T24 - AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, "Ergenekon makyajını kazıyınca PKK, PKK makyajını kazıyınca Ergenekon ortaya çıkıyor" dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü açıklamalarının ardından Güneydoğu'da son yaşanan olayları NTV'ye değerlendirdi.
Ömer Çelik şunları söyledi:
"Epey bir zamandır, bu Ergenekon soruşturması başladığından beri ortaya saçılan belgeler ve bazı tablolar bize terörist organizasyonlar ile darbe yapmak isteyen çeteler arasında sadece taktik değil organik bir bağ olduğunu gösteriyor. Bunlar ortak bir payda da buluşuyorlar. Ortak bir merkezden yönetiliyorlar.
Ergenekon eylemlerinin makyajını kazırsanız altından PKK çıkar. PKK eylemlerinin makyajını kazırsanız arkasındaki yüz Ergenekon’dur. Türkiye artık bu tabloyu görmüştür. Ne zaman Türkiye bir seçime gitse, Türkiye ekonomisinde, demokrasisinde, dış politikasında bir atılım gösterse çift taraflı kıskaca alınır.
Bu kıskaçların birincisi, Türkiye içerisinde darbe ya da post modern darbe yapmak isteyenlerin ortaya koydukları planlardır. İkinci olarak da PKK merkezli bir takım eylemlerin temposu artar.
Biz bu tip iddialar konusunda dikkatli olmalıyız. Ama çok açık şekilde iddia ediyoruz, Güneydoğu’daki bazı eylemlerin kontrolsüzlüğü Ergenekon dediğimiz bu kaos mekanizmasının içinde olduğunu gösteriyor. Bir takım Ergenekonvari eylemlerinin de PKK dediğimiz mekanizmanın içinde olduğunu gösteriyor.
Burada bir tahterevalli var, bu bir rol paylaşımı. Yerine göre toplumda kaygı oluşturmak için özellikle de bazı siyasi partilere yönelik seçmen trafiğini etkilemek üzere PKK bir adım ileri Ergenekon bir adım geri ya da PKK bir adım geri, Ergenekon bir adım ileri gibisinden bir eylem planı ortaya konuluyor.
Çok patronlu yapı
Esasında bir tarafta PKK, diğer tarafta Ergenekon var, bunlar oturup anlaşıyorlar demek değil. Bunlar içiçe girmiş grift yapılardır. Böyle bir tablo ortaya çıktığı zaman, birileri elindeki silahlı gücü darbe ya da post modern darbe için kullanmaya çalıştığı zaman veya Ortadoğu’da Beka’dan Kandil’e kadar bir terörist organizasyon kendisine yaşam hakkı bulduğu zaman, yabancı istihabaratların da bunlara destek vermesi ya da manüpile etmesi mümkün olabilir; bu durumda çok patronlu, çok başlı aynı zamanda da çok işlevi olan bir yapı ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu oluşum, seçimlere giderken bir kere daha seçmen tercihlerini etkilemek için faaliyete geçti.
Kırmızı çizgi
Kırmızı çizgimiz, hiçbir şekilde terör olayına, terör ile vatandaşın baskı altına alınmasına izin vermeyiz. Ama hem Ergenekonvari bazı provakasyonlar da hem de PKK’nın yaptığı bazı eylemlerde devletin reflekslerini kışkırtmaya çalışıyorlar. Eskisen, olağan üstü hal zamanındaki gibi devletin aşırı şiddet kullanması için kışkırtmaya çalışıyorlar.
'Eskisi gibi olmaz'
Bir diğer kırmızı çizgimiz de devlet hiçbir zaman meşruiyet dışına çıkmayacaktır. Hiçbir zaman meşruiyet dışında bir tepki göstermeyecektir. Devlet meşru savunma hakkını vatandaşlarına zarar vermeyecek şekilde kullanacaktır. Ama şu da açık bir meseledir; bazı BDP vekilleri çıkıp, ‘Halk burada öfkeli, hepsini AK Parti yapıyor’ diyorlar.
Tam aksine BDP’nin şayet zerre kadar iradesi varsa, zerre kadar iddia ettiklerinin arkasındaysalar, PKK terörüne karşı, PKK’nın seçimi sabote etmek isteyen davranışlarına karşı tavır almalıdır.
'Her şey kontrol altında'
Devletin bazı görevlilerinin, geçmişte terör ile mücadele adına bazı legal sınırların dışına çıkması, hukuk devleti dışında organizasyonlara gitmesi, o JİTEM’ler falan artık kontrol altındadır. Bugün illegalite adına Türkiye’yi kaosa sürüklemeye çalışanlara karşı devlet, hukuk devletinin ve demokrasinin gerekleri içinde mücadele etmektedir ve bunu gayet başarı ile yürütmektedir.
Dolayısıyla Kürt sorunun doğmasında büyük bir eten olan legalite sınırlarının dışına çıkarak baskı gibi yöntemler bitmiştir. Güvenlik güçlerinin içindeki savruk güçlerle mücadele etmektedir.
Devlet meşruiyet içinde devam ederken birilerinin çıkıp sürekli devleti eleştirerek PKK’nın ortaya koyduğu, terör ve kaos odaklı tutumuna karşı laf etmemektedir ve bu düşündürücüdür.
'Demokratik özerkliğe karşı olunmalı'
Biz artık nasıl olağanüstü hal durumunu milletin hafızasından sildiysek, ona karşıysak, bunun simetrisi olan Stalinist demokratik özerkliğe de demokrat kişilerin karşı olmaları gerekmektedir.
Kaset siyaseti
Kaset siyaseti çirkindir ve buna karşıyız. Nasıl silah, medya ve sermaye ile siyaset dizayn edilemezse kaset ile de siyaset dizayn edilemez. Bu tartışmaya iktidar partisinin girmesinin nedeni, Sayın Bahçeli’nin bizi ve okyanus ötesini suçlamasıdır. Bu MHP’nin iç hesaplaşmasıdır. Sayın Bahçeli burada iktidar ya da okyanus ötesi gibi kelimelerle konuyu geçiştirmemeli, kendi partisinin içine bakmalıdır."