2009'un zor bir yıl olacağını belirten Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. (Türk Eximbank) Genel Müdürü Ahmet Kılıçoğlu, krizin 2010'dan sonra inişe geçeceğini ileri sürdü.
Bu süreçte ayakta durmak gerektiğinin altını çizen Kılıçoğlu, "Biz de Eximbank olarak ayakta durmak için ihracatçılarımıza mümkün olduğu kadar destek olmaya çalışıyoruz" dedi. Esas itibarıyla Türkiye'nin krizi çok ciddi hissetmemesinin nedeninin, bankaların oldukça sağlam bir durumda bulunması olduğunu vurgulayan Kılıçoğlu, bankacılık sektörünün, gerek sermaye yeterliliği açısından gerekse likidite açısından iyi olduğunu kaydetti. Eximbank'ın Türkiye ihracatına geçen yıl yaklaşık 9.5 milyar dolarlık bir finansman sağladığını kaydeden Kılıçoğlu, bu yıl hedeflerinin yüzde 37'lik bir artışla 13 milyar dolarlık finansman sağlamak olduğunu kaydetti.
Çevre ülke stratejisi
Eximbank'ın doğal olarak, komşu ve çevre ülkeler stratejisi konusunda, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in çizdiği program çerçevesinde hareket ettiğini bildiren Kılıçoğlu, "Öncelikli pazarlar, bölgeler tabii ki oluyor. Ama özellikle orta ve uzun vadeli kredilerde genel olarak ihracat desteğimizin dışındaki spesifik pazarlara, Orta Asya ve Afrika'da Sudan'da finanse ettiğimiz ciddi projeler var. Çevre ve komşu ülkelere destek verme stratejimizin ne kadar doğru ve yerinde olduğu da görülüyor. Avrupa'da yaşanan daralmaya rağmen buralarda gösterdiğimiz üstün performansla hiç değilse daha az etkilendiğimizi söyleyebiliriz. Mısır'a bakın 200-300 rakamları konuşulurken şimdi 3 milyar dolarlara doğru giden bir ticaret hacmi, bunun dışında müteahhitlik hizmetleri var" dedi. Kılıçoğlu, Mısır'da 5 milyar dolarlık ticaret hacmini yakalamanın hiç zor olmayacağını söyledi.
Kaynak sıkıntısı var
Bankaların yurtdışından kaynak bulmakta sıkıntı yaşadığını kaydeden Kılıçoğlu, "Sendikasyon kredilerini bire bir çevirmek çok mümkün değil. Dolayısıyla banka kaynaklarında böyle bir azalma söz konusu ama reel sektörün de kendine göre birtakım sıkıntıları var. Yani kaynak azalmasının yanında reel sektörde, dünyadaki talep daralmasından kaynaklanan ileriye dönük endişeler taşıyan sektörler var. Burada da kredilendirme konusunda bankalar daha temkinli davranıyorlar" dedi.
Bankacılık sektörünün reel sektörle birlikte çalıştığını ifade eden Kılıçoğlu, buna karşılık bankalar açısından teminatlandırmanın yasal birtakım zorunluluklardan ortaya çıkan bir durum olduğunu, kredinin geri dönüşünün garanti altına alınması gerektiğini bildirdi. Bankaların bunu gözetmesinin son derece doğal olduğunu hatırlatan Kılıçoğlu, "Şu anda sıkıntılardan bir tanesi, daha önce teminatlandırılan kredilerin teminat olarak verilen, alınan varlıkların değerlerindeki azalma. Dolayısıyla buralarda birtakım sıkıntılar çıktı. Daha evvel aldığınız 10 birimlik teminat bugün 5 birim olduysa burada ek teminat deniyor ya da bu kredinin tekrar yeniden düzenlenmesi gerekiyor" dedi.