Gündem

Cem Garipoğlu'nun detaylı ifadesi

Cem Garipoğlu, 17 Eylül Perşembe günü tutuklandığı İstanbul Adliyesi'nde cinayeti nasıl işlediğini ve sonrasını anlattı.

19 Eylül 2009 03:00

Münevver Karabulut’u öldürüp, cesedini testereyle kesen Cem Garipoğlu, nöbetçi mahkemede 'O’nu seviyordum. Ama cep telefonundaki ’Sevgilim, canım’ yazılı mesajları görünce çılgına döndüm. Tartıştık, itiştik. Mutfaktaki meyve bıçağını alıp sapladım, sapladım... Öldüğünü anlayınca da cesedini bavula koymak istedim. Sığmadı, nalburdan testere alıp başını kestim' diye ifade verdi.

3 Mart 2009’da liseli sevgilisi Münevver Karabulut’u İstanbul Bahçeşehir’deki villasında öldürüp, cesedini parçalara ayırdıktan sonra Etiler’de çöp konteynerine atan Cem Garipoğlu, önceki gün kendisini tutuklayan İstanbul Adliyesi’nde nöbetçi mahkemede korkunç cinayeti nasıl işlediğini anlattı.

Cem Garipoğlu, 3’üncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde Hakim Sevtap Yılmaz’ın kendisine yöneltilen suçlar sayılınca şunları anlattı:

Münevver’le Bebek’te tanıştım

Ben Münevver Karabulut ile olaydan tahminen bir yıl kadar önce Bebek’te bir kafede arkadaşlarımın vasıtasıyla tanıştım. Kendisi ile bu tanışmadan sonra arkadaş ortamında birlikte olmaya başladık. Olaydan 5, 6 ay evvel de bu arkadaşlığımız duygusal hale dönüştü. Ben Münevver’i seviyordum ve bu buluşmalarımızda da kendi aramızda da hiçbir sorun yaşamadık. Münevver ile arkadaşlık yaptığımız dönemde kafelerden birine gittiğimizde Münevver’in erkek kardeşiyle tanıştım. Burada kendisi ile sohbet ettik. Münevver’in anne ve babasını hiç görmedim.

Annemle Münevver’i tanıştırdım

Münevverle birlikte İstinye Park’ta gezdiğimiz sırada benim annemle karşılaştık. Ben annem ile Münevver’i ayaküstü burada tanıştırdım. Kız arkadaşım olduğunu söyledim. Annemle aralarında kısa bir konuşma geçti. Daha sonra biz annemin yanından ayrıldık. Bu arkadaşlığımız süresince Münevverle birlikte Bahçeşehir’de bulunan evimize evde kimsenin olmadığı zamanlarda 5-6 kez gittik. Ortalama olarak evde 5 saat kadar kaldığımız olmuştur, kaldığımız süre içerisinde oturup sohbet ediyor ev aramızdaki duygusal ilişki nedeniyle zaman zaman öpüşüyorduk. Ancak cinsel anlamda hiçbir zaman ileriye gitmedik.

Sevgililer Günü’nde kanlı film izledik

Münevver ile Sevgililer Günü’nde komik olduğunu düşündüğümüz bir filmi seyretmek üzere sinemaya gittik. Ancak filmi seyerederken komik olmadığını, kanlı sevgililerin olduğu bir korku filmi olduğunu görüp ’Bugün lanet berbat Sevgililer Günü’ diye aramızda konuşup dalga geçtik. Ancak film de yarıya geldiği için çıkmadan tamamını seyrettik.

O gün Münevver’in lisesine gittim

Olay günü olan 03.03.2009 günü, ben saat 13.00-14.00 gibi Münevver’in öğrenim gördüğü Beşiktaş’ta bulunan Bingül Erdem Lisesi’ne taksi ile gittim. Burada Münevver ile buluştum. Konuştuk aramızda ’ne yapalım’ diye düşündük. Ben eve gitmeyi teklif etttim. Önce razı olmadı daha sonra da ’Yapacak başka birşey yok, gidelim’ dedi. Ticari taksi ile Bahçeşehir’de bulunan evimize Münevver ile birlikte gittik. Evde her zaman olduğu gibi yine kimse yoktu. Annem sürekli komşulara gittiği için saat 19.00-20.00 gibi eve dönerdi. Babam işteydi. Abim yurtdışında eğitim görüyordu. Biri 13 diğeri 3 yaşında olan kız kardeşlerim ve sürekli olarak annemle birlikte oldukları için onlar da evde yoklardı.

