Dünya

'Celal Amca' tekrar cumhurbaşkanlığına seçildi!

'Celal Amca', Irak parlamentosunda yapılan ikinci tur oylama sonunda yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi...

12 Kasım 2010 02:00

T24 - Celal Talabani, nam-ı diğer 'Celal Amca', Irak parlamentosunda yapılan ikinci tur oylama sonunda yeniden cumhurbaşkanlığına seçildi.

Talabani, Irakiye listesinin taleplerinin yerine getirilmemesi üzerine çekildiği; İlk turda 12 oy alan Şii ittifakından Hüseyin Musevi'nin ikinci tura katılmadığı seçimde, 199 oy olarak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna yeniden oturdu. Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş'ın bugün (12 Kasım 2010) yayımlanan yazısı şöyle:


Türkiye Irak’ta neden kaybetti?

Ankara’da sessizlik. Doğruya doğru; Irak’ta yeni kurulan hükümet, Türkiye’nin istediği doğrultuda gelişmedi.  Bağdat’ta iktidarı, İran damgalı olan güçlü bir Şii blok ele geçirdi. Ankara’nın Sünni’leri kollama ve İran’ı dengeleme çabaları beklenen sonucu vermemiş gözüküyor. Üstelik son dakikada Celal Talabani’ye alternatif cumhurbaşkanı çıkarma girişimleri, tam anlamıyla geri tepti.
Bu yüzden de medyada ‘Ankara yanlış ata oynadı’ yorumları var. Ahmet Davutoğlu’nun yürüttüğü Irak politikası başarısız bulunuyor. Bu böyle mi? 

Bence sadece sonuca bakıp ‘Türkiye kaybetti’ demek doğru değil. Öncelikle Irak’ta kaybeden, Türkiye’nin yanında, ABD ve sekter olmayan bütünleşmiş Irak projesi. Kazanan ise İran.
İkincisi, biraz da ilkelere ve doğrulara bakmak lazım. Dış politika, sadece pragmatizm üzerine kurulu değildir. Ankara, Şii bloğun lideri Nuri El Maliki’ye karşı bir denge arayışında haklıydı. Bu sadece Şii mezhepsel hegemonyaya karşı değil, aynı zamanda İran’a karşı da bir denge arayışıydı. 

Eleştirenler diyor ki, Türkiye’nin hem Irak hem de Lübnan meselesine bakışında bir Sünni perspektifi var.  Bu doğru. Ankara fazlaca Sünni prizmasından bakıyor dünyaya. Ancak Irak’ta Sünnileri savunan sadece Ankara değil. Washington’da laik bir koalisyon kuran İyad Allavi’nin Irakiye hareketini destekledi. Çünkü Irak’ı  etnik gerilimden ancak böyle bir hareket kurtarabilirdi.
Belki denilebilir ki Ankara kendi gücüne çok güvendi; Iraklıları azımsadı. Ancak yine Sezar’ın hakkı Sezar’a. Türkiye, Irak’ta cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir nüfuza sahip. Nihai kertede istediği hükümeti kurduramadı; ancak son dakikaya kadar önemli bir aktördü. Bir Iraklı siyasetçi geçen ay Bağdat’taki büyükelçi Murat Özçelik’ten söz ederken, ‘Artık bizim orada siyaset yapmanın yolu elçiliğinizden geçiyor. Murat Özçelik ABD elçisinden önemli’ dedi.  Azımsamayın bu tespiti.
Evet, sonuçta istenen olmadı. Fakat Türkiye, ilk kez Irak gibi kritik bir Ortadoğu ülkesinde top oynamaya çalışıyor.  Ve etkisini de hissettiriyor. Sonuçta bu bir maç değil; maraton. Bugün gol yemiş olabilirsiniz; ama önemli olan sonuna kadar sahada kalabilmek...