Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, TSK'daki cunta uapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak geneli ilgilendirmeyen bazı düzenlemelerin kanun hükmünde kararnameyle yapılmasının düşünüldüğünü, genele ilişkin düzenlemenin ise Anayasa değişikliği ile gerçekleştirilebileceğini, yakında gündeme geleceğini vurguladı. Soylu, "Devletin çeşitli kurumlarının bilişim merkezlerine adam alınıyor, hiçbir sorgulama yapılmamış. Kamu personel rejiminde sistem açığı var. Fethullahçı yapının oluşturduğu bir sistemde sendikacı olsan ne olur olmasan ne olur. Adam 3 bin lira maaş alıyor, 500 lirasını PKK da FETÖ de kendine istiyor. Bu bir sistem açığıdır" diye konuştu.
Soylu, Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir ve Ahmet Kıvanç’ın sorularını şöyle yanıtladı:
Doğru ölçüt: Kumada açığa alınan kişi sayısı şu an 85 bin civarında. Bunlardan 8 bini ihraç edildi. İhraçların büyük bölümü Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatından. Bunlarla ilgili hazırlıklar uzun süredir yapılıyordu. İlk kez bu kadar derinlikli bir çalışmanın içindeyiz. Bunu doğru ölçütler çerçevesinde yapmalıyız.
Sistem açığı: Devletin çeşitli kurumlarının bilişim merkezlerine adam alınıyor, hiçbir sorgulama yapılmamış. Kamu personel rejiminde sistem açığı var. Fethullahçı yapının oluşturduğu bir sistemde sendikacı olsan ne olur olmasan ne olur. Adam 3 bin lira maaş alıyor, 500 lirasını PKK da FETÖ de kendine istiyor. Bu bir sistem açığıdır.
ABD, İngiltere ne yaptıysa: 1980 darbesi FETÖ ve PKK’yı 80-90 arasında mayalandırmış olgunlaştırmıştır. Yıllar sonra bunları tekrar konuşmayalım. ABD, İngiltere, Fransa nasıl bilişimci, avukat, hâkim, savcı alıyorsa aynı yapıyı ortaya koyabiliriz. ON AYRI STATÜ: Kamu personel alımı konusunda ortak dile ihtiyaç var. Bir ülkede on ayrı statü hukuku olur mu? KİT’lerde ayrı, kamuda ayrı, belediyelerde ayrı. İşçisi, memuru, sözleşmelisi, geçici işçisi ayrı. Böyle bir yöntemi sürdürebilmek mümkün değildir.
Türkiye taşıyamaz: Dünyanın hiçbir anayasasında bu kadar detaylı devlet çalışanları kavramı yok. Çok başlı, çok ücret yapılı, çok statülü, çok eski refleksler üzerinden oluşturulmuş sistemi Türkiye taşıyamaz.
"Bundan büyük radikalleşme olabilir mi?"
Hâlâ Pennsylvania’da bulunan terör örgütünün başına gönül bağlayan varsa açık söyleyeyim terör örgütünün mensubudur. Onlarca insanımızı katleden, bir ülkenin tüm imajını alt üst eden insanların acımasızlığı ortada. Devlet bunu temizlemekle görevlidir. Mağduriyet olabilir, yaşla kuruyu ayırırken bazen sıkıntılar ortaya çıkabilir.(Aşırı yaptırımlarla FETÖ’cülerin radikalleşebileceği iddiaları) Millet görevini yerine getirdi. Millet demokrasiyi muhafaza etti. Şimdi devlet kendi görevini yerine getiriyor. Bunu yaparken de bir devlet adaletli, vicdanlı olmak zorundadır ama 15 Temmuz’da girişilen teşebbüs unutulmamalı. Kim radikalleşecek? Bundan daha büyük radikalleşme mi olur. Yaklaşık 10-15 gündür konuşuluyor, ‘Acaba radikalleşme olabilir mi?’ Olsun da görelim.”
"Cumhurbaşkanı'na bir şey
olsaydı 100 yıl travma yaşanırdı"
Bakan Soylu, 15 Temmuz darbe kalkışmasını da şu sözlerle değerlendirdi: “Allah muhafaza eğer Cumhurbaşkanı’nın başına bir şey gelmiş olsaydı bu millet 100 yıllık travma yaşardı. Bu millet rahmetli Menderes’in resmini 50 yıl sandığın en altında saklamak zorunda kaldı. Köleleştirilmiş bir düzen öngörmüşlerdi. Sendikanın, çalışanın, işadamının, çiftçinin, memurun herhangi bir öneminin olmadığı bir düzeni acımasız bir şekilde getireceklerdi 15 Temmuz’da. Şimdi Türkiye’nin elinde yeni bir sistemi oluşturabilme fırsatı var. PKK da FETÖ de sistem açığından kaynaklanıyor. Daha güçlü, demokratik, kapsayıcı ve etrafımızdaki coğrafyaya örneklendirici bir sistem kurmalıyız. Bu millet demokrasinin altın kemerini takmıştır. İşgal etmeye çalıştılar, bu millet hadlerini bildirdi. Gene yaparlarsa gene bildiririz.”