Habertürk’te sunuculuk yaparken telefonundan ByLock çıktığı iddiasıyla kovulan Fatma Karaağaç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “iradeleri dışından telefonlarından Bylock ile temas kurulduğu açıklanan 11 bin 500 kişilik listede yer aldığının ortaya çıkmasının ardından Habertürk’ten özür beklediğini söyledi. Fatma Karaağaç, “Daha fazlasını beklemiyorum, çok onurlu bir davranış onlar için zorlayıcı bir durum olabilir. Omurgalı bir duruş istiyorum çünkü. Ama yine de bekliyorum çünkü insandan umut kesilmez” diye konuştu.
ByLock kullanıcısı olarak suçlanmasına rağmen hakkında adli soruşturma bulunmadığını vurgulayan Karaağaç, Habertürk'te çalıştığı dönemde tutuklanan gazeteci Ahmet Şık için tweet atmasının ardından bir çalışma arkadaşının kendisine "Bence o tweeti sil, başını ağrıtırlar" dediğini aktardı.
Fatma Karağaç’ın T24’e yaptığı açıklamalar şöyle:
7 Mart 2017’de Ciner Grubu İnsan Kaynakları Müdürü beni odasına çağırdı ve “Üzerimizde siyasi baskı yok desek de siyasi baskı var. Sizinle yollarımızı ayırmak zorundayız” dedi. “Peki neden?” diye sorduğumda, bir A4 kağıdında şu yazıyordu: “FETÖ / PDY yapılanmasının haberleşme uygulaması ByLock kullanıldığı yetkili makamlarca tespit edilmiştir. İş akdinizin feshine karar verilmiştir.” Yetkililer kimdir belli değil. 6 ay dolmadan 7 gün önce işten çıkardılar. İşe iade davası açamamam için yapıldı bu. İyi niyetli bir karar değildi bu. Yanındaki mavi dosyayı göstererek, “Sizle ilgili iddiaların olduğu bu dosyayı size vereceğiz” dediler. Ben de imzalamayacağımı söyledim, “Avukatımla konuşun” dedim.
O dosyayı da işe iade istemli açtığım davada sunmadılar. Ellerinde hiçbir belge yok. Sonra 6 ay dolmadan 7 gün önceden işten çıkardıkları için mahkeme davamı usulden reddetti. Ben de istinaf mahkemesine taşıdım. Sonrasında Medya Radar’a, Ciner Grubu’na ve insan kaynakları müdürüne, bana iftira attıklarından dolayı dava açtım. Kovuşturmaya yer yoktur denerek kapatıldı. Ağır cezaya taşımak istedim, onun da önü kapatıldı, basın özgürlüğü kapsamındadır dendi. Daha sonra bunların hepsini toplayıp hakkımda yapılan haberlere erişim engeli getirmek istedim, bunu da basın özgürlüğü kapsamında değerlendirdiler. Bir üst mahkemeye başvurdum, oradan da reddedildi. Haklılığıma rağmen erişim engeli getiremedim. Şimdi her iki ByLock listesinden de teyit ettim. Numaram var. Yanında da 202 sayısı var. Onu Koray Peksayar’a Twitter’dan sordum. “Freezy müzik uygulaması ve türevlerini temsil ediyor galiba” dedi. Net bir ifade yok. 2 ya da 3 Ocak’ta başvurumu yapacağım.
Sonrasında Adalet Yürüyüşü’ne ve Adalet Çalıştayı’na katıldım. Başından sonuna kadar Cumhuriyet davasının yanında oldum. Ben 31 Aralık’ta Ahmet Şık tutuklandığında, “Ahmet Şık gazetecidir” diye tweet attığımda, Habertürk’ten bir meslektaşım “Bence o tweeti sil, başını ağrıtırlar” dedi. Ben de “En fazla işten atarlar, ne olacak?” dedim. Meğer başıma çok daha büyük işler gelecekmiş, bilmiyormuşum.
- Listede adınız çıktıktan sonra yeniden hukuki bir girişiminiz olacaktır herhalde.
Şöyle bir durum var. Excel dosyası yapmışlar ama IP numarası koymamışlar. Sadece telefon numarasından bahsediyoruz. Sıradan bir Excel dosyası o. IP’leri yanına koysalardı, biz de bilirdik. Yine insanların savcılığa başvuru yapıp kendi haklarında Şamil Tayyar’ın aldığı gibi savcılıktan “İltisakı yoktur” gibi bir belge alma şansları olurdu. O kadar açık ve muallakta bir dosya ortalıkta geziyor ki, insanlar maddi manevi haklarını gerçekten alabilecekler mi bilmiyorum. Ben tekrar dava açacağım. Bu arada eminim o listelerin gerçekliğinden, birçok ByLock davası takip ettim. O davalarda yargılanan çocuklardan da bana mesaj geldi, “Biz de varız listelerde” diye ve tahliye edildiler. Davamın peşinde olacağım ama OHAL koşullarında ne kadar olumlu bir karşılık gelir? Mümkün değil. Dava açtığımda “Hata yapılmıştır” denilebilir. Bunun tazminini elde edemem. Şöyle bir detay var; iki gün önce her nedense Ciner Grubu İK Müdürü arayıp listeyi nereden bulduğumu sordu. O kadar tuhaf bir süreç yaşıyorum ki, siz haber kanalının İK Müdürü’sünüz ve açıp bana listeyi nereden temin ettiğimi soruyorsunuz. Şaka gibi, Aziz Nesin’in kitaplarındaki gibi bir olay yaşıyorum.
- Süreçte geldiğimiz noktada “aklandıktan” sonra, Habertürk hakkında ne düşünüyorsunuz, bir beklentiniz var mı?
Ben onlara belgeleri ve bilgileri neden temin etmediklerini soruyorum. Şu süreçten sonra rica ediyorum, “Devletin OHAL süreci, bizim de üzerimizde baskı var” dediniz. Hadi onu da anlayışla karşılayalım ama deyin ki bana artık “Evet, biz çalışanımızı işten çıkardık. O gitti, hakkını aradı. Ve hakkını aradıktan sonra da haklı da bulundu. ByLock yokmuş. Biz de yanında duruyoruz." En azından bir özür bekliyorum. Hakkımdır. Daha fazlasını beklemiyorum, çok onurlu bir davranış onlar için zorlayıcı bir durum olabilir. Omurgalı bir duruş istiyorum çünkü. Ama yine de bekliyorum çünkü insandan umut kesilmez.