T24- Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı talebiyle hazırlanan 11.04.2001 tarihli ve emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a ait olduğu iddia edilen paraflı belgede; yine o dönem Milliyet’te muhabirlik yapan Utku Çakırözer’in telefonlarının dinlenmesi sonucu elde edilen bilgiler yer alıyor.
Abdullah Kılıç'ın Radikal gazetesinde yayımlanan (23 Mart 2011) haberi şöyle:
Genelkurmay Başkanlığı, akredite olacak gazetecileri belirlerken ya da akrediteleri iptal ederken kanunlara aykırı biçimde ‘teknik takip’ten yararlanmış. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı talebiyle hazırlanan, ‘Gizli’ ibareli, 11.04.2001 tarihli ve Yaşar Büyükanıt’a ait olduğu iddia edilen paraflı belgede; o dönemde Milliyet’te muhabirlik yapan Utku Çakırözer’in ‘kontrol altına alınması’ sonucu elde edilen bilgiler yer alıyor.
“Konu: Utku Çakırözer” adını taşıyan belgede Çakırözer’in Mart-Nisan 2001’de yaptığı 4 telefon görüşmesine yer verilmiş. Dönemin Genelkurmay II. Başkanı Org. Büyükanıt’a sunulduğu sanılan ‘Kişiye Özel’ ‘bilgi notu’nda Çakırözer’in Genelkurmay Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Albay Z.Ç.’yi aradığı belirtilmiş. Belgede Çakırözer’in Yarbay G.Ö.’den Eskişehir’deki NATO üssünün kapatılmasıyla ilgili bilgi istediği yazılı.
Belgedeki bir notta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Binbaşı M.H’nin Çakırözer’i aradığı ve telesekreterine “Seninle bir konuda görüşmemiz lazım” dediği ifadesine yer verilmiş.
Belgedeki 4. not ise Çakırözer’in Sabah Yayıncılık AŞ’den Necdet isimli şahısla telefon konuşmasıyla ilgili.
Belgede ‘kontrol altına alınması’ istenen Çakırözer, halen Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi. Mustafa Balbay’ın tutuklanmasının ardından bu göreve gelen Çakırözer, haberin içeriğini duyunca “Şu an İstanbul’dayım. Hakkımdaki belgeyi görmek isterim” diyerek Radikal’e geldi. Belgeyi görünce hafifçe tebessüm eden Çakırözer, “1999’dan sonra 3 yıl savunma muhabirliği yaptım. 2 kez akreditem iptal edildi, hiçbir açıklama yapılmadı. Belki de iptalin bir gerekçesi bu belge” dedi.
Dinlemedeki isimler
O dönem Deniz Kuvvetleri’nde görev yapan Yarbay M.H., 1 ay önce ‘Darbe planında Ankara bölgesi koordinatörü’ olduğu iddiasıyla Balyoz davası kapsamında tutuklandı. Belgede bir diğer ilginç nokta Çakırözer’in diğer konuşmalarıyla ilgili detaylı bilgi verilirken Albay Z.Ç. ile ne konuştuğunun belirtilmemesi. Bunun nedeni şimdilik belirsiz. Konuyla ilgili görüş almak için Büyükanıt’a ulaşmaya çalıştık ancak kendisine ulaşamadık.
Utku Çakırözer: Kanunsuz dinlemeler bitmeli
“Demokratik hukuk devletine inanan biri olarak, yasadışı yöntemlerle belgeler oluşturulmasının her zaman karşısında oldum. Özel ve mesleki hayatımızın mahremiyetini ayaklar altına alan hukuk dışı dinleme ve takipler ile bunların basın yoluyla sızdırılması, ilgili kişi ya da kurumun baskı altına alınması için kullanılmaktadır. Kimden ve hangi dönemde gelirse gelsin bu uygulamalara karşı durmak gerekir.
