Dünya

Brexit anlaşması, İngiltere Parlamentosu'nda yapılan oylamada reddedildi

Oylamada 432 red oyuna karşı 202 kabul oyu kullanıldı

16 Ocak 2019 01:40

2016 yılında İngiltere'nin AB'de kalıp kalmamasını belirleyecek tarihi referandumdan bu yana Avrupa'nın bir numaralı gündemini oluşturan Brexit sürecinde bugün tarihi bir dönemeç geride kaldı. İngiltere Başbakanı Theresa May'in Brüksel ile sağladığı anlaşma İngiltere Parlamentosu'nda yapılan oylamada reddedildi. Oylamada 432 red oyuna karşı 202 kabul oyu kullanıldı.

Başbakan May, ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin bu akşam güven oylaması talep etmesi durumunda yarın güven oylaması yapacaklarını duyurdu.

Oylamanın reddedilmesi büyük bir belirsizlik sürecini de beraberinde getiriyor. 


AB: İngiltere bir an önce karar vermeli

Avrupa Birliği liderleri ise Brexit oylamasının sonucuna dair ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"Oylamanın sonucundan üzgünüz. İngiliz hükümetinin bundan sonraki süreç için niyetini bir an önce belli etmeye davet ediyoruz.

AB'nin 27 ülkesi bundan sonra da birlikte hareket etmeye devam edecektir ve Brexit'in verdiği hasarı gidermeye çalışacaktır.

Brexit'in herhangi bir anlaşma olmadan gerçekleşmesi de dahil olmak üzere tüm senaryolara hazırlanmaya devam edeceğiz. Bu oylama ile düzensiz bir Brexit'in gerçekleşme ihtimali artmıştır. Bunu istemesek de buna hazır olmalıyız.

Biz AB'nin İngiltere ile imzaladığı anlaşmayı yürürlüğe koyma sürecine devam edeceğiz. Brexit için en iyi anlaşmanın bu olduğunu düşünmeye devam ediyoruz."

"İngiltere niyetine açıklık getirsin"

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, İngiltere Başbakanı Theresa May'in AB ile vardığı birlikten çıkış (Brexit) anlaşmasının İngiliz parlamentosunda yapılan oylamada reddedilmesine ilişkin, "İngiltere'nin en kısa zamanda niyetine açıklık getirmesini talep ediyorum." ifadesini kullandı.

Juncker, yaptığı yazılı açıklamada, bu akşam parlamentonun alt kanadı Avam Kamarasındaki oylamanın sonucundan üzüntü duyduğunu vurgulayarak, AB olarak Brexit anlaşmasının oylama sürecini sürdüreceklerini belirtti. Mevcut Brexit anlaşmasının "mümkün olanın en iyisi" olduğunu aktaran Juncker, "İngiltere'nin AB'den anlaşmalı olarak ayrılmasını sağlamanın tek yolu budur." ifadesini kullandı.

Juncker, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile beraber İngiltere'ye ek güvenceler sunarak "iyi niyetlerini" ortaya koyduklarını, Başbakan May ile de hafta başında mektuplaştıklarını anımsattı.

"İngiltere'nin (AB'den) anlaşmasız ayrılma riski bu akşamki oylama ile artmıştır." değerlendirmesinde bulunan Juncker, AB'nin ayrılık sürecine tam olarak hazır olmasını sağlamak için çalışmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Juncker, zamanın daraldığını belirterek, "İngiltere'nin en kısa zamanda niyetine açıklık getirmesini talep ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Tek çözümün ne olduğunu söylemeye kim cesaret edecek?"

Öte yandan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Eğer anlaşmaya varmak mümkün değilse ve kimse anlaşmasız ayrılık istemiyorsa, o zaman tek çözümün ne olduğunu söylemeye kim cesaret edecek?" ifadelerine yer verdi.

Muhalefet: Genel seçimlere gidilmeli

Sol Parti Lideri Jeremy Corbyn ise yapılan Brexit Anlaşması’na karşı olduğunu belirterek, “Yapılacak en önemli adımlardan biri genel seçime gidilerek, hükümetin tekrar kurulması. Yarın gerçekleştirilecek olan güven oylamasında bu kararı onaylamayan herkesin İngiltere'nin geleceğini düşünerek adım atması gereklidir” sözlerini dile getirdi. Sol Parti milletvekillerinden Jeff Wyatt’in yaptığı konuşmasında “İngiltere tarihinde ilk defa parlamento üyeleri halkı karşısına aldı” sözleri destek alırken, gözler Başbakan May'in sunacağı B planına çevrildi.

