Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, Türkiye’de yaşanan son gelişmeler için "Bugünleri, 'Her şeyin önce düştüğü, sonra çöktüğü ve hızla çürüdüğü zamanlardı' diye anlatacağız" yorumunu yaptı.
Söğüt’ün bugün yayımlanan “Yollar çökerken” başlıklı yazısı şöyle:
Her şeyin çöktüğü zamanlardı...diye anlatacağız bu günleri ileride.
İktidarın ve muhalefetin ve inancın ve adaletin ve aklın...
Yollar çöküyordu, ahlak çöküyordu, sistem çöküyordu, geçmiş çöküyordu ve işin kötüsü gelecek de çöküyordu, diyeceğiz.
Önce düşüyorduk diyeceğiz. Sonra çöküyorduk.
***
Uçtuğunuzda düşer, durduğunuzda çökersiniz.
Önce yükseklerden aşağıya düşersiniz.
Sonra sanırsınız ki düştünüz, bitti, dipten aşağıya gidilmez.
Yanılırsınız.
Çökersiniz ve dipten de aşağıya düşersiniz.
Hatalar ardı ardına yapılmayagörsün, gaflet dipsiz bir kuyudur.
Düşersiniz, çökersiniz, daha ve daha ve daha da aşağıya gidersiniz.
Ardınızda kalan ışığın hiç sönmediğini ama sandığınızdan çok daha fazla küçülebildiğini, uzaklaşabildiğini, daha da ve daha da ulaşılmayacak hale gelebildiğini göre göre...
Ortak bir gaflet hızıyla karanlık bir tünele girersiniz.
Karamsarlık değil gerçeklerdir yakanıza yapışan.
İyimserlik değil körlüktür ayaklarınıza dolanan.
Gözünüzün önünde yollar çöker... teker teker.
Siz seyredersiniz, zararı devlet öder.
Sistem çöker, ahlak çöker, geçmiş çöker ve gelecek çöker üstünüze...
Siz altta kalırsınız, devlet üste çıkar.
Raydan çıkan trenler, göçen apronlar, sular altında kalan yollar...
Tanrısal bir işaret gibi ardı ardına karşınızdalar.
Ama siz başka tanrıların peşinde.... aklınız çökenlerde değil yükselenlerde.
Paranızı sayar durusunuz ümitsizce.
Artıyor mu, azalıyor mu, artıyor mu, azalıyor mu?
Sormak gelmez aklınıza, artıyor muyum azalıyor muyum?
Ölüyor muyum, kalıyor muyum?
Bu sefer biliyor muyum, yine yanılıyor muyum?
Siz paranızı sayarken fark etmeden tüm saygınlığınızı yitirirsiniz kendinize.
Onlar rayları tamir ederler ve o rayların üzerlerinden yeniden trenler geçer.
Onlar yolları tamir ederler ve o yolların üzerinden yeniden arabalar geçer.
Onlar apronu tamir ederler ve apronun üzerine yeniden uçaklar iner.
Bu arada sistem mütemadiyen çökmeye devam eder.
Üzerinize üzerinize.
Ve siz başınıza gelmekte olanı seyredersiniz şuursuz bir ümitle.
O çöken yolların altında kalarak ölenler ve o yolların üzerinden geçerek ileriye, daha da ileriye gittiklerini düşünenler...
Zararı devlet tarafından karşılanan dibe çökmüş yolları, rayları ve apronları hızla unuturak...
O yollara, raylara, apronlara paralel yapılan yolsuzluklar girdabında, her şeyin çöküşünü izlerler yasalarla ve korkularla bastırılmış bir ıstırapta.
Sonra yollar bir daha çöker.
Sonra raylar bir daha çöker.
Sonra apron bir daha çöker.
Sonra ideolojiler çöker.
Sağduyu çöker.
Cesaret çöker.
İstek çöker.
İnanç çöker.
Akıl çöker.
Ülke çöker.
Bir de bakmışsınız, altında kalıvermiş o çökenlerin gelmiş geçmiş tüm ışıklı idealler.
Her şeyin önce düştüğü, sonra çöktüğü ve nihayetinde hızla çürüdüğü zamanlardı... diye anlatacağız bu günleri ileride.
Ve kim bilir ne tuhaf hikâyeler uyduracağız “Peki o sırada siz ne yapıyordunuz?” diyenlere.