Evde bahçe ve havuzu gezdirdim

Evimiz 4 katlıdır. 3 ayrı giriş kapısı bulunmaktadır. Ön kapı arka kapı ve bahçe, havuz tarafından girilen bir kapı mevcuttur. Daha önceki gelişlerimizde bahçe ve havuz kapısını hiç kullanmadığımız için Münevver’in görmesi amacıyla bu kapıdan girmeye karar verdik. Ben de kendisine bahçe ve havuzu gezdirdim. Daha sonra bahçe havuz kapısına geldiğimizde kapıdan anahtarla girmek mümkün olmadığı için Münevver kapıda kaldı. Ben de ön kapıdan içeri girerek Münevver’e içeriden kapıyı açıp kendisini eve aldım.

Öpüştük, ben 2 duble votka içtim

Birlikte oturma odasında ikinci katta bir süre oturduk. Aramızda sohbet ettik. Bir süre öpüştük. Ancak herzaman olduğu gibi yine çok ileriye gitmeden birbirimizle seviştik. 30 veya 45 dakika sonra aperatif getirerek onları yedik. Ben bu arada 2 duble votka içtim. Bir süre sonra bereberce Münevver ile oturduğumuz katta olan mutfağa gittik. Ben burada da 1 duble votka içtim. Münevver içmek için su aldığı sırada masanın üzerinde duran Münevver’in cep telefonunu alarak karıştırmaya başladım.

‘Canım’ yazılı mesajları görünce kızdım

Mesaj kısmında ’sevgilim, canım’ gibi sözler olan ancak şu an detayını tam hatırlayamadığım bazı sözlerin olduğu birkaç tane mesaj olduğunu gördüm. Kendisinden bu mesajların kim tarafından gönderildiğini sorduğumda beni geçiştirmek istedi ve bana ’Bunlar boş şeyler, ben seni seviyorum’ diye söyledi. Ancak ben Münevver’i sevdiğim için bu duruma çok öfkelendim.

Tartıştık, cinnet geçirip bıçakladım

Aramızda tartışma başladı ve bu tartışma itişmeye kadar gitti. Mutafakta olan meyve bıçağını elime geçirerek kendimde olmadan, cinnet geçirerek Münevver’in karnına vurdum. Daha sonra bir iki darbe daha vurduğumu hatırlıyorum. Ancak neresine vurduğumu hatırlamıyorum. Münevver yere düşmüştü. Kımıldamadığı için hareket etmediği için öldüğünü düşündüm. Öldüğüne emin oldum. Çok aşırı panik yaptım.

Ceset bavula sığmadı, testere aldım

Bodrum katına inerek bir bavul alıp geldim. Münevver’i bu bavula koymaya çalıştım. Ancak sığmadı. Bunun üzerine ellerimi yıkadım üzerimde bulunan çok fazla olmayan kan lekelerini su ile sildim ve evimizin bahçe kapısından çıkarak evimize yaya olarak 5-10 dakika mesafede olan nalbura gittim ve buradan bir testere satın aldım. Tekrar koşarak eve geldim. Bahçe kapısından içeriye girdim. Münevver’in kafasına bu testere ile kestim. Olayın vehameti nedeniyle bunu nasıl becerdiğimi hatırlamıyorum.

Kafasını gitar kutusuna koydum

Daha sonra gitar çaldığım için evin her yerinde bulunan gitar kabının içerisine kafasını, bavula da vücudunu yerleştirdim. Ancak yerde kan bulunmaktaydı. Bunların üzerine de kirli çamaşır sepetinde bulunan eşyalardan getirerek attım. Kabaca kanı temizledim. Amacım kan izinin gözükmemesiydi. Daha sonra korsan taksi durağına telefon açtım. Taksi çağırdım. Taksinin gelmesi üzerine de bavul ile gitar kabını alarak taksinin yanına gittim. Taksi şoförü eşyaları bagaja koymakta bana yardımcı oldu. Gitar kabının içerisine kafasını koyarken önce torba içerisine koyduğum için dışarıya herhangi bir kan sızmadı. Vücudunu herhangi birşeye sarmamıştım. Ancak bavuldan dışarıya herhangi bir kan olmadı. Belki olduysa da ben fark etmedim. Neden gittiğimi bilmiyorum ancak Etiler’e götürmesini söyledim.

Etiler’de taksiden inip, yürüdüm

Ve taksi Etiler’e gelince burada taksiden indim. Şoför eşyalarımın inmesi için yardımcı oldu. Bavul tekerlekliydi. Çekmek suretiyle 50 metre kadar ileride bulunan çöp konteynerinin oraya geldim. Etrafta kimse yoktu. Bavul ile gitar kutusunu bu çöp konteynerinin içerisine attım. Saat tahminen 19.00 sıralarıydı. Ben olayda kullandığım meyva bıçağını ne yaptığımı hatırlamıyorum. Yine olayda kullandığım testereyi kabaca yıkadıktan sonra gazeteye sarıp torba içerisine koyup gardırobun içerisine sakladım. Münevver’in yerdeki kanlarını sildiğimi kirli eşyaları da yine torbaya koyup testereyi koyduğum dolabın içerisine sıkıştırdım. Münevver’in cesedini bavul ve gitar kutusu içerisinde konteynere attıktan sonra moral bozukluğu içerisinde hızlı hızlı Akmerkez’e kadar yürüdüm.

