Uzmanlar İdlib'deki son durum ile Türkiye-ABD arasında sağlanan güvenli bölge uzlaşmasının ilişkili olduğunu savunuyor. Türkiye'nin bölgedeki gözlemci noktalarının varlığına ilişkin ise farklı görüşler öne sürülüyor.Suriye ordusu Rusya’nın hava desteği ile İdlib kentine yönelik askeri operasyonlarını yoğunlaştırdı. Türkiye’nin gözlem noktalarının da bulunduğu çatışma bölgesi ağırlıklı olarak Şam’dan İdlib’e uzanan karayolunun İdlib kırsalındaki bölümünde yer alıyor.
Uzmanlar bu gelişme ile geçen günlerde Türkiye ve ABD arasında Kuzey Suriye’de güvenli bölge oluşturulmasını öngören uzlaşma arasında ilişki olduğunu savunuyor.
Suriyeli emekli akademisyen ve siyasi yorumculardan Kemal Cafa, şiddetlenen askeri operasyon kararının Rusya ile müşterek alındığını söyledi. Cafa, “Suriye ordusu müttefiki Rusya ile konsültasyon içinde, Türkiye-Amerika’nın Suriye’nin kuzeyine ilişkin uzlaşma metnine acil ve hızlı askeri bir cevap kararı aldı” dedi.
Rusya Stratejik Trendler Araştırma Merkezi Başkanı ve askeri uzman İvan Pavloviç Konovalov, bölgede çatışmaların uzun süredir devam ettiğini hatırlatarak, “Bence bu operasyonun temel sebebi İdlib’deki durumun kendisi. Bu operasyon dün veya bugün başlamadı ve aşamalı olarak sürüyordu. Ancak Türkiye ve ABD arasındaki memorandum da sebeplerden biri” diye konuştu.
"Soçi ölü doğan bir anlaşmaydı"
Geçtiğimiz yıl Türkiye-Rusya ve İran arasında Soçi’de yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye kentteki radikal grupların tasfiyesi, ağır silahların teslimini sağlamak, kent etrafında silahsızlandırılmış bölge oluşturulması, şiddetli operasyonlarla tekrar gündeme gelen M4 ve M5 karayollarının açılmasını sağlamak dahil yükümlülükler üstlenmişti. Bu anlaşma ile Suriye ordusunun Rusya desteği ile İdlib’e yönelik bir operasyon yapması ertelenmiş oldu, ancak anlaşmanın yükümlülükleri yerine getirilemedi. Rusya’dan zaman zaman Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi vurgulu açıklamalar yapılırken Şam’ın operasyonun ertelenmesinden dolayı rahatsız olduğu biliniyor.
Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, “ölü doğan bir anlaşmaydı” şeklinde tanımladığı bu süreci hatırlatarak “İdlib meselesi Kremlin açısından Türkiye’nin ABD ile ilişkisini ayarlama noktasında denge fren mekanizmasına dönüşmüş durumda. Türkiye ile ABD ile yakınlaşma başlarsa Rusya İdlib’i çok daha güçlü şekilde sahaya sürebilir” dedi.
Suriyeli siyasi analist Kemal Cafa da “Türkiye ve ABD’nin kendilerine ait olmayan bir bölgenin işgalini öngören bir anlaşma yapmalarının meşru olmadığını” belirterek, “Suriye’nin bu askeri operasyonu yapma kararı almasını tırmandıran bu ABD-TR ortaklığı oldu” diye konuştu.
Suriye ordusunun hedefi ne?
Suriye ordusunun yürüttüğü operasyonun bölgesinde Türkiye’nin gözlem noktaları da bulunuyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Hama kırsalındaki gözlem noktasına gitmekte olan bir konvoyun vurulduğunu duyurarak Rusya’dan devreye girmesini istedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından yapılan açıklamada “Rusya’nın operasyona destek verdiği, operasyonun İdlib’deki terörist grupları hedef aldığı ve öncesinde Türkiye’nin bilgilendirildiği” kaydedildi.
Uzmanlar İdlib’e yönelik büyük çaplı bir operasyonun henüz başlamadığını ancak aşamalı olarak sürdürüleceğini savunuyor.
Suriyeli siyasi analist Kemal Cafa, "Operasyon daha önce kararlaştırıldığı gibi aşamalar halinde Şam-Halep uluslararası karayolunun geri alınması hedefiyle devam edecek” dedi.
