Gezi Parkı direnişinde aktif rol üstlenen Beşiktaş'ın taraftar grubu "Çarşı" internet siteleri üzerinden bir açıklama yayınladı. Çarşı grubu, "Sen de sarılacak bir ağaç bul” başlığıyla paylaştığı mektubunda, eyleme destek veren direnişçilere teşekkür ederken, bir yandan da istemeden de olsa zarar verdiklerinden özür diledi. Gezi Parkı direnişinin simgelerinden biri haline gelen Çarşı grubunun samimi mektubu şöyle;
'Sen de sarılacak bir ağaç bul'
Bir bahçeye giremezsen, Durup seyran eyleme, Bir gönül yapamazsan, Yıkıp viran eyleme…
Gördüğü şiddet yüzünden yaralanmış, tüm insanlarımıza geçmiş olsun der, yaşamını yitirmiş olan insanlarımızın ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Mekanları cennet olsun, hatıraları yaşasın. İstemeden de olsa kimilerine bir zararımız dokunmuşsa.. Geride bıraktığımız tek bir çöp için dahi halkımızdan ve dünyanın en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerinden özür dileriz..
Bilenler bilir bizi, gerektiği zaman özür dileyenleri severiz…
Hayatı futbola değil, futbolu hayata feda edenler olarak, yaşadığımız bu süreç zarfında, çocukluğumuzdan beri vurmalı çalgıların ustası analarımıza..
Halkın malına ve canına zarar gelmemesi için itina ile hareket etmiş olan, provokasyonlara asla izin vermeyen ve bundan sonra da vermeyecek olan insanlarımıza..
Kapısını arkadan sürgülemeyen semtimizin güzel sakinlerine.. “Direnmeye gittim, gelecem” diyen esnafına.. “Semt bizim, aşk bizim” şiarının hakkını verirken, yere düşen insanlara korkusuzca kalkan olan delikanlılarımıza.. Seccadesini sedye yapan cami imamına, su taşıyan kilise papazına.. Başka renklere gönül verip rekabetini maneviyatına saklayanlara.. Dualarını, iyi niyetlerini bizden esirgemeyen Antartika’daki penguenlere.. Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine.. Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, şair/yazar ve düşünürlere… Emekçi ve emeklilere.. Starbucks’ın alnının ortasına “Yaşasın tam bağımsız Kuru Kahveci Mehmet Efendi” yazan zekaya.. “Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem” diyen dikkate, haksızlığın, kibrin fırlattığı taşlara karşı göğsünü siper eden yiğit kadınlarımıza.. Gönüllü doktorlarımıza ve avukatlarımıza.. “Bi başına çoraplarını bile giyemez, eksantrik kitaplar dışında kitap, dergi okumaz, etliye, sütlüye, dertliye, asgari ücrete, evin ekmeğine karışmaz, yanında bomba patlasa umurunda olmaz” denilen velakin herkese çalımını atıp röveşatasını yapan gençliğimize.. Selam veren tüm dostlara…
Yolda bize eşlik eden Beşiktaş sahilinin martılarına ve gölgesini bizden esirgemeyen ağaçlara teşekkür ederiz..
“Ağaç demişki baltaya
Sen beni kesemezdin ama
Ne yapayım ki sapın benden
Bak şu ağacın bilincine sen
Ölen ben, öldüren benden
Her yerde böyle olmuş bu
Önce dağa, taşa, ağaca söyletmiş halk
Sonunda sabahın bir yerinden
Uyanıp kalkmış ayağa ırmak
Ölen ben, öldüren benden”