Gündem

Erdoğan: Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız, bunun adı Türkiye modelidir

17 Eylül 2020 11:38

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler olsun dostlarımız için de aynı mücadeleyi göstermekte kararlıyız. Bunun adı Türkiye modelidir. Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız." dedi. 

Partisinin il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan, "Milletimizin huzuruna çıktığımızda her alanda anlatacak hikâyemiz, gösterecek eserimiz, bırakınız günleri haftaları sayıp dökeceğimiz icraatımız var.  Türkiye’de kuruluşundan itibaren girdiği her seçimde istisnasız birinci çıkan tek parti AK Parti’dir.  Bizim partimiz sürekli kendisini yenilemeyi başaran, sürekli kendisini bir sonraki mücadeleye hazırlayan ve dinamik kalabilen bir partidir.İnşallah 7. Olağan Kongre sürecimizi bu çerçevede çok daha büyük bir atılımın dönüm noktası haline dönüştüreceğiz." diye konuştu. 

"313 bin yeni genç üye AK Parti’nin gençlerle bağının giderek güçlendiğini gösteriyor"

Erdoğan, "Siyasi partilerin hitap ettikleri toplumla kurdukları en güçlü bağlardan biri üye çalışmalarıdır. Başlattığımız gönül seferberliği ile bir yandan kongrelerde yeni yönetimlerimizi seçiyor, diğer yandan üye sayımızı arttırarak tabanımızı genişletiyoruz. AK Parti sadece bu yıl yaptığımı 601 bin yeni üyeyle pek çok partinin toplam üye sayısını geride bırakmıştır. 601 bin yeni üyenin yarısından fazlasını 313 binini gençler oluşturuyor. Bu tablo AK Parti’nin gençlerle bağının giderek güçlendiğini gösteriyor. Partide teşkilat kademelerinde ve ülke yönetiminde çalışmayı tercih ettiği kadrolarda en yüksek genç oranına sahip siyasi teşekkül biziz. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ve en aktif kadın kollarına, gençlik kollarına sahip partisiyiz." ifadesini kullandı. 

Erdoğan, "Ülkemizin 81 vilayetinin tamamına yayılmış olan 10,5 milyon üyemizle adeta Türkiye’nin 8’de 1 oranındaki modeli durumundayız. Genel merkezinden mahalle ve köy temsilcisine kadar bu büyük mekanizmayı en ahenkli şekilde çalıştırmak teşkilat yöneticilerimizin görevidir. Hangi seviyede olursa olsun AK Parti teşkilatlarında görev almak demek ülkenin ve milletin geleceğinin inşasında sorumluluk üstlenmek anlamına gelir. Bunun için teşkilatlarımızı çok dikkatli bir şekilde oluşturmaya çalışıyoruz. Olağan büyük kongre sürecimiz birkaç aylık ötelemeye rağmen belirlediğimiz takvime uygun şekilde yürüyor." dedi.

“Yüzde 51 oranında yeni yönetimleriyle yola devam ediyoruz”

Erdoğan, "Kongrelerimizin hepsi de salgınla mücadele kurallarına uyularak aynı zamanda büyük bir heyecan ve coşkuyla icra ediliyor. 577 ilçemizde kongrelerimizi gerçekleştirdik. Bu kongreler sonucuna göre yüzde 51 oranında yeni yönetimleriyle yola devam ediyoruz. Son iki senedeki değişimleri göz önüne aldığımızda bu oran yüzde 61’i buluyor." bilgisini paylaştı. 

“AK Parti'de unvanlar değişebilir ama hizmet yarışı bitmez”

Erdoğan, "Ülkeye ve millete hizmet yolunda sürdürdüğümüz bayrak yarışında bayrağı devreden arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. AK Parti'de unvanlar değişebilir ama ülkeye ve millete hizmet yarışı bitmez. Her bir arkadaşımız yarın kendisine farklı görevlerde yeniden sorumluluk tebliğ edilebileceğinin bilinciyle partimizle milletimizle olan gönül bağını hiç eksiltmeden devam ettirmelidir." değerlendirmesinde bulundu 

“Teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz”

Erdoğan, "Hak bir dava yolunda verilen mücadele seçime kadar değil, mezara kadar sürer. 83 milyonun her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz." açıklamasını yaptı.  Erdoğan açıklamalarını şöyle sürdürdü: 

“2023 yılında partimizi hem cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde zafere taşıyacağımıza inanıyorum”

İl kongrelerimizi de ekim ayı ortasında başlatmayı planlıyoruz. Amacımız önümüzdeki yıl yapacağımız büyük kongremize çok güçlü bir teşkilat yapısıyla girmektir.

