Gündem

'ByLock tuzağı'nı ortaya çıkaran Avukat Aktaş: FETÖ zokasıdır; asıl kadroyu korumak için yaygınlaştırıldı

"Yargıtay'ın ByLock içtihadı değişmeli"

30 Aralık 2017 12:56

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a konuyla ilgili mektup yazdığını ve "ByLock tuzağının FETÖ zokası" olduğunu belirttiğini söyleyen Avukat Ali Aktaş, "Fetö 2014 Ağustos'tan sonra esas kadrosunu korumak için bunu yaptı. Çoğun içine azı gizledi. Vatandaşı irade dışı Bylock'a yönlendirip kendisi kullanmayı bıraktı. 1 ayda 3 giriş örgüt işine yetmez. Her giriş 1 IP. 3 IP ile Bylock kullanarak cezaevinde tutulması, bir insana haksızlık yapıldığı şüphesi doğuruyor. 2015'ten de bu sisteme dahil edilen mağdurlar olduğunu düşünüyorum" dedi.

Gazete Habertürk'ten Zülfikar Ali Aydın'ın haberine göre; Avukat Ali Aktaş, FETÖ'nün ‘İngilizce sözlük’, ‘ikinci el araba’, ‘müzik dinle’ ve ‘kıble bul’ programları üzerinden kurduğu tuzağı ortaya çıkardı. Antalya’da yaşayan ve 15 yıldır avukatlık yapan Aktaş, ByLock’tan tutuklanan müvekkillerinin mağdur olduklarını, adli bilişim uzmanı Koray Peksayar ile ‘iğne ile kuyu kazar’ gibi ortaya çıkardığını anlattı.

Durumu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir mektupla bildirirken, “ByLock tuzağı FETÖ zokasıdır” dedi ve ayrıntılarıyla yazdı. ByLock mağdurlarının sayısının artacağını ve ByLock listesinin yenileneceğini düşünen Avukat Aktaş, “Yargıtay ‘Bylock kesin örgüt delilidir’ demişti. Şimdi yeni bir içtihat oluşması lazım. Bu durumda yeni bir liste oluşturulması gerekecek” diyor.

Aktaş, 2014 Nisan’ında devlete teslim edilen ve içinde 'FETÖ imamları'nın listesinin olduğu SD kartın (hafıza kartı) zamanında iyi değerlendirilemediğini belirterek, “O SD kart örgütün omurgasını anlatıyordu. O karttaki liste kriter alınsaydı, dua gönderen ve tuzakla ByLockçu yapılanlar cezaevine atılmazdı” ifadesini kullandı.

Aktaş, "Fetö 2014 Ağustos'tan sonra esas kadrosunu korumak için bunu yaptı. Çoğun içine azı gizledi. Sade vatandaşı irade dışı Bylock'a yönlendirip kendisi kullanmayı bıraktı. 1 ayda 3 giriş örgüt işine yetmez. Her giriş 1 IP. 3 IP ile Bylock kullanarak cezaevinde tutulması, bir insana haksızlık yapıldığı şüphesi doğuruyor. 2015'ten de bu sisteme dahil edilen mağdurlar olduğunu düşünüyorum" dedi

Zülfikar Ali Aydın'ın sorularını yanıtlayan Avukat Aktaş'ın açıklamaları şöyle:

"Her girdiğinizde 1 IP tüketiyorsunuz"

-ByLock kullanıcısı listesinde görünen 66 bin kişi var ve bunların tamamı bir mesaj atmış ve almış görünüyor. Bu ne anlama geliyor?

Aslında tüm ByLock listesi 226 bin kişiydi. 3 günün altında bağlantı listesinde olanlar bu listeden. Böylece listenin sayısı 102 bine düştü.

-3 günün altında bağlantı ne demek?

Yani 2 günün altında bir kişi ByLock’a bağlanmışsa burada bu kişi lehine “Bir durum ya da yanlışlık vardır” denildi. O kişiler listeden çıkarıldı. Sayı 102 bine düştü. Sonra da bunların içinden FETÖ tarafından hazırlanan ‘müzik dinle’, ‘kıble bul’ gibi sahte ve tuzak uygulamalarla ByLock kullanmış gibi gösterilen 11 bin 480 kişi tespit edildi. Mağdur sayısının artma ihtimali yüksek.

-Yani mağdur ve tahliyelerin sayısı artabilir mi?

Evet çünkü tespit edilen 11 bin 480 kişi, FETÖ’nün ByLock’u yaygınlaştırmak istediği 2014 yılının ağustos ve sonrası aylarında tuzak uygulamalarla Bylock kullanıcısı yapıldı. 2015 yılına da sarkan 3 gün ByLock sunucusuna bağlanan kişiler var. Yani 1 ayda 3 kez o programa girmek, ByLock’u gerçek manada örgüte hizmet amacıyla kullanmaya yetmez. Çünkü her girdiğinizde de 1 IP tüketiyorsunuz. Yani, Bylock anlık kullanılan bir program. Açtınız 1 IP, girdiniz 1 IP. Bir de örgüt için veri transferi yaptığınızı düşünün. Bu durumda daha çok IP bağlantınız olması lazım. Yani 3 IP ile ByLock kullanarak cezaevinde tutulması bir insana haksızlık yapıldığı şüphesi doğuruyor. 2015 yılından da bu sisteme dahil edilen mağdurlar olduğunu düşünüyorum. Yani bu sayı 11 bin 480 bin kişiyle sınırlı kalmayacak.