Cafa’nın dikkat çektiği M5 adıyla bilinen ve büyük kısmı Suriye ordusunun kontrolünde olan karayolu, ülkenin güney ucundaki Dera’yı Şam’a bağlıyor ve kuzey ucundaki İdlib’e kadar uzanıyor. İdlib kuzeyinde M4 karayolu ile birleşen bu yol, Halep’i ve Suriye’nin kuzeyini Irak’ın Musul kentine bağlıyor. Ticari olduğu kadar Suriye ordusu ve bölgedeki silahlı gruplar açısından stratejik önemi de bulunan bu iki yolun birleştiği kavşağa yakın yerleşim birimlerinin bir kısmının Suriye ordusunun kontrolüne geçtiği öne sürülüyor.
"Türk ve Suriye orduları çatışmaz"
Suriye ordusunun operasyonlarını yürüttüğü bölgenin Türkiye’nin gözlem noktalarını da içine alacak şekilde genişlemesi gündeme “Çatışma riski var mı?” sorusunu getirdi.
Suriyeli siyasi analist Kemal Cafa bu ihtimalin mümkün olmadığını savunarak, “Suriye’nin Türkiye ile Suriye konusunun ötesinde iyi ilişkileri olan ve etkili diplomasi yürüten İran ve Rusya gibi iki müttefiki var” dedi.
Rus askeri uzman İvan Pavloviç Konovalov’a göre Rusya’nın Türk konvoyunun vurulması dahil gelişmelere nötr kalması mümkün değil. Bu nedenle Rus ve Türk askeri yetkililerinin bir araya gelebileceğini belirten Konovalov, “Gördüğüm kadarıyla Şam’da ABD’lilerin Kuzey Suriye’deki bütün güçlerini çekeceği ve bu bölgeyi Türkiye’ye bırakacağı yönünde korku var. Birçok uzman Türkiye’nin bu bölgelerde kalıcı olmaya çalıştığını söylüyor ve bu da Şam için bir sorun” dedi.
Türkiye'nin gözlem noktalarına ne olacak?
İdlib’deki süreçlere garantör olarak dahil olan Türkiye, kentteki ateşkes dönemlerini izlemek üzere kontrol noktaları oluşturmuştu. Suriye ordusu ve Şam Türkiye’yi İdlib'deki radikal örgütleri desteklemekle suçluyor ve bu gözlem noktalarının radikal örgütlerin saldırılarına kalkan görevi yaptığını öne sürüyor.
Suriyeli emekli bir general olan ve günümüzde Ulusal Savunma Güçleri (National Defence Force/NDF) Şam bölgesi komutanlığını yapan Ali Safi, Türkiye’nin gözlem noktalarını korumak için ABD’den destek alamayacağını ve bu nedenle geri adım atmak zorunda kalacağını savundu.
Safi, “Eğer (Türkiye) Osmanlıcı tutumunda ısrar ederse gözlem noktalarının akıbeti belli. Ancak benim kanaatim (Türkiye) son merhalede geri adım atacak. Çünkü yürütmekte olduğu ve ABD’nin de desteklediğini savunduğu bu proje… Ki, ABD’nin bu gözlem noktalarının varlığından hiçbir çıkarı bulunmuyor. ABD’nin çıkarı Suriye’nin kuzey doğusunda, Türkiye sınırındaki bölge. Bence bu gözlem noktaları asıl yeri olan Türkiye sınırları içine çekilecek” dedi.
Suriyeli siyasi analist Kemal Cafa da Türkiye’nin gözlem noktalarının bazılarını Türkiye sınırına doğru çekebileceğini savunanlar arasında yer alıyor.
Cafa’ya göre çatışmaların şiddetlendiği M4 ve M5 karayollarının birleştiği kavşağın kontrolünün el değiştirmesi Türkiye’yi doğrudan etkileyebilir.
Gelişmelere bağlı olarak yeni bir sürecin başlayabileceğini savunan Cafa, “(İdlib ve kırsalındaki) bütün noktaların boşaltılıp sadece kuzeyde Türkiye’ye ait noktaların kalma durumu olabilir. Burada da Menbiç, Azez, Nubbul ve Zahra çevresini kastediyorum” dedi.
Hediye Levent / Beyrut
© Deutsche Welle Türkçe