-Çağlayan: Su, dere yatağında akıyor ANKARA (A.A) - 26.09.2011 - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bir taraftan borsa, bir taraftan altın düşerken, doların yükselmesinin, tamamıyla uluslararası konjonktürde ortaya çıkan gelişmeler olduğunu bildirdi. Bakan Çağlayan, İngiltere İş, Yenilik ve Yetenekler Bakanı Vince Cable ile beraberindeki heyeti kabulünde gazetecilerin, doların değer kazanması ile ilgili sorularını yanıtladı. Uluslararası gelişmelerin zaman zaman, dünyaya açık bir ekonomi olan Türkiye'yi de etkilediğini belirten Çağlayan, Türkiye'nin kur rejiminin dalgalı kur rejimi olduğunu hatırlattı. Çağlayan, bu çerçevede zaman zaman kurlarda artış ve düşüşlerin söz konusu olduğunu ifade ederek, bir taraftan borsa, bir taraftan altın düşerken, doların yükselmesinin tamamiyle uluslararası konjonktürde ortaya çıkan gelişmelerden kaynaklandığını söyledi. Çağlayan, ''Son yapılan uluslararası toplantılar ve bunların tezahürü, özellikle Avrupa'da devam eden sıkıntının bir devamı olarak gözüküyor'' dedi. Bakan Çağlayan, Türk ekonomisinin son derece sağlıklı, son derece güçlü ve son derece dinamik bir yapıya sahip olduğunun altını çizerek, bunun tüm dünya tarafından bilindiğini ve geçen hafta S&P tarafından ''Türkiye'nin TL'sı cinsinden yatırım yapılabilir ülke'' olarak ilan edilmesinin de bunun göstergesi olduğunu söyledi. ''Su dere yatağında akıyor, dolayısıyla bu konuda bizler açısından endişe edecek herhangi bir durum söz konusu değil'' diyen Çağlayan, dönem dönem TL'nin aşırı değer kazandığı ya da değer kaybettiği dönemlerin olabildiğini kaydetti. -''Vatandaşlar, dikkatli olmalı''- Çağlayan, TL'nin değer kaybetmesinin ihracatı çok fazla etkilemeyeceğini de belirterek, ihracatı etkileyen faktörlerin en başında, sürdürülebilir bir kurun ve girdi maliyetlerinin geldiğini söyledi. Türkiye'nin ihracatının yarısını avro, yarısını dolar bazında yapan bir ülke olduğunu ve bu nedenle dolar-avro paritesinin son derece önemli olduğunu belirten Çağlayan, TL'nin değer kaybetmesinin ithalatla ilgili engelleyici bir husus olarak gözükebildiğini ancak, istenilenin ''dengeli bir şekilde olması'' olduğunu söyledi. Bakan Çağlayan, şöyle devam etti: ''Ne TL'nin aşırı değerli olması, ne de TL'nin aşırı değer kaybetmesi, ekonomi açısından yarar getirmez. Bu çerçeveden hareketle, önümüzdeki günlerde zannediyorum ki bu konuyla ilgili uluslararası görüşmeler, önemli bir etki yapacaktır. Merkez Bankası, ilgili kurumlar zaten görevinin başındadır. Herhangi bir tehlike sıkıntı gördüklerinde Merkez Bankası gerektiğinde her türlü tedbiri alıyor. Zannediyorum ki bu konuda da gerekli tedbirleri alabilir. Ancak şu anda endişe edilebilir bir seviye olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum ve bu konuda vatandaşların daha dikkatli olmasını istiyorum. Şirketlerimizin ve firmalarımızın borçlanmalarını mutlaka girdilerine dikkat ederek yapması son derece önemli. Bunu, hem eski bir sanayici, ihracatçı, üretici olarak, hem de bugün Ekonomi Bakanı olarak ifade etmek istiyorum. Böyle ortamlarda bütün hadise, şirketlerimizin, şahısların, yapmış oldukları borçlanmaları kendilerinin gelir türünün dikkate alarak yapılmasıdır.'' -''Avrupa, Yunanistan ile ilgili tedbir almada gecikti''- Bakan Çağlayan, Avrupa'nın gerçekten ciddi sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, Yunanistan'ın durumunun Avrupa ekonomisini ciddi şekilde etkilediğini ve özellikle bu konuda, Almanya, Fransa gibi Avrupa'nın önemli ülkelerinin Yunanistan ile ilgili tedbir alma konusunda çok geciktiğini vurguladı. Söz konusu ülkelerin konuştuğunu ancak bir şey yapmadığını belirten Çağlayan, ''Çok uzun süre bunu devam ettirmişlerdir. Bu çerçevede, bugün Yunanistan ekonomisinin içinde bulunduğu dar boğaz ve ödeme güçlüğü tabii ki Avrupa ekonomisi için ciddi sorun teşkil etmektedir. Çünkü Yunanistan'ın özellikle devlet tahvillerini elinden tutanlar açısından da bu bir sıkıntı yaratmaktadır'' diye konuştu. Bakan Çağlayan, Türkiye'nin dünyanın her bölgesiyle ticaret yapan ve serbest piyasa ekonomisinin kurallarını sonuna kadar uygulayan açık bir ekonomi olduğunu ve böyle bir ekonomide Türkiye'nin de uluslararası gelişmelerden öyle veya böyle az da olsa etkilenmesinin söz konusu olduğunu vurguladı. Çağlayan, bu konuda, herhangi bir şekilde panik olabilecek veya sıkıntı, endişe yaratacak hiç bir şeyin söz konusu olmadığını da tekrarladı.