan'ın haberine göre Cengiz Holding’e bağlı Truva adlı şirketin kapasite artırımı ve yapacakları tesislerin toplam maliyeti 923 milyon TL. Projenin ruhsat alanı 5 bin 166 hektar. 603,53 hektarlık ÇED alanı ise ormanlık alan ve şahıs arazilerinden oluşuyor.
Arkeolojik SİT alanının yanında
ÇED alanı, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’na sadece 150 metre uzaklıkta bulunuyor. Ayrıca yine ÇED alanı Hacıbekirler köyüne 730 metre, Muratlar köyüne 1,74 kilometre ve Halilağa köyüne ise 4,42 kilometre mesafede.
Bakır ocağının ömrü 19 yıl
Proje tanıtım dosyasında, projenin ömrü; 2 yıl inşaat dönemi, 15 yıl işletme dönemi ve 2 yıl kapatma dönemi olmak üzere toplamda 19 yıl olarak ifade edildi. Yine dosyada, projenin ömrü boyunca açık ocak işletmeciliğiyle çıkartılacak toplam cevher 90 milyon ton. Toplam pasa (atık) üretiminin ise 105 milyon ton olması öngörülüyor.
Proje kapsamında açık ocak işletmeciliğiyle çıkarılacak cevher, flotasyon yöntemiyle zenginleştirilecek. Zenginleşme işlemleri sonucunda oluşacak atıklar ise 219,16 hektarlık alanda inşa edilmesi planlanan atık depolanma tesisinde depolanması planlanıyor.
Tesiste kullanılacak su, içme suyu olarak kullanılan derelerden alınacak
Ne kadar su kullanılacağı belirtilmeyen proje dosyasında tesiste kullanılacak suyun bölge halkının içme ve sulama suyu olarak kullandığı gölet ve derelerden temin edileceği ifade edildi. Dosyada şu ifadelere yer verildi: “Tesiste kullanılacak su ise 2 nolu ÇED alanı içerisinde bulunan temiz su göletinden, 1 nolu ÇED alanına 5,5 kilometre kuzeydoğusundaki yer alan su alma yapısından ve yine 1 nolu ÇED alanının 11,84 kilometre kuzeydoğundaki Uzunalan Deresi’nden sağlanması planlanmaktadır.”
"Bölgedeki yerel yönetimler ses çıkarmıyor"
Muratlar köyünde çiftçilik yapan Mustafa Alper Ürgen ise Cengiz Holding’in iktidara yakın olduğunu ve bölgede bu yüzden rahat hareket ettiğini belirtti. Şirketin muhtarlıklara yardım ettiğini, köy yollarını ve mezarlıklarını yaptırdığını belirten Ürgen, “Tüm bunlara karşı duyarlı yurttaşlar bir araya gelerek büyük talan projesini durdurmak için mücadele ediyoruz. Bölgedeki yerel yönetimler ses çıkarmıyor. 51 bin dönüm arazide ağaçlar kesilince, bitkisel örtü kaldırılınca Mars yüzeyi gibi olacak. Onun üzerinde tarım ve hayvancılık yapmak mümkün değil. Burada tozdan topraktan duramayız. Ruhsat alanı büyük, faaliyet alanını genişletebilir. Şirketin maden işletmek istediği yer sulak bir bölge. Suyumuz, ormanımız kalmayınca tarım da mümkün değil” diye konuştu.
"Köylülerin işe değil tarımsal ürünlerinin değerlendirilmesine ihtiyacı var"
Halkın katılım toplantısının en az nüfusun yaşadığı köyde yapıldığına dikkat çeken Ürgen, “Toplantı Hacıbekirler köyünde yapılıyor. 2013’teki toplantı Muratlar köyünde yapılmak istenmiş ve yurttaşlar yaptırmamıştı. Az kişiyle yapmak işlerine geliyor. Biz tabii ki toplantıya gidip itirazlarımızı dile getireceğiz. Böyle bir maden açılması demek Kazdağları’nın kuzey yamaçlarının yok olması demek. Madenci kasa basına dönüşmesi demek. 2 bin kişiye iş vereceğiz diye propaganda yapıyorlar. Fakat maden açmak istedikleri yerde işsiz yok. Zaten tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar. Köylülerin işe değil tarımsal ürünlerinin değerlendirilmesine ihtiyacı var.