Dünya

Brexit yeniden mi oylanmalı? | Eski Başbakan Blair: Bu isteği reddetmek, vatana ihanet olur

"Ne AB ile anlaşabildik ne de kendimizle"

04 Ekim 2018 03:00

Britanya Başbakanı Theresa May’in liderliğinde İngiltere, Avrupa Birliği’nden (AB) çıkma sürecinde pazarlık masasından çözümle ayrılamazken toplumun önemli bir kesiminde ‘yeniden halk oylamasına gidilmesi’ yönünde istek alevleniyor. 

Ülkenin 90’ların ikinci yarısı ve 2000’lerin başında başbakanlığını yapan, eski İşçi Parti lideri Tony Blair da her gün milyonlarca İngiliz’in eline ücretsiz olarak geçen Evening Standard gazetesine yazdığı makaleyle her geçen gün kızışan tartışmadaki konumunu açıkladı. Yeniden oylamaya gidilmesini isteyenlerin sesinin ‘karşı konulamaz’ hâle geldiğini belirten Blair, bu isteğin reddedilmesinin ‘ülkeye ihanet’ olacağını dile getirdi. 

"Ne AB ile anlaşabildik ne de kendimizle"

Makalesinin girişinde İngiltere hükümetinin AB ile yürüttüğü pazarlıkların hiçbir meyve vermeden devam ettiğini söyleyen eski başbakan, bunun sebebini pazarlıkları yürütenlerin ‘yetersiz’liğine bağladı. Blair’a göre Britanya bu süreçte, ne AB ile anlaşabildi ne de kendiyle. Toplumun gözardı edilemez bir kesimindeki ‘tekrardan referanduma gitmek’ isteği de İngilizlerin kendi içlerindeki ‘anlaşmazlığın’ bir ürünü olarak değerlendirilebilir. 

Blair’ın gördüğü en büyük tehlike ise ‘pazarlıkların sonuç vermediği’, ‘anlaşmasız’ bir AB’den ayrılma sürecinin halka dayatılması. Bu senaryonun Britanya’nın ekonomik olarak büyük bir sıkıntıyla karşılaşması ile sonuçlanacağı öngörülüyor. 

İddiaların yerine gerçekler

Blair, iki yıllık ‘meyvesiz’ süreçte iddiaların yerini gerçeklerin aldığını söylüyor: ‘’Paramızın değeri yüzde 10-15 düştü, gelecekte gelirlerimizin aynı oranda düşeceği tahmin ediliyor; Britanya’nın ‘yatırım güvencesi’ puanı negatif yönde; fiyatlar yükselişte (…) Brexit’e hazırlanmak için milyarlar harcıyoruz ve AB’ye 40 milyar poundluk bir ceza ödüyoruz.’’

Eski başbakan, halkın yüzde 51.7’lik bir oranla ülkelerinin AB’den çıkmasına karar verdiği referandumdan bu yana geçen iki yıl içinde ‘işlerin herkesin beklediğinden daha çetrefilli çıktığını’ da belirtiyor ve bu yüzden de yeniden halk oylamasına gidilmesinin sağduyunun gereği olduğunu söylüyor: Bütün bunların ışığında Britanya toplumunun kararı hâlâ Brexit’ten mi yana; yoksa AB’nin bir parçası olarak kalmaktan mı?

Blair’e göre aynı kararın tekrardan çıkması halinde ‘ülke için yeni bir gelecek inşa etmek’ bir kez daha masaya yatırılacak. Toplum fikri değiştiyse de ‘öğrendiklerinden yola çıkarak’ oy vermiş olacak. 

Brexit’in arkasındaki ‘mit’

Eski Britanya Başbakanı'na göre Brexit’in temelinde yalnızca bir ‘mit’ var: Biz, kendi yasalarımızı yapamıyoruz.’ Blair, bu mitin altının da doldurulamadığına dikkat çekiyor ve ‘ülkenin kendi kararıyla okulları ücretsiz yapıp yapmama, vergi artırma ya da düşürme, Avrupa’nın dışından gelen sığınmacıları kabul etme ya da etmeme’ gibi, -Brexit kampanyası sırasında AB’den çıkmadan yana olanların öne sürdüğü ‘yasa yapma’ argümanlarının hepsine Britanya’nın zaten sahip olduğunu öne sürüyor. 

Britanya’nın içinde olduğu ve Brexit sonucunda çıkması gereken ekonomik pazarın da ülke için ekonomik önemine dikkat çeken Blair, Britanya merkezli bir otomotiv şirketini örnek veriyor. Eski Başbakan, bu şirketin dahil olduğu pazar sayesinde Avrupa’nın her noktasından malzeme alıp, her yerinde üretim yapabilme özgürlüğüne sahip olduğunu ve 450 milyonlık bir kitleye satış yapabileceğini anlatıyor. Brexit’in sonucuysa hem üretimin yerelleşmesi hem de satış yapılan kitlenin ciddi anlamda küçülmesi olacak. 

90’lı yıllarda liberalleşmenin en büyük savunucularından biri olarak öne çıkan ve ülkelerin sınırlarının ekonomik bağlar, liberalizm ve BM şemsiyesiyle ‘önemsizleştiğini’ öne süren Blair, bugün Britanya’nın hiçbir gelişmiş ülkenin daha önce yapmadığı bir şeyi yapmak için yola çıktığını söylüyor: 
Ticaretini tekrardan -bir başka anlayışla- liberalleştirebilmek için onu liberal olmaktan çıkarmak.

Sir Patrick Stewart

"Bu durumu tersine çevirmek için hâlâ şansımız var"

Halk oylamasının tekrar edilmesi gerektiğini öne süren hareket, ‘Halkın Oyu’, üç milletvekili ve oyuncu Sir Patrick Stewart’ın 2018’in Nisan ayında düzenledikleri bir toplantıyla başladı. Grubun nihai amacı, AB ile pazarlığı devam eden Brexit için son sözü halkın söylemesi. Bunun için 23 Haziran’da Londra’da 100 bin kişinin katıldığı düşünülen bir yürüyüş de düzenlendi. 

Gruba finansal destek verenler arasında Superdry markasının yaratıcısı Julian Dunkerton gibi isimler var. Dunkerton, ‘Halkın Oyu’na 1 milyon pound bağışladığını açıklarken "Bu durumu (Brexit) tersine çevirmek için hâlâ şansımız var. İçgüdülerim havanın değişeceğini söylüyor. Brexit’in bir anlamının olmadığı da ortaya çıktı ve politikacılar da işi ellerine-yüzlerine bulaştırdılar. Halk, Brexit’in koca bir felaket olacağını gün geçtikçe daha iyi anlıyor" diye konuşmuştu. 

Grup, 20 Ekim’de bir kez daha Londra’da toplanıp yürüyüş düzenleyecek.