"Yargıtay'ın ByLock içtihadı değişmeli"

-Yargıtay, “ByLock, örgüt üyeliğinin kesin delilidir” diye bir içtihat da oluşturdu. Yeni durumda hukuken yeni bir tespit gerekmez mi?

Evet, bu büyük bir sorun. Yargıtay’ın geliştirdiği şey şuydu: ‘Eğer bir ByLock kullanıcısı varsa ve karşısında da bir IP olan ByLock varsa, BTK da buna dair veriler bulup dava dosyasına koymuşsa, bunu örgüt üyeliğinin delili olarak kabul edeceksiniz.” 11 bin 480 kişinin de karşı IP’si yani ByLock’çu irtibatı vardı. Ama FETÖ’cü olmadıkları kesin ortaya çıktı.

-Bu durum nasıl çözülebilir?

Bir kişinin gerçek manada FETÖ için ByLock kullanıp kullanmadığını anlamak için teknik inceleme lazım. Devlet, ByLock kullanıcı listesindeki 48 bin kişinin örgüt için yaptıkları iddia edilen mesaj alma, atma şeklindeki içeriklere ulaştı. Çözümü de yapıldı. Ama bir de halen cezaevinde olduğu halde soruşturma ve dava dosyasında ByLock ile suçlanıp hiçbir içerik gönderilmeyen çok fazla insan var. Bu durumda ByLock içeriği olmadan kişiye “Sen kullanıcısın. Karşı IP numaran da var. O zaman bu seni mahkûm etmeye yeterlidir” demek büyük haksızlık. Yargıtay’ın, yeni bir içtihat oluşturması lazım. Yeni bir teknik inceleme yapıp “Tuzakla listeye dahil edilen kişileri çıkarın” diyebilir.

"Etkin FETÖ'cü kadroları korumak için yaygınlaştırıldı"

-FETÖ’nün tuzak uygulamalarla sade vatandaşı ByLock kullanıcısı yapmasının nedeni ne?

2014’ün ağustos ayından sonra FETÖ, esas ByLock kullanıcısı kadrolarını korumak için bu programlar aracılığıyla birçok insanı iradeleri dışında ByLock kullanıcısı yaptı. Çoğun içinde azı gizlemişlerdi. Vahim olanı FETÖ’nün tepe yönetimi, sade vatandaş ByLock’a yönlendirilirken, programı kullanmayı bıraktılar.

-Peki devlet, mağdur olan ile ByLock’u terörist amaçlar için kullananları birbirinden ayırabilir miydi?

Zordu ama 2014 yılı nisan ayında devletin elinde FETÖ’nün mahrem imamlar dosyası vardı. Bunlar asker ve polislerin grup ve sohbet amirleriydi. Bu kişiler örgüt hiyerarşisinde en alttaki kişilerdi. Onların altında olanlar, örgütün hammaddesi ve sempatizan düzeyinde olanlardı. Şu anda onların altında olanlar yargılanıyor. FETÖ’nün iç işleyişini emir, talimat verme yöntemlerini, sözde atama şekillerini, para trafiğini bilen bir yapı vardı. Bizim bu yapıyı yargılamamız lazımdı. Yapamadık.

-Yeni ortaya çıkmış sıra dışı bir örgüt yöntemi olan ByLock çözülmemişken nasıl yapılabilirdi?

2014 Nisan’ın da bir FETÖ’cü, emniyete gidin bir SD kart teslim etti. Bu kartta mahrem imam dosyasında da gördüğümüz polislerin ve askerlerin fişlemeleri, özlük hakları, kim olduğu, geçmişleri ve sicillerine dair ayrıntılı, FETÖ tarafından tutulmuş bilgiler vardı. Her şey o kartın içindeydi. O kart örgütün omurgasını göstermişti. Örgüt tepede yurtdışına kaçanlar, altta il ilçe imamları, bölge kadroları ve mahrem imamları şeklinde piramit sıralanmıştı. Biz, piramidin en altındaki mahrem imamlar ile örgütsel yapılanmaya dahil olduğu başka delillerle ortaya konulmuş kişileri kriter alabilirdik.

FETÖ, tabanındaki herkese “Bylock’u reddedin. Size terörist diyecekler” dedi. Amaç kitlesel yargılama yaptırmak ve siyasal bir sonuç elde etmekti. FETÖ bu zokayı yutturduğu için algıyı da yönetiyordu. FETÖ hem tabanındaki kişileri hem de sade vatandaşları bu sisteme dahil edip korku ve acı çektirerek devlet karşıtı haline getirdi. Devlet adli kontrol uygulama yoluna gidebilirdi.

-Müvekkilleriniz arasında da bu tip travmalar yaşayanlar oldu mu?

Eczacı bir müvekkilim vardı. Yurdum insanı bir çocuk. Babasına ait bir telefonu kullanıyordu. Tutuklandı. ByLock, tutuklandığında hayatına girdi. O da tahliye edildi. Örneğin bir doktor kadın, eşi bir üniversitede rektör yardımcısıydı ve veteriner hekimdi. Kadıncağız hapis yattı aylarca. Tahliye edildi ama cezaevinde göğüs kanserine yakalandı. Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Muammer Elmas diyor ki: “20 gün farelere kanser mikrobu enjekte ederdik. Zorla kanser yapmak için. Eşimden sonra kanserin nedenini çözdüm.” Böyle dramlar yaşandı maalesef.