Ekonomi

Bugünkü durumuna göre Yunanistan’dan daha iyiyiz

Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, Yunanistan'daki ekonomik sıkıntıyı kaleme aldı.

09 Şubat 2010 02:00

T24 - Yunanistan'ın, yüksek bütçe açığı ve borçları Avrupa'da krizin şiddetlenmesine yol açıyor. Yunanistan, Portekiz, İspanya son günlerde tüm dünya piyasalarını altüst ederken, Alman Deutsche Bank ile İtalyan Unicredit Group’un Yunan bankalarına kısa vadeli kredi vermeyi dondurduğu haberi piyasalarda dalgalanmaya neden oldu.

Uras'ın Milliyet gazetesinde bugün (9 Şubat 20010) yayımlanan yazısı şöyle:


Avrupa Birliği’ne (AB) bizden önce üye olduğu için Yunanistan bugüne kadar işi “bizden iyi götürdü”.

AB fonlarından en fazla yararlanan ülke oldu. AB’den gelen paranın bir bölümünü altyapı yatırımlarında kullandı. Büyük bölümünü çiftçisine, memuruna dağıttı. AB çeşmesinin kurumayacağını varsaydı. AB’den gelen para azalınca, harcamaları aynı çizgide sürdürmek için borçlanmak zorunda kaldı.

Milli gelirinin yüzde 3’ünü aşmaması gereken bütçe açığı milli gelirinin yüzde 13’üne, milli gelirinin yüzde 60’ını aşmaması gereken borç toplamı milli gelirinin yüzde 161’ine ulaşınca işler karıştı.


AB’nin yararı da var zararı da

Yunanistan AB üyesi olmasa idi, Yunan hükümeti, bizim bu gibi durumlarda yaptığımızı yapardı.

- Bütçe açığını kapatmak için milli parayla iç borçlanmaya giderdi. Yunanistan’da da şimdi iç-dış borç ayrımı yok. Tek bir borç var. O da euro borcu.

- Euro’ya geçince. milli para birimi ortadan kalktı Tek para birimi euro. Memur maaşını ödeyebilmek, içeride harcamaları sürdürebilmek için Yunanistan’ın euro’ya ihtiyacı var.

- Gelir, gideri karşılamıyor. Açığı kapatmak için hükümet euro ile borçlanırsa, “ödeyemez duruma düştüğü” 300 milyar euro’luk borç stoku daha da artacak.

- Eskiden olsa, Yunanistan Merkez Bankası enflasyonu göze alarak milli para biriminden banknot basar, hükümete destek verirdi. Böyle bir imkân yok.

- Yunan hükümeti, faizi yükselterek talebi kısamaz. Euro fiyatını yükselterek dövizi pahalı yapamaz.

Böylece dolaylı olarak halkın reel gelirini aşağıya çekmez. Çünkü euro’nun değerini ve de faizi belirlemede hükümetin gücü ve yetkisi yok. Hükümetin yapabileceği tek şey memur maaşlarına, çiftçiye ödenen desteklere tırpan atmak.

Biz böyle duruma düşsek neler yapardık? Bugüne kadar yapılanları yapardık. Hükümet sabit kurdan dalgalı (serbest) döviz kuruna geçerdi. Döviz fiyatı artardı. Döviz fiyatı artınca dış açık kapanırdı. Hükümet içeride Türk Lirası ile borçlanmaya giderdi. Bu arada faizler yükselirdi. Enflasyon tırmanışa geçerdi. Döviz fiyatındaki, faizdeki ve enflasyondaki artış reel gelirleri törpülerdi. Dengeler yeniden kurulurdu.


Reçete yeterince acı değil

Yunan hükümetinin yapacağı bir şey olmadığı için şimdi AB yönetimi Yunanistan’a 3 yıllık acı reçeteyi verdi:

-Daha önce dondurulan memur maaşlarında taban ücret 2 bin euro’dan 1.500 euro’ya indirilecek. Kamuya memur alınmayacak. Emeklilik yaşı 65’ten 67’e çıkarılacak. Benzine, alkollü içkiye, sigaraya zam yapılacak. Bakanlıkların bütçe harcamaları yüzde 10 kısılacak.
Bu reçeteyle 3 yıl içinde bütçe açığının yüzde 13’ten yüzde 3’e çekilmesi bekleniyor. Ama çok zor.

(1) Yunanistan hükümeti bu tedbirleri uygulayamaz. Yunan halkı başka ülkedeki insanlara benzemez. Aldığını vermez. Grev yapar, ortalığı yakar, yıkar. (2) Bu tedbirler yeterince acı değil. Bunlar uygulansa bile bütçe açığı 3 yılda milli gelirin yüzde 13‘ünden yüzde 3’üne inmez.
İyi de “Asiye nasıl kurtulur?”

(1) AB‘nin durumu eskisi kadar iyi değil. Yunanistan’ı Yunan halkının alıştığı şekilde bol kepçeden destekleme imkânı yok. Kaldı ki Yunanistan’ın peşinden başkaları da geliyor. (2) Yunan hükümeti kabul etse de Yunan halkı acı reçeteyi kabul etmez. (3) Yunanistan bir süre karışır. Ortalık dalgalanır. Sonunda Yunan halkı kaderlerine razı olur.