Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu savcısı Serdar Coşkun tarafından yürütülen Fethullah Gülen ve cemaatine yönelik 2014\75025 numaralı soruşturmanın 23 Mayıs 2014’te eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından yürütülen soruşturmanın neticesiz kalmasının ardından savcılığın “aynı konuda yeni delil elde edilmesi” gerekçesiyle başlatıldığı ortaya çıktı. Savcılığın cemaate yönelik talimat yazısının soruşturmanın başlatılmasından bir ay sonra emniyete gönderilmesi dikkat çekti.
Savcı Serdar Coşkun soruşturma kapsamında emniyet mensupları, haklarında dava açılan iş adamlarının da bulunduğu birçok kişinin bilgisine başvurdu. Ayrıca savcılık, cemaate yönelik basına yansıyan iddiaları da soruşturma dosyasına dahil etti ve araştırma konusu yaptı. Cemaat tarafından mağdur edildiklerini iddia eden kişiler tarafından verilen dokumanlar olduğu öğrenildi. Öte yandan, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabı da dosya da yer aldı. Savcılık, tüm bu iddiaları araştırması için geçen hafta Rafet Öngöçmen isimli polis memurunu “bilirkişi” olarak görevlendirdi. Bilirkişinin görevlendirme yazısında “dokümanların incelenmesi” talep edildi. Savcılık ayrıca cemaate yakın iş adamları ve kurumların mali durumlarının da araştırılmasını istedi.
Soruşturma kapsamında savcılık ayrıca Nuh Mete Yüksel tarafından yürütülen daha sonra eski CMK.250.Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan’ın takipsizlik kararı verdiği Osman Hilmi Özdil ile ilgili evrakları da incelemeye aldı. Osman Hilmi Özdil’in 2008 yılında Amerika’ya vize başvurusunda bulunduğu ve sonrasında FBI ile temasları olduğu yönündeki iddialar da araştırma konusu edildi. Savcılık ayrıca MİT ve Hanefi Avcı’nın Osman Hilmi Özdil ile ilgili değerlendirme raporlarını istedi.
Cezaevinde kalan iki kişinin bilgisine başvuruldu
Savcı Coşkun geçen hafta halen Eskişehir cezaevinde kalan bir iş adamı ve Erkan D. isimli Çankırı Cezaevi’nde kalan hükümlülerin bilgisine başvuruldu. İş adamının ifadesinde milyonluk ihaleler aldığını, cemaat tarafından kendisine kumpas kurulduğunu, ailesinin tehdit edildiğini anlattığı öğrenildi.
Söz konusu iş adamının savcıya Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında açılan davanın “paralel yapının tuzağı” olduğunu öne sürdüğü aktarıldı. Erkan D. isimli hükümlünün ise daha önce iki kez başından geçenleri anlatmak için MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a mektup yazdığını ancak mektubun ulaşmadığını düşündüğünü belirtti. Savcı Coşkun’un ismini gazetelerden okuduğunu ve paralel yapının üzerine kararlılıkla gideceğini düşündüğü için bilgi vermek istediğini belirtti. Erkan D., savcıya paralel yapının yargı içerisinde bir çete gibi hareket ettiğini, Yargıtay aşamasındaki dosyalara dahi müdahale ettiklerini aktardığı öğrenilirken, soruşturmanın seyrine göre daha kapsamlı ifade verebileceğini belirttiği kaydedildi.