T24 - Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın’ın ifadeleri ile genişleyen fail meçhul cinayetlere ilişkin soruşturma, 22 Aralık 1996 da Çankaya da bir araya gelip Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkileri konuşan devlet zirvesinin polis cinayetlerini bildiğini de ortaya çıkarmaştı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan tarihi ‘Susurluk zirvesi’nin 75 sayfalık tutanakları dönemin karanlıkta kalan olaylarını gündeme getiriyor.
Radikal Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, tarihi ‘Susurluk Zirvesi’nin tutanaklarına ulaştı. Çarpıcı değerlendirmelerin yer aldığı tutanakta dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ‘devlet içindeki kontrolsüz güçler’ karşısında “Bu nasıl şebeke” diye hayret ediyor. ANAP lideri Mesut Yılmaz, faili meçhul cinayetleri işleyenlerin devlet içinde korunduğunu söylüyor.
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de ‘Abdullah Çatlı’yı koruyan sözlerine açıklık getiriyor. 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazasının ardından 22 Aralık 1996 günü Çankaya Köşkü. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında tarihi ‘Susurluk Zirvesi’ yapılıyor. Masanın etrafında Demirel’in yanı sıra Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ile muhalefet liderleri Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Bülent Ecevit ve Muhsin Yazıcıoğlu oturuyor.
Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan polis –mafya ve siyasetçi ilişkileri konuşuluyor. Toplantıda liderlerin yaptığı değerlendirmeler 75 sayfalık tutanak haline getiriliyor. Ancak konuşulanlar da tutanaklar da gizli kalıyor. Radikal, yeniden gündeme gelen faili meçhullere ilişkin olarak Ankara Başsavcılığı dosyasına giren bu tutanaklara ulaştı.
Devlette kontrolsüz güçler
Erbakan, MİT, jandarma ve Teftiş Kurulu raporları ışığında yaptığı sunumda, çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor:
“Devletin içinde kontrolsüz güçlerin ortaya çıktığı kanaatindeyiz. Şimdi bu raporlar içerisinde çok büyük önemi olan dosya MİT’in incelemeleridir. 58 kişiyi bize bildirmişlerdir. Bu 58 kişinin içinde 29’unun bizim dosyalarımızda bilgileri vardır. 16’sı hayattadır. 13’ü hayatını kaybetmiştir. Geriye kalan 29 kişi hakkında ise dosyalarımızda bilgi yoktur. ‘Araştırılması gerek’ dedikleri insanlar hakkında dördünün politikacı, dördünün işadamı olduğunu isimleriyle bize bildirdiler. Beşinin asker, 13’ünün emniyet mensubu, 14’ünün ülkücü mafya mensubu olduğunu yazmışlar. Sekizinin ise bilinen eroin kaçakçısı olduklarını yazmışlar. Bu yumağın içerisindeler diyorlar.”
Bucak haraç topluyordu
Erbakan, MİT’in incelemeleri hakkında bilgi verirken değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: “Şimdi bu incelemenin arkasından kendileri şunu söylüyorlar. Sedat Bucak’ın Ankara’daki kumarhanelerden haraç topladığına dair bir iddia var.”
Erbakan, Susurluk çetesi ve bağlantılarına ilişkin şaşkınlığını da şöyle aktarıyor: “Kazada ölen Emniyet Müdürü Yardımcısı Hüseyin Kocadağ’ın olay tarihlerinde İstanbul’da sanıldığı halde aslında izinli olmadan görevinden ayrılmış olduğu tespit edilmiştir. Şimdi olay iki yönüyle mühim, birisi bu işle ilişkisi açısından, öbürü de bu varsayılan şebeke nasıl bir şebekedir ki, bir emniyet müdür yardımcısı hiçbir muamele yapmadan kendiliğinden il dışına çıkıyor?”
Kapatmak istiyorlar
ANAP lideri Mesut Yılmaz da Susurluk olayının üstünün örtülmeye çalışıldığını dile getiriyor:
“Şimdi bu olayın üstünü örtmek isteyenler var. Demek ki bu olayın üstünü örtmek isteyenlerin hükümette de uzantıları var. Başbakan’ın verdiği yetki, araştırma, inceleme ve gerekirse soruşturma yetkisidir. Ama Başbakan bu yetkiyi verdikten sonra iki hafta sonra sanki müfettiş gibi çağırıyor İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazcıoğlu’nu. ‘Anlat bakalım bildiklerini’ diyor. Adam da anlatıyor. Ne Teftiş Kurulu’na bunu iletiyorlar ne de Teftiş Kurulu’yla görüştürüyorlar. Ne sorgulama yapıyorlar ne de ifade alıyorlar. Siz müfettiş misiniz Sayın Başbakan. ”
Çiller’in Çatlı savunması
“Ne demişiz, Çatlı’yla ilgili söylemişiz. Çatlı’yı tanımam, Çatlı suçlu mudur, değil midir, bilmem. Kimin nesi varsa ortaya çıkartılsın, sonuna kadar gidelim. Ama koskoca güvenlik kurumlarını terör mücadelesi yapılan bir ortamda, gölge altında bırakırsak yanlış yaparız. Çatlı suçlu mudur, değil midir bilmem. Ama bireysel varsa, toplu varsa gidelim. Ama koskoca bir teşkilatı ve devleti çökertmeyelim”