Söz konusu hukuk dışı belgeyi ne onaylamam ne de aktarılan bilgilerin tümünün gerçekliğini kabul etmem söz konusu. Milliyet’te 1999-2002 döneminde, görevim gereği bilgi alabileceğim askeri yetkililerle sayısız görüşme yapmış, bilgilerine başvurmuşumdur.
Neden 10 yıl sonra çıktı?
O dönemde akreditasyonum, Genelkurmay Başkanlığı’nca nedenini bilemediğim biçimde 2 kez iptal edildi. Basın özgürlüğü açısından Genelkurmay’ın basın mensuplarına uyguladığı akreditasyon uygulamalarının her zaman karşısındayım. AKP iktidarı döneminde de, Başbakanlık tarafından, basın mensuplarının bir bölümüne benzer kısıtlayıcı uygulama getirilmesinin de demokratik hukuk devletiyle bağdaşmadığı kanısındayım. Öte yandan, bu hukuk dışı belgenin 10 yıl sonra bugün ortaya çıkarılması ise manidardır. Mensubu olmaktan onur duyduğum Cumhuriyet Gazetesi ve bu kurumdaki konumumun, belgenin sızdırılış amacına alet edilmek istendiği kaygısını taşıyorum. Ayrıca, yasadışı dinleme ve takiplerin son dönemde ciddi biçimde artmış olmasının da belgenin ortaya çıkarılmasında önemli bir başka etken olduğu inancındayım. Topluma, bu yasadışı dinlemelerin yalnız bu döneme özgü olmadığı, mevcut iktidar öncesinde de yaşanmış olduğu mesajının verilmek istendiği izlenimindeyim.”
Sedat Ergin: Çok vahim bir durum
Akreditasyon, eskiden beri sıkıntılı bir konudur. Genelkurmay’ın, son dönemde biraz gevşetilmekle birlikte, bu konuda katı bir uygulaması olduğu bir vakadır. Bunun gazetelerin yanı sıra bazı durumlarda yazdığı haberlerin yol açtığı rahatsızlıktan dolayı doğrudan muhabirlere yöneldiği durumlar da olmuştur. Hürriyet’in Ankara Temsilcisi olduğum dönemde 1990’lı yılların sonuna doğru o dönemdeki savunma muhabirimizle ilgili bir sıkıntı yaşadığımızı hatırlıyorum. Ancak bu uygulamanın yalnızca Genelkurmay’la ilgili bir sorun olarak ele alınmasına karşıyım. Atanmışlar değil, seçilmişler de akreditasyon yasağı uyguluyor Türkiye’de. Genel yayın yönetmeni olduğum dönemde uzun bir süre Milliyet gazetesine Başbakan’ın uçağında ambargo uygulanmıştı. Ayrıca 2008 yılında yazdıkları haberler nedeniyle Başbakanlık’ta 7 muhabir arkadaşımızın akreditasyonları iptal edilmişti. Bir muhabir arkadaşımız bu yüzden işsiz kalmıştı. Güç sahipleriyle ilgili yaygın bir sorundan söz ediyoruz.
Bu konudaki belgeleri görmedim. Utku Çakırözer bir dönem birlikte çalıştığım, mesaisini beğendiğim bir meslektaşımdır. Telefonunun 2001’de Genelkurmay tarafından dinlenmiş olduğu bilgisi eğer doğruysa, çok vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir. Bir kere, bilebildiğim kadarıyla ne 1999’da ne de sonrasında Genelkurmay’a vatandaşların telefonlarını dinleme yetkisi veren bir yasa hükmü bulunmuyor. Mevzuatta bugüne dek rastlamadım. Jandarma ya da MİT gibi bir kurumun dinleyip Genelkurmay’a aktarmış olması bir olasılıktır. Ama bu olasılık da durumun vahametini ortadan kaldırmaz. Hangi şık geçerli olursa olsun anayasada güvence altına alınmış olan haberleşme hürriyetinin çok açık bir ihlali, ciddi bir hukuksuzluk söz konusu.