T24 - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, ''TÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde sivil bir anayasa yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz'' dedi.
Boyner, Bursa Sanayici ve İşadamları Derneğince (BUSİAD) Almira Otelde düzenlenen, ''Çekirge Toplantıları''nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2001 krizinden çok büyük derslerle çıktığını ve Merkez Bankasının bağımsız hale getirilmesi, mali disiplinin neredeyse vazgeçilmez bir hedef olarak ele alınması gibi önemli yapısal reformlar gerçekleştirdiğini söyledi.
Mali disipline verilen önemin 2001-2007 yılları arasında Türkiye'nin hem büyümesini kolaylaştırdığını hem de ciddi olarak 2001 öncesinde yaşanan kırılganlığın yaşanmadığını ifade eden Boyner, şöyle devam etti:
''Mali dengelerimizi muhafaza edebildik nispeten. Ama reel sektör, özellikle dış ticaretin düşmesiyle ve Türkiye'nin ihracata bağlı pazarlarının küçülmesinden etkilendi. İç talep azaldı, finansal sistem güçlü olmasına rağmen bu risk karşısında kredilerde azalma yaşandı. Çıkışla beraber Türkiye'nin çıkışı da, dünyanın da son derece fevkinde, ciddi bir noktaya geldi. 2010'un ilk yarısında yüzde 11'lik bir büyüme gerçekleştirdik. 2011'de de büyüme devam edecek gibi görünüyor. Biz TÜSİAD olarak 2014 yılı için büyüme rakamını da yüzde 7'ye çektik, daha yukarı aldık. ''
'Mali kural yasa tasarısını çok önemsedik'
Finansmana, finansman kaynaklarına erişimin zor ve çeşitliliğin az olmasının, özellikle küçük ve orta işletmelerin kredilendirilmesi açısından hala sorunlu olduğunu anlatan Boyner, şunları söyledi:
''Burada belki iki tarafın da yapması gereken şeyler var. Bir şekilde bizim işletmelerimizin kayıt dışından çıkarak, kayıt içine girmesi, mali yapılarının güçlendirilmesi, daha şeffaf işletmeler haline gelmeleri gerekiyor. Bu, belkide mali kaynaklar ve finansman kaynaklarına erişebilmeleri açısından önemli olacak. Mali kural yasa tasarısını biz çok önemsedik.
Çünkü ileriye dönük perspektifte Türkiye için bir kredibilite çıkması olacağını düşünüyoruz. Mali disiplini önümüzdeki dönem için çok önemsiyoruz. Mali kural yasa tasarısı şu an seçime kadar rafa kalkmış görünse de orta vadede plan dahilinde mali dengelerin gözetilmesini önemli buluyoruz. Bu kırılganlıkların nispeten giderildiği bir dönemde Türkiye'nin yavaş yavaş kendi mikro reformlarına eğilmesi gerekiyor. Çünkü rekabet gelecek dönem için Türkiye açısından daha da önemli olacak. '
''Zor pazarlara girebildik'
Kriz döneminde gelenekselleşmiş ihracat pazarlarının küçülmesi sonucu Türkiye'nin farklı pazarlara açılmak zorunda kaldığına işaret eden Boyner, şöyle konuştu:
''Ortada gerçekten dinamizmi çok yüksek bir girişimci sınıfı var. Türkiye'de biz bu zor pazarlara Avrupalı, Amerikalı şirketlerin, gelişmiş ülkelerin şirketlerinin giremediği pazarlara girebildik. Türkiye'nin önemli konularından biri işsizlik, yeni istihdam. Türkiye senede yüzde 6 büyürse ancak ortaya çıkan yeni iş gücü talebini karşılayabilir. Bizim artık kemikleşmiş, neredeyse yapısal bir hal almış işsizliği önlemek için daha hızlı büyümeye ihtiyacımız var. Belki de çok farklı bir takım düzenlemeleri bir araya getirerek, istihdam yaratma üzerine çalışmamız gerekiyor.