Parlamento ipleri eline aldı

İngiliz parlamentosu, geçen hafta aldığı iki kararla hükümetin anlaşmasız Brexit için ayırdığı bütçeyi kullanmasına kısıtlama getirmiş ve May'in yeni tavizler için AB ile müzakeresi için kullanabileceği süreyi 3 günle sınırlamıştı.

Parlamento, bu kararlarla May hükümetinin Brexit sürecindeki inisiyatifini kısıtlayarak ipleri önemli ölçüde eline almıştı.

Anlaşmanın reddiyle İngiltere'de erken seçim ve yeni referandum gibi bir dizi seçeneğin masaya gelmesi bekleniyor.

İngiltere 23 Haziran 2016'daki referandumla AB'den ayrılma kararı almıştı.

Binlerce İngiliz Almanya’da yaşamak için başvurdu

Bu arada İngiltere’nin AB'den çıkmasından, dolayısıyla da AB üyeliğinin beraberinde getirdiği hakları kaybetmekten korkan binlerce İngiliz’in Almanya’da süresiz oturum veya Alman vatandaşlığı için başvuruda bulunduğu açıklandı. Berlin Eyalet Hükümeti, sadece geçen 3 Ocak’tan bu yana 3 bin 600 İngiltere vatandaşının Berlin’de süresiz oturum başvurusu yaptığını duyururken, 2017’de yaklaşık 7 bin 500, 2018’de de tahminen 10 bin İngiliz’in de Alman vatandaşlığına geçtikleri haber verildi.

Yeniden müzakere ve anlaşmasız Brexit

Kararın ardından İngiltere'nin yeni bir anlaşma için Brüksel'in kapısını çalması bekleniyor ancak Londra ile Brüksel arasında anlaşma sağlanamaması ve tarafların mevcut pozisyonlarını değiştirmemeleri halinde, İngiltere AB'den anlaşma olmadan ayrılacak.

İki tarafın da bir süredir bu olasılığa karşı hazırlıklar yaptığı biliniyor. Ancak bu seçeneğin iki tarafa da maliyeti yüksek. Zira taraflar arasında "gümrüksüz ticaret" devri bitecek, bir ticaret anlaşması imzalanmadığı sürece Dünya Ticaret Örgütü'nün gümrük rejimleri geçerli olacak. İngiltere ile Fransa arasındaki sınır kapısı Dover'da ve iki ülkenin limanlarında 6 ay boyunca sürecek aksaklıklar yaşanabilecek.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney daha önce ülkenin herhangi bir anlaşma olmadan AB'den ayrılması halinde İngiliz sterlininin hızla değer kaybedebileceğini, ülke ekonomisinin resesyona girebileceğini ve ev fiyatlarının 3 yıl içinde üçte bir oranında düşebileceğini söylemişti.

İngiltere Merkez Bankası'na göre bu durumda ülkede halen yüzde 4,1 olan işsizlik oranı iki katına, enflasyon da yüzde 2,4'ten yüzde 6,5'a yükselebilir.

Yeniden referanduma gidilebilir mi?

İngiltere'de son dönemde her geçen ay daha da artan bir talep ise ikinci Brexit referandumunun yapılması ve "nihai oylamada" son sözün yine halka verilmesi. Başbakan May, "Halk kararını zaten verdi" diyerek ikinci referanduma karşı çıkıyor, yeni oylamanın yeni referandumları da gündeme getirebileceğini söylüyor. İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de partisi içinden yükselen taleplere karşın mevcut şartlarda önceliğinin ikinci referandum olmadığını vurguluyor.

Ancak milletvekilleri 29 Mart tarihi yaklaştıkça 1,5 milyona yakın imza toplayan "Halkın Oyu" kampanyasının ikinci referanduma talebine kulak vermek zorunda kalabilir. Öyle ki, Brexit kampanyasının en önemli isimlerinden Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) eski lideri Nigel Farage 2 hafta önce ülkede ikinci bir referandum yapılabileceğini söyledi ve Brexit destekçilerine hitaben, "Her ihtimale hazır olun" dedi.

Erken seçim

Milletvekillerinin anlaşmasız bir Brexit'e net şekilde karşı çıkmaları halinde, Başbakan May hiç istemese de geçen yıl olduğu gibi yine erken seçime gidebilir. May, 13 Aralık'ta lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin Meclis grubunda liderliği için yapılan güven oylamasını 117'e karşı 200 oyla kazanmıştı. Ancak oylama öncesi bir sonraki genel seçimde partisinin başında olmayacağını söylemişti.

İngiltere'de erken genel seçime gidilebilmesi için, milletvekillerinin üçte ikisinin bu yöndeki bir önergeye destek vermesi ya da hükümetin ana muhalefet partisinin vereceği güvensizlik önergesi sonrası yapılacak güven oylamasını kaybetmesi gerekiyor.