Seçim 2024

Buğra Kavuncu: Yarın deprem olsa en büyük sorumlu AK Parti ve CHP’dir

"İyi ki ittifak yapmamışız"

Arşiv görsel

08 Mart 2024 08:56

İyi Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Buğra Kavuncu, "AKP ve CHP'nin birbirine çok benzediğini savunarak, Depremle ilgili bir çözüm üretilememesinin en büyük sorumluları bunlar. Yarın deprem olsa en büyük sorumlu AK Parti ve CHP’dir." dedi. 

Duvar'dan Osman Çaklı'ya konuşan Kavuncu, "Aleni olarak bir ittifak var. Bakıyoruz belediye meclis üyeliklerinde bir sürü DEM Partili meclis üyeleri var. Doğru mu değil mi bilmem ama Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlayan kişiler var. İyi ki ittifak yapmamışız dediğimiz şeyler bunlar." ifadelerini kullandı. 

Kavuncu'nun açıklamalarından dikkat çeken bölümler şöyle: 

"Biz kimseye kazandırma-kaybettirme hesabı yapmıyoruz. Kaybedersek kendimiz için üzülürüz" dediniz. AK Parti’nin İstanbul’u kazanması durumunda toplumsal muhalefette tekrar bir geri çekilme ve umutsuzluk oluşabilir. Bununla ilgili sorumluluk hissediyor musunuz?

Ben o sorumluluğu yeterince yerine getirdiğimizi düşünüyorum. 14 Mayıs seçimlerinde herkes bizden kazanabilecek adayı oraya oturtmamızı bekledi. Ben sokakta yürüyemiyordum. Seçimlerden bir yıl önce bu soru sorulduğunda, isim vermiştim. İki isim duyuyorum birinin adı öne çıkıyor. Gittik “Bu vazifeyi alın” dedik. Bize “Kemal Bey’in adaylığını istiyoruz” dediler. Bu fırsatı kaçıranların, buna cesaret edemeyenler “Yapmayın, etmeyin İstanbul’u Ankara’yı kaybederiz” diyemez. Bana göre Türk milletinin menfaatinden daha önemli bir şey olamaz. Onların siyasi hayatına güle oynaya devam etme hakkı var. “Biz kendi adımızla sandığa gideceğiz” dedik. Bize bu iki kişinin ve etrafındakilerin bu konuda hesap sorma ya da bize yüklenme hakkı hiç yok. Sanki kendileri ülkenin kurtarıcısı gibi ülke elden gidermiş gibi davranmasınlar. Ben asla çekilmem. Bu kararı ülkem için aldım. Artık sizi korkutmalarına inanmayın. Aman efendim bir grup “Belediye kazanılırsa PKK su sayacı okuyacak” diye korkuttu. Bir grup da "Bunlar gelirse şeriat gelecek” diye korkuttu. Kendilerine korkunç bir konfor alanı yarattılar. Biz bunu bozduk. Yandaş medyadan linçe varan girişimler görüyoruz. Bu iki kutuplu yapının dağılması için eylemsel bir tavır gösteriyoruz. Ülke ikinize mecbur değil.

Bu aynı zamanda uzun soluklu bir yolcuk galiba değil mi?

Bugün bunun karşılığı bizim beklediğimiz gibi inşallah olacak ama olmayabilir. Fakat doğruluğuna iman ettiğimiz bir kararı gittiği yere kadar götürme kararlılığındayız.

Beklediğiniz potansiyel ortaya çıkmazsa İYİ Parti’nin geleceğiyle ilgili öngörünüz ne?

Geleceği çok iyi olacak partimizin. Biz büyük bir boşluğu dolduruyoruz. İhtiyaç duyulan bir alanı kapsıyoruz. Anlaşıldıkça daha iyi olacak. Parti içi mekanizmaların iyi çalışmasıyla bunu anlatacağız. Pratikte bunu insanlar görür. Biz AK Parti’den ve CHP’den farklıyız. Son 25 yıldır ülkeyi yönetenlerin birisi iktidarda birisi belediyelerde. Biz hem devletin hem toplumun çok güçlü olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda hassas olunması gerektiğini söylüyoruz. Bu iki partinin birinde öteki, ötekinde de biri var. Bir taraf devleti önemseyip milleti, hakları unutuyor. Öteki taraf da kişisel hak ve hürriyetleri önceleyip devleti zafiyete uğratacak tavırlar içinde oluyor.