Ağabeyimin arkadaşı ile selamlaştık

Çok kısa bir süre içerisinde Akmerkez’e gelmiştim. İçeriye girdim. İçeride iki üç tur attım. Bu arada ağabeyimin arkadaşı Eren A. ile karşılaştım. Kendisi ile selamlaştık. Karşılıklı telefon numaralarımızı alarak birbirimize çağrı attık. Ben olayın tesiri ile hala titremeye devam ediyordum. Benim bu durumumdan şüphelenip şüphelenmediğini bilmiyorum. Bana birşey sormadı. Ben daha sonra oradan ayrılarak Taksim’e gittim. Bahçeşehir’e gitmek için otobüse binip eve geldim.

Annem evdeki dağınıklığı sordu

Ben otobüsteyken annem beni cep telefonumdan aradı. Evin durumunun değişik olması sebebiyle yerde izlerin bulunması nedeniyle ne olduğunu anlamak için beni aradığını söyledi. Ben de kendisine ’eve gelmek üzereyim, gelince konuşuruz’ dedim. Saat tahminen 21.00-21.30 sıralarında eve gittim. Annem evde ’ne oldu’ diye sordu. Ben de kendisine kustuğumu bu nedenle yerlerin kirlendiğini anlattım. Saat 22.00 sıralarında babam eve geldi. Annem babama ’ben bir şeylerden şüpheleniyorum, oğlunla konuş istersen’ diye söyledi.

Mahkemece gereği düşünüldü, tutuklanmasına karar verildi

Mahkemedeki bu ifadesinin ardından Cem Garipoğlu’na İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca alınan ifadesi okunarak soruldu. 'O ifadem doğrudur, aynen tekrar ediyorum' diyen Cem’in saat 22.00’de de tutuklanmasına karar verildi.

‘Cinayeti önce babama söyledim’

Babam bana ne olduğunu sordu. Ben kendisine birşey söylemeden dışarıya çıkmamızı kendisiyle erkek erkeğe konuşmak istediğimi söyledim. Babamın arabasına binerek Bahçeşehir’de bulunan bir kafeye doğru gitmeye başladık. Daha doğrusu kendisinin beni kafeye bırakmasını istedim. Yolda giderken babama Münevver isimli bir kız arkadaşımı eve getirdiğimi ve yaraladığımı anlattım. Babam paniğe kapıldı. ’Kız arkadaşını ara durumu öğren’ diye söyledi. Ancak bu arada kafenin önüne gelmiştik.

Babamın arkadaşı ‘Arabaya atla’ dedi

Ben arabadan inmeden önce babama ’ben aslında bu kızı öldürdüm’ dedim ve arabadan ayrıldım. Babam arabasıyla geri döndü nereye gittiğini bilmiyorum. Ancak babamın eve gittiğini benim için bir çare aradığını beni kurtaracağını düşünüyordum. Ancak aradan ne kadar zaman geçtiğini tam olarak hatırlamıyorum. Bir süre sonra bir adam kafeye geldi. Bana doğru ’Cem’ diye seslenerek işaret yaptı. Ben de babamın adamlarından birinin olduğunu düşünerek yanına gittim. Bana ’Arabaya atla’ dedi.

6 ay evde tek başıma yaşadım...

Ben arabanın arkasına bindim. Üzerime örtecek birşey vererek ’Bunu ört’ dedi. Yaklaşık 6-7 saat kadar yol gittik. Ben bu arada kendimde değildim. Yolda birkaç defa örtüyü kaldırmak istediysem de arabayı kullanan bu kişi bana engel oldu. Yanımızda başka kişi yoktu. Bir eve geldik. Bu evin apartman mı yoksa müstakil bir ev mi olduğunu olayın verdiği sıkıntı nedeniyle tam olarak göremedim. Bu evde ben 6 ay kadar yalnız başıma yaşadım. Arada bir bana yiyecek getirildi. Evde telefon yoktu. İnternet yoktu. Sadece televizyon seyrettim. Daha sonra da bildiğiniz gibi teslim oldu. Yaptığım bu olaydan dolayı çok pişmanım. Böyle birşeyin olmasını asla istemezdim. Keşke bu olay ona dağil de bana olsaydı. Keşke o bir çekeceğine ben yüzbin çekseydim.