Hükümetin hazırladığı bir istihdam paketi vardı. Biz de katkı verdik. Haziran ayında bunun açıklanması bekleniyordu ama zannediyorum ki önümüzdeki dönemde tekrar gündeme gelir diye ümit ediyoruz. Tüm bu perspektifle baktığımız zaman girdiğimiz dönemde Türkiye'nin yapısal reformlarına, mikro reformlarına eğilmesi için en uygun zaman olduğunu düşünüyoruz.
Referandum sonrası oluşan bu ortamda Türkiye'yi yeni bir, farklı bir zemine taşımak için de elimizde bir fırsat bulunuyor. Çünkü hızlı koşmamız için çoğulcu demokrasi zemini ve rekabetçi piyasa ekonomisi el ele gitmek zorunda. Bunun için de toplumsal dayanışma, bireysel özgürlükler bağlamında eşit vatandaşlığa ihtiyaç var. Rekabet ne gerektiriyor? Bilim, teknoloji, yenilikçilik, nitelikli eğitim bütün bunlara yatırım yapmayı gerektiriyor. Rekabet edebilen toplumlarda yaratıcılığı birbirini yıpratmak için değil, bilim ve teknolojiye ve nitelikli eğitime yatırım yapılmak için kullanıldığını görüyoruz. Onun için de Türkiye'nin içine girdiği seçim dönemini buna bir hazırlık olarak görmek istiyoruz. STK'ların buna katkı vermek zorunda olduğunu düşünüyoruz.''
'Sivil anayasa yapmak ne demek'
Boyner, yaşanan son propaganda döneminde Türkiye'nin biraz ayrıştığını belirterek, şunları kaydetti:
''Toplumumuz belki biraz ayrıştı ama ülkenin yeniden özüne, öz değerlerine dönmesi lazım. Hoşgörü, misafirperverlik gibi değerleri siyasi söylemlerle birleştirmek çok önemli.
TÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde sivil bir anayasa yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sivil anayasa yapmak ne demek, bunun için gerekli ortamı sağlamak ne demek, bunun da üzerinde durmamız gerekiyor.
Türkiye'ye baktığımız zaman bizi bölen üç tane ana konu var. Birincisi kimlik sorunu. Yani vatandaşların eşit vatandaşlık haklarına sahip olabilmeleri. İkincisi vicdan özgürlüğü. Üçüncüsü de kuvvetler ayrılığı. Yani Türkiye'de artık seçilmiş bir azınlığın değil ama diğer tarafta salt çoğunluğun da değil, katılımcı anlamda ve çoğunluğun öne çıktığı ve herkesi ayrıştıran ögelerin anayasa çerçevesinde birleştiren unsurlar hale getirilmesi gerekir. İş dünyasının birleştiği temel değerler vardır. Katılımcılık, adil değerler gibi. Biz bu değerler konusunda tek vücut olabilirsek Türkiye'nin daha demokratik, daha huzurlu, daha rekabetçi bir ülke olma konusunda etkili olacağını düşünüyorum.''
İşadamlarının sorularını da yanıtlayan Boyner, ''Referandum sürecinde Başbakan ile yaşadığınız tartışma ülke gündemine oturdu. Daha önce tavrınızı açıklamıştınız. Bu referandumda sessiz kalmayı tercih ettiniz. Sizce hangisi daha doğruydu?'' yönündeki bir soruya şu yanıtı verdi:
''Biz tavrımızı her zaman açıklarız. Çünkü STK'ların şeffaf olması lazım. Burada anlaşılmayan konu, tavır ile oy arasındaki fark. TÜSİAD, 1992 yılından beri yeni anayasa gerekliliği ile ilgili çalışmalar yapıyor. Bunu da her zaman kamuoyuyla paylaştık. Bize gelen 26 maddenin her biriyle ilgili tek tek görüş bildirdik. 24 maddeyi olumlu bulduk. Ancak iki maddeyle ilgili görüşlerimizi de bildirdik. İki madde, kuvvetler ayrılığını öngördüğü için sakıncalı bulduk. TÜSİAD Başkanı olarak siyasi görüşümü açıklamayı sivil toplum kuruluşu olmakla bağdaştırmıyorum.''