Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, TBMM'den yasası geçen müftülerin nikâh kıymasıyla ilgili düzenlemeyi eleştirdi. Söğüt, "Cadı kazanı fokur fokur kaynıyor; bugün müftü nikâhı, yarın kadı sopası..." dedi.
Söğüt'ün "Bu düzen... asla değişmez sen değişmezsen" başlığıyla (20 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
İnsan çağlardan beri hiç değişmediği...
İnançlarını, korkularını, alışkanlıklarını ve zaaflarını nesillerden nesillere aynen tekrarladığı için bu korkunç düzen hep aynı şekilde devam eder.
O yüzden her toplumun kaderi illa ki daha önce yaşamış bambaşka bir toplumun kaderine benzer.
İşin korkuncu herkes birbirine ve bir öncekine ve herkese benzemeyi güvenli beller.
Gerçekten bir şeylerin değişmesini istiyorsanız, farklı olmayı göze almanız, dışlanmaktan korkmamanız gerekir.
Dışarısı içerisinden çok daha güzel ve güvenli olabilir, hayatta ihtimaller sonsuzdur.
İşe size öğretilen ve dayatılan her şeyden kuşku duyarak başlayın.
Kendinize ait korkulara sahip çıkıp, size dayatılan korkulardan kurtulun.
Mutluluğun başarıyla ilgisi yoktur ama başarının mutlulukla ilgisi vardır.
Mutlu olmak için başarılı olmaya çalışmayın, kendinizi mutlu olduğunuz zaman başarılı sayın.
Sevmediğiniz insanlarla evlenmeyin. Vakit geçiyor korkusuyla hiç evlenmeyin. Annenizi üzmemek için evlenmeyin. Düşünmeden evlenmeyin.
Hatta hiç evlenmeyin.
Evlenirseniz gelinlik giymeyin, damatlık giymeyin, düğün yapmayın.
O“Çok özel” olduğunu sandığınız günü herkes gibi en sıradan kıyafetler ve törenlerle yaşadığınıza artık uyanın.
Tüm gelinler ve damatlar ve düğünler birbirine neden benzer, bir düşünün.
Nasıl bir masalla neye kandırıldığınızı görün.
Evlendiniz diye eski hayatınıza veda etmeyin, kendinizi şartlara göre değiştirmeyin.
O zamana kadar kimseniz aynı kişi olmaya devam edin, kişiliğinize, alışkanlıklarınıza, felsefenize, yaşam tarzınıza sahip çıkın.
Gerçekten isteyip istemediğinizden emin olmadan çocuk yapmayın. Vakit geçiyor korkusuyla çocuk yapmayın. Annenizi üzmemek için çocuk yapmayın. Düşünmeden çocuk yapmayın.
İmkânınız varsa hiç çocuk yapmayın.
Hadi yaptınız...
Onu kendi malınız sanmayın.
Her çocuğun sizin gibi bir yetişkinin küçüklüğü olduğunu unutmayın.
Size ihtiyacı kalmadığı noktada çocuğunuzu rahat bırakın; size ihtiyacı kalmadığı noktada kendi rahatınıza bakın.
Çocuğunuzun kendi hayatını kurmasına alan açın, çocuk yüzünden kendi alanınızı daraltmayın.
Gereksiz yere hiçbir şey tüketmeyin. Gördüğünüz afişler, izlediğiniz reklamlar, yanından geçtiğiniz vitrinler, alışkanlıklar, hevesler birer tuzak gibi görünsün gözünüze. Sıkı durun düşmeyin hiçbirine.
Başkasının sevgisine, ilgisine, desteğine ihtiyacınız olacak bir hayat kurgulamayın.
Kendinize yetin.
Sevginin, ilginin ve desteğin fazlası hediye olsun, eksikliği sorun olmasın.
Yalnızlıktan korkmayın. Yalnızlığın kıymetini bilin.
Binalara bakın. Sokaklara bakın. Çevrenizde olup bitenlere bakın.
İnsanların, tanımadığınız insanların yüzlerine dikkatlice bakın.
Düşünün, kendinizden başkalarını düşünün.
Kendinizi düşünün.
Gerçekte neler olup bittiğini anlamaya çalışın.
Sevmediğiniz işlerde çalışmayın, sevmediğiniz yerlerde yaşamayın.
Ve masum gibi görünen ve toplum tarafından da onaylanan tercihlerinizin nelere mal olduğuna artık uyanın.
Çünkü bu düzen anca siz değişmeye cesaret ettiğiniz zaman değişecek.
Yoksa olacaklar belli.
Bugün müftü nikâhı, yarın kadı sopası.
Fokur fokur kaynıyor insanlığın altında çağlardır aynı cadı kazanı.