Can Dündar
www.candundar.com.tr/6 Kasım 2012
İp çekmece
İleri gitmeye çalışırken sürekli aynı çukurlara düşüp patinaj yapan bir arabaya benziyor Türkiye...
Araba seçim yoluna döndü mü, çukurların sayısı da artıyor, patinaj cayırtısı da...
“İdam cezası”, o bildik çukurlardan biri...
Sandık ufukta göründü ya, milliyetçi oylara talip olanlar arasında “ip çekme” yarışı başladı.
MHP lideri Bahçeli bir önceki seçim kampanyasında, “Öcalan’ı asamadın” diye kendisini eleştiren Erdoğan’a “Sen niye asmıyorsun? Asacak ipin mi yok” diyerek elindeki urganı fırlatmıştı.
Şimdi Erdoğan, Bahçeli’nin attığı ipi İmralı’ya doğru sallıyor.
İdam cezasının “bazı malum yerlerin baskısıyla” kaldırıldığından dem vurarak “Birçok insanımız idamın yeniden gelmesini istiyor” diyor.
* * *
Neresini düzeltmeli:
Hani “Allah’ın verdiği canı ondan başka alacak yok”tu.
Ne oldu? “O zaman öyleydi, şimdi böyle” mi?
Hem “birçok insanımız” da Bursa’daki gibi kendi hukukunu kendisi uygulamak, “vatan haini” saydıklarını kendi eliyle cezalandırmak istiyor?
Bu durumda evrensel hukuku mu savunacağız, çatışma iklimiyle hırçınlaşan kitle psikolojisini mi?
* * *
Şu “malum yerler”i de biraz açalım:
Öcalan kayıplara karıştığında Washington, Türkiye’ye bir anlaşma dayatmıştı:
“Öcalan’ı paketleyip size veririz. Koşulu şu: İdam etmeyeceksiniz, adil yargılayacaksınız.”
Ankara, en üst düzeyde konuyu tartıştı, liderler Çankaya’da buluştu ve devlet, bu koşulu kabul edip idamı kaldırdı.
Dün Cumhuriyet’te Utku Çakırözer, AKP’nin ilk başbakan yardımcılarından Ertuğrul Yalçınbayır’ın bir hatırlatmasını yazdı:
“O dönem Çankaya Köşkü’nde yapılan bir liderler zirvesine Tayyip Bey ile birlikte çıkan kişi benim. Biz o dönem (idamın kaldırılmasına) ‘Hayır’ demedik. Meclis’teki gizli oylamada da buna ‘Evet’ oyu verdik. Biz olmasak, zor geçerdi. İktidara gelince de idam hükmünü tamamen mevzuatımızdan kaldırdık.”
* * *
Yani neymiş?
Erdoğan, bugün “Halk istiyor” dediği idam cezasını kaldıranlar arasındaymış.
Toplumsal belleğin zayıflığına güveniyorlar.
Hala urgan sallayarak korku salacaklarını sanıyorlar.
Yanılıyorlar.
Türkiye’nin el birliğiyle aştığı bir ilkel cezayı ısıtırken, çatışma ortamına benzin döküyorlar.
Dün, Bülent Arınç durumu toparlamaya çalışırken “İdam cezası, hükümetin bugün için düşündüğü bir konu değil” dedi.
Ama cümledeki “bugün için” vurgusu, yine de yarına dair kuşkuları gündeme getirdi.
Devlet sözünün bir ciddiyeti, atılan imzaların bir ağırlığı varsa, “Dün dündü, bugün bugündür” denmiyorsa, sözün arkasında durmak, aynı çukurlardan uzak durmak gerekir.
Türkiye, şiddetle baş etme yolunun daha fazla şiddet olmadığını, “adam asmaca”yla kalıcı çözüm bulunamadığını tarihine baksa görür.
Ancak seçim sandığını yağlı urganlarda taşımak işlerine geliyor ne yazık ki...
* * *
Geçenlerde konuştuğum bir Kürt aydını, “Yarın şehit aileleri de ‘Öcalan asılsın’ diye açlık grevine başlarsa ne olacak” diye soruyordu.
Konuştuğumuzun ertesi günü Erdoğan’ın konuşması geldi.
Açlık grevindekilere seslenerek bitireyim:
Hazırlanan oyunu görmüyor musunuz?