2023 yılında partimizi hem cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde zafere taşıyacağımıza inanıyorum. Bu sürecin başarısı için daha çok çalışmalıyız. Zaman su gibi akıp gidiyor. Kendimizi bu tempoya sokmazsak önce yavaşlamaya ardından durmaya ve gerilemeye mahkûm oluruz. Asıl acısı diğer partilere benzeriz. Allah bizi böyle bir akıbetten muhafaza eylesin diyorum.

“Biz geleceğin de partisiyiz, iktidarıyız, umuduyuz”

Türkiye'nin 2053 vizyonunu somutlaştıracak zihni egzersizler, analizler, teknik ve siyasi proje hazırlıkları için şimdiden ‘Bismillah’ demeliyiz. Başkalarının böyle bir hazırlığı olmayabilir. Biz geleceğin de partisiyiz, iktidarıyız, umuduyuz.

“Demokrasi ve kalkınma eksiğini gidermek için çalıştık”

AK Parti'nin ülkemize kazandırdığı bu başarı tablosu çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Geçmişte ihmal ve ihanetler nedeniyle ortaya çıkan demokrasi ve kalkınma eksiğini gidermek için çalıştık. Ülkemizin her karış toprağını yatırımlar, hizmetler ve eserlerle donattık. Milletimizin her kesimden insanına ulaşmak için gücünü ve kabiliyetlerini geliştirdik. Büyüyen, güçlenen, özgüveni güçlenen bir ülke olarak çıtayı çok daha yükseğe çıkardık.  2023 hedeflerimizle milletimizin geleceğe ilişkin umutlarına ve beklentilerine cevap verecek bir vizyon ortaya koyduk.

Dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi amaçlayan bu vizyon doğrultusunda çok daha büyük atılımların hazırlıklarına giriştik. Yıllarca Türkiye’yi tek parti faşizmini, vesayet baskısını, darbeleri kullanarak istedikleri gibi yönlendirip perde arkasından yönetenler bu durumda rahatsız oldular.

Türkiye bir anda kendini akılla, mantık, tarihle, siyasetle izah edilemeyecek olaylar içinde bulundu. Uluslararası medyanın haftalarca neredeyse 24 saat verdiği Gezi olaylarını hatırlayın. FETÖ'nün 17/25 Aralık darbe girişimini hatırlayın, PKK’nın çukur eylemlerini hatırlayın, DEAŞ'ın bombalı eylemlerini hatırlayın. Hepsini bir kenara bırakın 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Bunların hiçbirinde de demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin omurgalı bir tavır sergilediklerini görmedik. Terör örgütü üyelerine kapılarını ardına kadar açarak gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır.

"Hak ve özgürlükleri en geniş mânâda tesise çalışıyoruz"

Biz ülkemizi başkaları öyle istediği veya sadece onlardan öyle gördüğümüz için değil milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya, geliştirmeye, hak ve özgürlükleri en geniş mânâda tesise çalışıyoruz. Buna da demokrasi dememiz tüm dünyada ortak kavram olduğu içindir. Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.

Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler olsun dostlarımız için de aynı mücadeleyi göstermekte kararlıyız. Bunun adı Türkiye modelidir. Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız. İnşallah 2053 vizyonumuzu bu model üzerinde inşa edeceğiz.

AK Parti demek bir yandan günlük işleyişi yürütür, sorunları çözerken diğer yanda böylesine kapsamlı tasavvurların peşinde koşmak demektir. Partimiz bu çizgiden ne kadar uzaklaşırsa o derece sığlaşır. Bu sığlık da önce milletten kopmayı daha sonra da milletin desteği kaybedilir.

Ülkemizde bir kesim kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. 19 yıldır bu tuzağa düşmedik. Bugün de yarın da aynısını yapacağız. Karşımızdaki zihniyetin çapsızlığını anlamak için son dönemde terör örgütlerine, tacizlere, hava ve deniz haklarını korumak için verdiğimiz mücadeleye gösterdikleri tepkiye bakmak gerek.

‘Türkiye neden Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Afrika’da diyorlar, ‘Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor’ diyorlar. Onların da haklı olabileceğini varsayarak soruları tersinden sorarak ne olacağı üzerine mantık yürütelim. Türkiye tamamen çekilirse Suriye barışa, huzura ve özgürlüğe mi kavuşur? Türkiye tezgâhı görmezden gelirse Kuzey Irak terörden mi temizlenir? Türkiye sırtını dönerse Libya'da darbeciler yönetimi meşru idareye mi bırakır? Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa başındaki kifayetsiz muhterisin siyasetinden vaz mı geçer? Böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakıp çekip gidecekler mi? Ekonomik tuzak kuranlar bize destek mi verecekler? Bunlara evet denilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip olur. Küçük bir kesim dışında, aklı başında olup da evet cevabını verecek kimseyi görmedim, duymadım, tanımıyorum.