AKP’li Hasgür Said-i Nursi’ye iade-i itibar istedi ve ‘Özal gibi anıt mezar yapılsın’ dedi.
Vatan Gazetesi'nin haberine göre AKP İzmir Milletvekili İbrahim Hasgür, Nur Hareketi’nin öncüsü Said-i Nursi’nin mezarının nerede olduğunun açıklanmasını ve iade-i itibarını istedi. Said-i Nursi’nin fikirleriyle milyonlarca insanı etkilediğini, eserlerinin tüm dünyada 170 dile çevrildiğini söyleyen Hasgür, “Böyle bir fikir adamının mezarının nerede olduğu bile belli değil. Said-i Nursi’yi mezarında bile rahat bırakmayan 27 Mayıs 1960 cuntasından hala hayatta olanlar var. Kültür Bakanlığı derhal harekete geçmeli ve mezarının nerede olduğunu ortaya çıkarmalı. Tıpkı Adnan Menderes ve Turgut Özal gibi Said-i Nursi için de bir anıt mezar yapılmalı. Nasıl onların mezarlarını ziyaret edebiliyorsak Said-i Nursi’nin mezarını da ziyaret edebilelim. Devletin Sadi-i Nursi’ye yaptığı haksızlıkların telafisi için bu adımın atılması gerekiyor” dedi. Başbakan Erdoğan’ın kongrede yaptığı konuşmada Yaşar Kemal ve Aziz Nesin’den bahsetmemesinin muhalefet tarafından eleştiri konusu yapıldığını hatırlatan Hasgür, iki yazarın Said-i Nursi ve Nazım Hikmet gibi baskı ve sürgünlerle karşılaşmadıklarını, fikirlerini serbestçe ifade edebildiklerini savundu.
Nazım’a da yapılsın
Said-i Nursi dışında, ailesinin talep etmesi durumunda Nazım Hikmet için de anıt mezar yapılmasını öneren Hasgür, “Biz bu ülkede yaşayan herkes için demokrasi istiyoruz” dedi.
Hayatı sürgünde geçti
Saİd-İ Nursî, 1876’da Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde doğdu. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Dönemin İslam uleması tarafından ’zamanın en iyisi’anlamına gelen “ Bediüzzaman” lakabı ile anıldı. 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp 2,5 yıl Rusya’da esir kaldı. 1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, tedbir olarak önce Burdur’a, ardından Isparta’ya gönderildi. Burada 8 yıl kaldı. Risale-i Nur isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle Eskişehir Mahkemesine sevk edildi. Sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etti. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi. 1950’de çok partili hayata geçildiğinde dini hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı. 23 Mart 1960’ta Şanlıurfa’da vefat etti. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra dönemin askeri yönetimi mezarını bilinmeyen bir yere nakletti.