T24 - Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Burhan Kuzu, İstanbul Üniversitesi’ndeki sempozyumda yine Siyasal’ın dekanını istifaya çağırdı: “Bunu babam da yapar, dedem de yapar. Dedeyi de katalım da biraz daha şenlensin”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yumurtalı protestoya uğrayan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, dün İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen “Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Sempozyumu”na katıldı. Ancak öğrenciler Kuzu’nun konuşma yapacağı salona alınmadı. Öğrenciler sempozyumu, salonun yanında ekran kurulan başka salonda takip etti. Buna rağmen Kuzu’nun konuşma süresince, elinde şemsiye bulunan bir koruma yanında nöbet tuttu. Protestonun bir sınırının olması gerektiğini, 200’den fazla sivil itaatsizlik yöntemi bulunduğunu ifade eden Kuzu, şöyle konuştu:
“Benim özgürlüğümün başladığı yerde seninki biter. Yani ne oluyor? Sen yumurta atmaya başlıyorsun, ben orada 15 dakika ‘Yumurtaları biter mi’ diye bekliyorum. Maşallah çiftlikleri çok kuvvetli, Ali Baba’nın çiftliğinden sürekli yumurta geliyor. Çift sarılı, tek sarılı yumurtalar sürekli önümüze düşüyor. Biteceği yok yumurtanın...
Aslında o yumurta en çok 10 dakikada bitmeli. Ondan sonra da ben o halimle de olsa orada konuşabilmeliyim. Bir şey anlatma, bilgi verme yetkim gasp ediliyor, oraya gelen öğrencilerin yüzde 98’inin bir şey öğrenme, bilgi alma hakkı engellenmiş oluyor. Kim yapıyor bunu? 20-25 öğrenci yapıyor. Dekanın ifadesiyle öğrenci olmayan da var. Dolayısıyla yöntem doğru değil. Bundan bir şey de çıkmaz. Ben öğrencilere acıyorum.”
Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı Prof. Celal Göle’yi bir kez daha istifaya davet eden Kuzu, şöyle konuştu:
‘Piyasada yoklar'
“Maksadım dekanla uğraşmak değil. Çünkü dekanı tanımam bile, ismen duyuyorum. Dolayısıyla bir alıp veremediğim yok. Oradaki ayrım şu olmuştur; aynı amfide CHP’yi temsilen Süheyl Batum konuşurken, 3 sıra öğretim üyesi varken, ben gelince bir tek öğretim üyesi yoktu. Oradaki 8-9 öğrenci protesto ediyor, hocalar susturmaya çalışıyor.
Biz geldik, nasıl olsa yumurta şenliği başlayacak, piyasada yoklar. Bunu dekan da hocalar da biliyor. Dedik ki, ‘Bu toplantıyı iptal edin.’ İptal yok. ‘Tedbir alın’, tedbir yok. Aşağıya geliyorsun dekan yok. Bunu protokol anlamında söylemiyorum. Sonra kendisini arıyorum, diyor ki ‘4. kattayım,’ Yukarıdan da bakıyorsun, aşağıya inmiyorsun, aradığım zaman da ‘Onların çoğu öğrenci bile değil’ diyorsun.
Ben seni istifaya tabii ki davet edeceğim, bundan daha doğal ne var? ‘Senin yaptığın bu dekanlığı babam da yapar’ dedim. Bugün bir daha söylüyorum; ‘Bunu babam da yapar, dedem de yapar.’ Dedeyi de katalım da biraz daha şenlensin. İdarecilik sorumluluk ister. O zaman oturmayacaksın o makamda.”
Öğrencinin kaderi ‘üniversitenin’ elinde
YÖK’ün, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya yumurta fırlatan öğrenciler ve olayda ihmali bulunan yöneticilerle ilgili Ankara Üniversitesi’ne soruşturma talimatı vermesi, öğrencilere uygulanacak disiplin cezalarını gündeme getirdi.
