Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Alman kanalı ZDF’in sorularını yanıtladı. Dündar, “Bizim için hükümetin baskıları sürpriz olmadı. Bu baskıcı hükümetin Almanya’nın desteğini alması asıl sürpriz. Almanya’nın bizim özgürlüklerimize daha çok sahip çıkmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Cumhuriyet’in haberine göre Dündar, “Ancak ne yazık ki Almanya yoğun biçimde kendi çıkarlarına göre hareket ediyor ve bu çıkarlar da şu an demokratik prensiplerden daha ağır basıyor görünüyor. Bunu yapmamalarını rica edeceğiz. Çünkü Türkiye’de başka, modern, Avrupa değerlerine inanan bir kesim var. Onların kaybetmesi sadece Türkiye’nin değil, Almanya ve Avrupa’nın da kaybetmesi anlamına da gelecek” diye konuştu.
Önderoğlu, Fincancı ve Nesin’in tutuklanması
Programın sunucusunun, “Özgür Gündem’de nöbetçi genel yayın yönetmenliği yapan üç kişi tutuklandı. Korkmuyor musunuz*” sorusuna, tutuklamaların ardından nöbet eylemine destek veren Can Dündar şu yanıtı verdi:
“Korkular üzerinden bir hayat kurmaya başlarsanız, kötürüm olursunuz. Ben korkularımı erteledim. Bu bir dayanışma eylemiydi.
Özgür Gündem üzerinde çok ağır baskılar var. Nöbetçi genel yayın yönetmenliği sırasında orada sadece kısa bir süre geçirdim, sembolik bir eylemdi. Ve bu sabah tutuklanan üç nöbetçi genel yayın yönetmeni hakkında 14,5 yıla kadar hapis cezası istendiğini öğrendim. Bu zor bir olay ama cesur olmak zorundayız.”
Avrupa’dan destek istedi
Can Dündar Türkiye’de halkın büyük kısmının basın özgürlüğüne karşı çıkmadığını, basın ve ifade özgürlüğünü savunduğunu savunarak, “Ama bu insanlar iyi organize olmuş değil. Korkuları da var. Ama Avrupa onların yanında olursa, o zaman sesimizi duyurabilir ve Türkiye’nin bambaşka göründüğünü gösterebiliriz” dedi.
MİT TIR’ları haberi
ZDF’in sabah haber-magazin programı Morgenmagazin, Can Dündar’la söyleşi öncesinde Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında açılan MİT TIR’ları davası hakkında bilgi veren bir haber yayınladı. Haberde Türkiye’de hükümet ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştiren medya organları ya da gazeteciler hakkında davalar açıldığı ve bu sayede baskı ortamı kurulmak istendiği savunuldu.