Ekonomi

Cari açık korkusu büyümeyi engellemesin

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin ekonomisini dünyadaki en kötü senaryoyu dikkate alarak güçlendirmesi gerektiğini söyledi.

06 Eylül 2008 03:00

Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir yandan cari açığın önemli risk olduğunun altını çizerken, diğer taraftan da "Cari açık korkusuna kapılıp, büyümeden de taviz vermeyelim" uyarısında bulundu.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ABD’den başlayıp dünyayı etkisi altına alan finansal dalgalanmanın hangi noktada durabileceğinin kestirilemediğini hatırlatarak, "Türkiye’nin en kötü senaryoya göre ekonomik alt yapısını güçlendirip, hazır hale getirmesi gerekir. Bunun için reform sürecini devam ettirmeliyiz" dedi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, yıl sonunda 50 milyar doları aşması beklenen cari açığın Türkiye’nin önemli risklerinden biri olduğuna dikkat çekerek, "Ancak, cari açık korkusuna kapılıp, büyümeden taviz vermemeliyiz" çağrısı yaptı.

2 yılımız kayboldu

Arzuhan Doğan Yalçındağ, genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve AKP’nin kapatılması davası derken Türkiye’nin 2 yılı "kayıp zaman" şeklinde geçirdiğine işaret ederek, şunları dile getirdi: "Dünyadaki dalgalanmanın etkisinin nerelere kadar uzanacağını, nerede duracağını kimse kestiremiyor. Öyleyse, Türkiye’ye düşen, bu dönemde ekonomik dayanıklılığını artırmak. Bunun yolu da gerekli reformları tamamlamaktan geçiyor. Hükümet, kaybedilen zamanı da dikkate alarak adımlarını hızlandırmalı."

Korkuya kapılmamalı

Türkiye’nin korkulu rüyalarından biri olan cari açık konusunda zaman zaman, "nasıl olsa finanse ediyoruz, korkmaya gerek yok" havasının öne çıktığına dikkat çeken Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları söyledi: "Türkiye ne, ’büyüyelim de cari açık verelim’ gibi bir noktada durmalı, ne de ’cari açık riski azalsın diye büyümeden vazgeçelim’ korkusuna kapılmamalı. Aslında cari açığın köklü çözümü öncelikle sanayi stratejisinden geçiyor. Stratejinin çizilmesiyle birlikte, katma değeri yüksek, teknolojiye dayalı üretime ağırlık vermenin yolunu bulmalıyız."

Sinyaller iyi değil

Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir soru üzerine, birinci çeyrekteki yüzde 6.6’lık büyümenin kendileri için de sürpriz olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmeyi yaptı: "Ancak, ikinci çeyrek için gelen işaretler aynı olumlu havayı vermiyor. İkinci çeyrek büyümesi, birinci çeyreğe oranla kötü çıkabilir. Biz yıl sonunda büyümenin yüzde 4 dolayında gerçekleşmesini bekliyoruz."

Yeni program yok

Türkiye’nin var olan ekonomik programı iyi götürmeye çalışması gerektiğinin altını çizen Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir soruyu yanıtlarken, şöyle konuştu: "Türkiye’nin yepyeni bir ekonomik programı gündeme almasını beklemiyoruz. İstihdam, GAP paketi olumluydu. Bunun gibi adımlarla mevcut programı güçlendirip, yola devam etmeliyiz. Ayrıca Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) da ihtiyati stand-by gibi bir program üzerinde anlaşıp yolumuza devam etmenin yararı olabilir diye düşünüyoruz."

Türkiye, AB uyum programına dört elle sarılmalı

HÜKÜMETİN Avrupa Birliği (AB) uyum programı konusunda yavaş hareket ettiği izlenimi edindiklerini vurgulayan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye, AB’yle uyum programına dört elle sarılmalı, gerekenleri hızlı bir şekilde yapmalı. Böyle bir adım, Türkiye’ye iyi gelir, dünyadaki türbülansa karşı nispeten rahatlarız. Biz ulusal programı şu anda çok öncelikli konular arasında görüyoruz. Bu program, birçok derdimize derman olur. AKP, AB’yi yeniden gündeme taşımalı. Bir yandan AB ülkelerindeki halkların iknasına dönük tanıtım çalışmaları yapılırken, diğer taraftan da içerde düşen nabzın yeniden AB yönünde atmasını sağlamanın yolları aranmalı" dedi.

Kız istemeye gidene üniversite soruyorlar

Türkiye’de değişimin eğitimli insanların gücüyle olabileceğini savunan Arzuhan Doğan Yalçındağ, şöyle konuştu: "Okul sayılarında artış var ama eğitimin niteliği hálá yeterli değil. Eğitimdeki sorunu, kız istemeye gidene ’üniversite mezunu musun’ diye sorulması da ortaya koyuyor."

Yalçındağ Obama’yı destekliyor

Arzuhan Doğan Yalçındağ, ABD’deki başkanlık seçimleriyle ilgili bir soru üzerine, şunları söyledi: "Şahsen benim gönlüm Barack Obama’nın başkan seçilmesinden yana. ABD seçimlerinden çıkacak böyle bir sonuç dünyaya iyi gelir diye düşünüyorum. Seçimlerinin sonuçlanmasından kısa bir süre sonra TÜSİAD olarak ABD’ye gideceğiz."

Öncelik yerel seçim olmasın

Arzuhan Doğan Yalçındağ, her seçimin ekonomi açısından riskler taşıdığına dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yerel seçimler konusunda bazı endişelerimiz var. Hükümetin önceliğini yerel seçimler yerine ekonomiye vermesi gerekir. Her seçim dönemi bir risktir. Hükümetin yerel seçimlerde kamu maliyesi dengelerini bozmamaya özen göstermesi gerekir."

Yüksek faizi istemiyoruz

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’de reel faizin yüksekliğine dikkat çekilmesi üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: "Yüksek faizden iş insanları olarak biz de rahatsızız. Ancak, yüksek faizin bir ’sonuç’ olduğunu da unutmayalım. Dünyadaki olumsuz gelişmeler, Türkiye’de son iki yılda yaşanan seçim ve siyasi gelişmeler, faizleri de yüksek düzeyde tuttu. Üstelik şimdi eski düşmanımız enflasyon da iki haneye dönerek kendini yeniden gösterdi. Bu nedenle, ’faiz insin, kur yükselsin, YTL biraz güç kaybetsin’ gibi isteklerde bulunmak yerine, yüksek faizi yaratan nedenlere odaklanmalıyız."

İyimserliği elden bırakamayız

Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir yandan ekonomideki risklerin ve olumsuzlukların altını çizerken, diğer taraftan moral bozmamaya da özen gösterdi: "Biz hiçbir zaman iyimserliği elden bırakmıyoruz. İyimser olalım ama yapılması gerekenlerin yer aldığı ajandayı da gözardı etmeyelim. Eğer iyimserliği elden bırakırsak, o zaman kolay kolay yatırım da yapamayız."

İki Alman gazetesinde350 bin Euro’ya ek yayınladık

AB ülkelerinde Türkiye’nin imajını düzeltmeye dönük tanıtım çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları anlattı: "Almanya’da Frankfurter Algemaine ve Bild gazeteleri aracılığıyla Türkiye’yi tanıtmaya dönük, birer kitapçık dağıttık. Kitapçık maliyetini Tanıtma Fonu’yla paylaşacaktık, olmadı. Almanya’daki bazı etkili siyasilerden de mesajlar alarak kitapçıkları yayınladık. Bunun için 350 bin Euro harcadık."