Kent uzlaşısından mı bahsediyorsunuz, örnek verir misiniz?

Devlet Anadolu coğrafyasında çok önemli. Devleti güçlü tutacağım diye kişisel hak ve hürriyetleri yok sayamazsınız. Mesela Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı yok sayamazsınız. Öteki tarafa geldiğimizde, evet kişisel hak ve hürriyetler önemli. Terörle mücadele eden güvenlik kuvvetlerini zafiyete uğratacak bir cümle, tavır kabul edilemez. “Helikopterden Türk askeri insanları attı, katletti” görüyoruz. Bunu orduya mal edemezsiniz, ordu hepimize lazım. CHP’nin içinde hata yapan yok mu, İYİ Parti’nin içinde eksik ya da hatalı davranan yok mu? Bütün bir gruba bunu mal edemezsiniz. Ordumuzun, askerimizin, polisimizin mücadelesinde onu zaafa uğratacak hareketlerden uzak durmak gerek. Aleni olarak bir ittifak var. Bakıyoruz belediye meclis üyeliklerinde bir sürü DEM Partili meclis üyeleri var. Doğru mu değil mi bilmem ama Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlayan kişiler var.

Araştırdınız mı?

Araştırmadım ancak duyuyoruz. Bu doğruysa bizim açımızdan kabul edilemez. İyi ki ittifak yapmamışız dediğimiz şeyler bunlar. (AK Parti ve CHP'yi kastederek) Bu iki parti kök itibariyle sadece bugün değil geçmişte de böyleydi. Bu konuda bagajları hep dolu.

2019 yerel seçimlerinden mayıs 2023 seçimlerine gelene kadar da bahsettiğiniz çerçeve geçerliydi. O dönem İYİ Parti de Millet İttifakı içerisinde yer alıyordu. Sizce çelişki yok mu?

Çok farklı iki şey. Ben il başkanıydım. Biz CHP ile belediye meclis üyelikleriyle ilgili listeleri beraber hazırladık. Bizim bildiğimiz ve duyduğumuz hiçbir isim olmadı. Zaten olsaydı ittifak olmazdı. DEM Parti’ye oy veren, gönül vermiş vatandaşlarımızla ilgili bir ithamda bulunmuyorum. Onları farklı bir yere konumlandıracak bir şey de söylemiyoruz. Kurumsal olarak DEM’in görüşleriyle ciddi sıkıntılarımız var. Herhangi bir ittifaka biz hiçbir zaman müsaade etmedik. Şimdi diyorlar ki “Kandil şuraya oy verin” demiş. Kandil yarın “AK Parti’ye de oy verin” diyebilir. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. Hatta 2019’da HDP bizim aday çıkardığımız her yerde aday çıkarttı. Biz ittifak yapmadık.

Fakat İstanbul’da aday çıkarılmamıştı.

HDP’nin İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmaması kendi tercihiydi. Aynı HDP, Dolmabahçe, Oslo mutabakatlarını yaptı. Bizim orayla aramızdaki farklılık çok net. Birlikte bir şey yapmayız. Aynı masanın etrafında oturmayız veya birlikte belediye meclis üyesi listesi yapmayız. O gün İBB’de aday çıkartılmadı İmamoğlu desteklendi. Ben ne yapabilirim? Bu bizim talebimiz mi? Bu ittifak yaptığımız anlamına gelmez.

En büyük rakip olarak kimi görüyorsunuz?

En büyük rakibim kendimim. (Gülüyor) CHP ve AK Parti birbirine o kadar benzemiş ki bunun cevabı çok zor. İkisi de benim en büyük rakibim. Depremle ilgili bir çözüm üretilememesinin en büyük sorumluları bunlar. Yarın deprem olsa en büyük sorumlu AK Parti ve CHP’dir.

Röportajın tamamını okumak için tıklayın