Soruşturma sonunda, öğrencilere, uyarmadan üniversiteden atılmaya kadar değişen disiplin cezaları uygulanabilecek. Protestonun hangi çerçevede değerlendirileceği, cezanın yaptırımını belirleyecek. Soruşturmanın ardından cezaları, üniversite yönetim kurulu belirleyecek. Ancak üniversitenin hazırlayacağı rapor doğrultusunda YÖK de ayrı bir soruşturma yapabilecek. Üniversite Konseyleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. İzge Günal, “Disiplin Yönetmeliği’ne göre üniversite yönetim kurulu öğrenciye ceza verecek. Yumurta atma eylemi için ‘çevreyi kirlettiniz’ de denebilir, ‘devlet büyüklerine hakaret ettiniz’ de denebilir. O zaman öğrenci üniversiteden atılabilir” dedi.
2 FARKLI BAKIŞ:
Bakan Çelik: Tepki eylemleri normal
Devlet Bakanları Faruk Çelik ile Hayati Yazıcı, İstanbul’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle toplantısını protesto etmek isteyen öğrencilere sert müdahale konusunda, hükümetteki hakim görüşün aksine cesur çıkışlar yaptı.
Çelik, TBMM kulisinde bazı gazetecilerle sohbet ederken öğrenci olaylarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“CHP Genel Başkanı olduğu dönemde Deniz Baykal’a Van’da yapılan protesto yanlıştı. Bu konuda çifte standart var, ‘bana atılan yumurta iyi, sana atılan kötü’ olmaz. O zaman da Sayın Baykal’a yapılan protestoyu kınadık. Tepkiler demokratik ölçü içinde olmalıdır. Müdahale, yani kamu düzenini koruma da, kesinlikle demokratik ölçüler içinde olmalıdır.”
“İstanbul’da Dolmabahçe’de eylem yapmak isteyen öğrencilere yönelik yapılan müdahaleyi tasvip etmek mümkün değildir. Müdahale kesinlikle özgürlük alanını korumaya yönelik ve ölçülü olmalıdır. Tepki gösterenler de bu tepkide ölçüsüzlük değil, onların da ölçülü olması gerekir.”
“Ben öğrencilerin tepkisel olmalarını saygıyla karşılıyorum. Gelişim tepkisel bir duruş ve bakışla ancak sağlanabilir. Ama tepkinin üretimi yanlışı düzeltmeye, mevcut anlayışın üzerine çıkmaya dönük bir hazırlığın ürününe dönüşmesi gerekiyor. Onun için, öğrenciler tepkisel duruşlarını muhafaza etsinler. Ama, bunu mutlaka beyin hücreleri faaliyetiyle gerçekleştirsinler.”
Yazıcı: Eşya değil insan diye bakın
Devlet Bakanı Yazıcı ise TBMM’de öğrencilere yönelik şiddet konusunda Milliyet’e şunları söyledi: “Bir taraftan insanların protesto etme, eleştirme hakkını kullanmalarına imkân vermeliyiz, bir taraftan da bunlar şayet hududu aşmışsa, bunu engelleyecek güvenlik güçleri de sadece engelleme gücünü kendi tekellerinde olduğunu düşünerek değil, hem görevlerini yapacaklar hem de onlara da zarar vermeden veyahut da kamunun, toplumun bunu yadırgamayacağı bir şekilde özen göstermeleri gerekiyor. Elbette ki öğrenciler, siz eleştiri hakkınızı kullanırken, protesto etme hakkınızı kullanırken, başkalarına saldırı teşkil edecek, başkalarını tahkir edecek ölçülere bunu vardıramazsınız. O özeni göstermeniz gerekir. Suç işleyenleri engellemekle görevli güvenlik güçleri de görevlerini yaparken, ‘her ne pahasına olsun ben bunu engellerim, bu bir eşyadır’ diye değil ‘bu bir insandır’ diye bakmaları lazım, öyle davranmaları gerekir.”
Yazıcı, Vatan gazetesine yaptığı açıklamada ise, “Kamu düzenini korumakla görevli olanlar, bu görevleri nedeniyle gelebilecek eleştirileri önleyecek biçimde davranmalı. Ergenekon ya da ‘şudur’ demek için elde belge bilgi olmalı. Bunu doğru bulmuyorum. ‘Rektör istifa etsin’ demek kontrolsüz sözlerdir” dedi.